Hasan Cemal'den Can Dündar'a mektup: Sevgili Can, söyle...
Hasan Cemal, "Günaydın Can, nasılsın?" diye başlayan bir mektup yazdı köşesinden Can Dündar'a.
Hasan Cemal T24'teki bugünkü köşesinden Can Dündar'a seslendi.
Tutuklu gazetecilerden bazılarını da sıralayan Hasan Cemal,
yaşananların gazetecilik sevgilerini bitirmeyeceğini söyledi.
Yazısını "Sevgili Can; Sen de gayet iyi
biliyorsun: Bu dünya despotlara kalmadı, kalmayacak!"
diyerek bitiren Hasan Cemal'in bugünkü yazısından çarpıcı satırlar
şöyle:
Günaydın Can, nasılsın?..
Sen hapistesin, ben dışarıda...
Hem vicdan azabı, hem çaresizlik...
Hep böyle olur, bu duygular iç dünyamı kemirmeye başlar.
Ne yapmalıyım sorusu sürekli kıpırdanır içimde...
Ne yapabilirim ki?
Bu soru işaretinin çengelinde çaresizlik de kıvrılır, vicdan azabı
da...
Sevgili Can, söyle.
Elimden ne gelir ki, oturup yazmaktan başka?..
Ya da bu dünya despotlara kalmaz diye noktalanan yazılarımı
tekrarlamaktan başka?..
Bir bakıma sıkıcı değil mi?..
Buz üstüne yazar gibi...
Veyahut hep aynı filmi seyreder gibi bir duygu...
İfade özgürlüğünü bizden önce kaç nesil savundu.
Basın özgürlüğü dediler.
Devletin bu topraklardaki hoyratlığını eleştirdiler,
lanetlediler.
Hukuk devleti istediler.
Bağımsız yargı olmadan, güçler ayrılığı olmadan demokrasi olmaz
diye yazıp durdular.
İnsan hakları dediler.
İnsanlığa ait bu evrensel değerler için hapis yattılar.
Demokrasiyi demokrasi yapan değerleri savundukları için baskı
gördüler.
İşkencehanelerden geçtiler
Öldürüldüler.
Söyle Can!
Ne zaman bitecek bu çile?..
Yine aynı film vizyonda!
Ne yazık ki öyle.
Şimdi sen hapistesin.
Erdem Gül hapiste.
Mehmet Baransu hapiste.
Hidayet Karaca hapiste.
Gültekin Avcı hapiste.
Cevheri Güven hapiste.
Murat Çapan hapiste.
Kürt gazeteciler hapiste.
Sevgili Can;
Cumhuriyet’teki başyazarımız Nadir
Bey, 27
Mayıs darbesi dönemindeki bir yazısından dolayı
gazetesi 12 Eylül’de, tam 23 yıl
sonra yine kapatılıp hakkında dava açılınca yakınmıştı
köşesinde:
“Bu adam acaba dünyaya boşuna mı gelmiş diye
soracaklar.”
Bizler de böyle mi diyeceğiz?
Nesiller değişecek, film değişmeyecek mi?
Söyle Can!
Bu bizim kaderimiz mi?
Bu bir alınyazısı mı?
Hiç değişmeyecek mi?..
Hayır, böyle bir kaderi senin gibi ben de
reddediyorum.
Bu alınyazısı elbirliğiyle silinecek.
Sevgili Can;
Eminim bu konuda senin de bir kuşkun yok.
Bizim daha söyleyecek çok sözümüz var.
Çok eleştirimiz var.
Çok itirazımız var.
Bunun için ifade özgürlüğümüze sahip çıkmayı
sürdüreceğiz.
Bunun için bağımsız gazeteciliğe daha çok
sarılacağız.
Bunun için bizden farklı düşünenlerin özgürlük bayrağını da
yükselteceğiz.
Özgürlük mücadelesi hep birlikte verilecek.
Demokrasi hepimizin
için ortak
platform olacak.
Yazın bir kenara:
Geçmişte yapılamayan bu sefer yapılacak.
Alınyazımızı hep birlikte sileceğiz.
Özgürlük ve demokrasi Türkiye’ye de gelecek.
Hapislerle, baskılarla bizi yıldıramazlar.
Gazetecilik sevgimiz yok olmayacak.
Sevgili Can;
Sen de gayet iyi biliyorsun:
Bu dünya despotlara kalmadı, kalmayacak!