Hasan Cemal yazdı: Demirel'i darbeyle devirecektim!
Hasan Cemal, "46 yıllık gazetecilik hayatımın neredeyse her diliminde önemli izleri vardır Süleyman Demirel’in..." dedi ve ekledi: Artılarıyla eksileriyle Demirel’i iyi hatırlayacağım.
"Demirel’i darbeyle devirmek istiyordum. Askeri darbeyle devrim yolu açılacaktı."
Bu satırlar, T24 yazarı Hasan
Cemal'in köşesinden. Hasan Cemal, Süleyman Demirel'in İslamköy'den
Çankaya'ya uzanan politik macerası ile ilgili anılarını okurları
ile paylaştığı uzunca yazısında kendi kişisel geçmişindeki
Demirel'i anlattı.
Sınıf düşmanı, emperyalizmin
işbirlikçisi, nurcu, irticacı olduğu için Demirel'e karşı Devrim
gazetesinde askeri kışkırttığını anlatan Hasan Cemal,
"46 yıllık
gazetecilik hayatımın neredeyse her diliminde önemli izleri vardır
Süleyman Demirel’in..." dedi ve ekledi:
Artılarıyla eksileriyle
Demirel’i iyi hatırlayacağım.
İşte
Hasan Cemal'in Demirel'in ardından yazdığı yazıdan çaprıcı
bölümler:
Demirel’i darbeyle devirmek istiyordum.
Askeri darbeyle devrim yolu açılacaktı...
Gazeteciliğe 1969’da böyle
başlamıştım, Doğan
Avcıoğlu’nun yanında,
haftalık Devrim
gazetesinde...
Demirel, Adalet Partisi’nin lideriydi, Başbakanlık koltuğunda
oturuyordu.
‘Sınıf düşmanı’mızdı.
‘Amerikan emperyalizminin
işbirlikçisi’ydi.
‘İrtica’yı besleyen bir ‘Nurcu’ydu.
‘Cici demokrasi’nin ürünüydü.
Devrilmeliydi!
Bunun için askeri
kışkırttık.
‘Cunta’lar kuruldu.
Darbe ortamı
oluşturmak için sağda solda
bombalar patlatıldı.
Sahte bildiriler
yayınladık.
Ve 1971’de Demirel
devrildi.
Ama 12 Mart Muhtırası’yla Demirel’i deviren asker, bizi de devirdi.
Darbe bizim darbe
değil, Amerikan ürünü bir darbeydi.
Demokrasinin, solun kolu kanadı
kırıldı 12 Mart’ta. Demirel kendisini deviren askerin anayasasına,
idamlarına destek çıktı.
Yıllar geçti, bu
radikal dönemimi, 1999’da Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım
adını taşıyan kitabımda
ayrıntılarıyla yazdım.
O tarihte cumhurbaşkanı olan
Demirel’e de gönderdim:
“Sayın Demirel, sizi darbeyle
devirmek istediğim yıllarımın öyküsü...”
Yakın dostlarına bu kitabımı
gösterirken, “İşte demokrasi budur, bunları yazabilmek ve
bunları yaşayanların dostluk edebilmeleridir” dediğini
biliyorum.
(...)
HAYAT BİR VARSIN BİR YOKSUN
Yazı uzuyor,
farkındayım.
Ama ne yapabilirim ki...
46 yıllık gazetecilik
hayatımın neredeyse her diliminde önemli izleri vardır Süleyman
Demirel’in...
Bu yazım dâhil keşke kendisi
hakkında yazdığım söylediğim her şeyi kendisiyle yüz yüze
tartışabilseydim.
Acı tatlı o kadar çok ortak
anılarımız var ki...
Demirel, bu anıları da aldı, bir
başka diyara göç etti gitti.
Hayat, bir varsın, bir
yoksun.
Sabah vakti erken,
Mehmet Ali Bayar
aradı:
“Baba’yı kaybettik!”
İçimi birden hüzün
bastı.
Bir bir gidiyorlar!
Çok uzun yılların ötesinden gelen
siyasetçi-gazeteci ilişkisi böyledir.
Konunun şahsi-hissi tarafları da vardır.
Kolay olmuyor böylesi yazıları
yazmak...
Demirel’i sevenlerin başı
sağolsun, derin acılarını paylaşıyorum.
Artılarıyla eksileriyle Demirel’i
iyi hatırlayacağım.