Hasan Cemal yarın da yazabilecek mi?
Rojava Devrimini yerinde gözlemek için Suriye'ye giden Hasan Cemal'in ikinci yazısı ilginç bir temenni ile bitiyor.
T24'teki yazılarına bir süre ara verdiği için BirGün gazetesine
transfer olduğu dahi konuşulan usta gazeteci Hasan Cemal'in Suriye
Kürdistanı Rojava'ya gittiği ve Rojava Devrimini gözlemleyip, elde
ettiği bilgileri bizlere aktardığı yazı dizisinin ikinci yazısı
bugün yayınlandı.
Hasan Cemal'in ikinci yazısı ilginç bir temenni ile
bitiyor.
"Rojava’dan 3. yazı - inşallah - yarına" diyen Hasan Cemal, "inşallah" demesinin gerekçesini ise şöyle açıklıyor:
"İnşallah diyorum, çünkü sık elektrik kesintileri ve internet yavaşlığı iletişimi zorlaştırıyor."
İşte Hasan Cemal'in "Erdoğan'ın adı İŞID ile El Nusra ile anılıyor" dediği ve Rojava Devriminin temeli olan TEV-DEM isimli örgütlenmenin PKK ve Öcalan ile ilişkisini anlattığı yazıdan çarpıcı bölümler:
ÖCALAN VE ŞEHİT OLAN YEĞENİN FOTOĞRAFLARI DUVARDA
Bave Tarık 52 yaşında.
Türkçe bilmiyor.
Çevirmen aracılığıyla anlaşıyoruz.
Duvardaki bir başka fotoğraf, Öcalan’la kendisini gösteriyor. Hikâyesini anlatırken gurur duyan bir hâli, üslubu var:
“27 Kasım 1990’dı, PKK’nin kuruluş yıldönümü, o gün Şam’da Apo’yu ziyaret ettim. 1983’ten itibaren PKK saflarına katılmıştım. Çünkü halk için çalışıyordu. Sosyoloji okumuştum Şam’da. Ama rejim bana hiç iş vermedi. Derik’te Muhaberat tarafından kaç kere tutuklandım, işkence gördüm. Şimdi Derik’te akaryakıt dağıtım işinde çalışıyorum.”
(...)
Bave Tarık’a soruyorum:
“El Nusra, IŞİD...”
O da duraksamadan benim sözümü kesiyor:
“Tayyip Erdoğan!”
Şu sözleri anımsıyorum:
“Sınırın iki yanında Kürtler yaşıyor. İkisinin arasına hendekti, duvardı, tel örgüydü. Sınırın iki yanında Arap köyleri var. Onların arasına hiçbir şey dikilmiyor. Tehlike Kürtler öyle mi?..”
ERDOĞAN VE BARZANİ'NİN
İTİBARI SIFIRIN ALTINDA
Erdoğan’ın adıyla - IŞİD’di, el Nusra’ydı - radikal İslami örgütler arasındaki çağrışım hiç değişmiyor.
İki gündür Rojava’nın Cizre kantonunda (diğer iki kanton ise Hatay’la Gaziantep’e bitişik Afrin’le, Urfa’yla sınırdaş Kobani) dolaşıyoruz.
Mesut Barzani’yle birlikte Tayyip Erdoğan’ın da itibarının çok kötü olduğu görülüyor Rojava Kürtlerinin arasında.
Ben “Neredeyse sıfırlanmış” deyince, “Sıfırın altında, altında!” diye yanıtlıyor muhatabım...
Biri şunu da ekliyor:
“Stratejik bir yere sahip, üstelik petrolü de olan Derik’e
Barzani hep özel bir önem verdi. PKK kadar olmasa
da KDP’nin de belli bir gücü var Derik’te. Ama KDP’li Kürtleri de
huzursuz ediyor bu hendek, Rojava’ya karşı
uygulanan kuşatma, ambargo... Siyasi bilinci
olmayanlar, Barzani öl dese ölür ama diğerleri öyle değil.
Kürdistan’ın parçalara ayrılmasını tarihten gelen
emperyalizmin oyunu olarak
görüyorlar.”
DEVRİM NASIL ÖRGÜTLENİYOR?
Ve Rojava Devrimi’yle birlikte bir örgütün adı ön plana çıkıyor:
TEV-DEM.
Türkçesiyle:
Demokratik Halk Hareketi.
Bu bir çatı örgütü.
Devrimi örgütleyen bir hareket.
İçinde PYD dahil altı siyasal parti, birçok sivil toplum örgütü, kadın ve gençlik kuruluşları yer alıyor.
Eş başkanlığını Salih Müslim’in (Kendisiyle Rojava’ya gelmeden Süleymaniye’de yaptığım söyleşiyi daha sonra yazacağım) yaptığı PYD’nin TEV-DEM içindeki ağırlığını soruyorum. Bu partinin öyle kesin, belirleyici bir ağırlığa sahip olmadığı izlenimini ediniyorum.
TEV-DEM her şehirde, her kasaba ve köyde, mahallelerde örgütlenmiş durumda. Hepsinin kendi halk meclisleri, komünleri, halk evleri var.
Tabandan bir örgütlenme söz konusu.
Tabanda alınan kararlar uygulanmak üzere yukarı, belediyelere doğru geliyor.
Nedir bu örgütlenme deyince, yanıt hazır:
“Önder Apo’nun demokratik özerklik modeli...”
PKK İLE ROJAVALI KÜRTLERİN
İLİŞKİSİ
“Esas örgütleyici güç PKK... Ama daha çok arka planda... Kendi bilgisini, birikimini, deneyimini Rojava’da aktarıyor.”
Biri de PKK ile Rojava Kürtlerinin iç içeliğine işaret
ediyor:
“Kuzey’de savaşırken, PKK saflarında şehit düşen 5 bin
Rojavalı Kürdü unutmayın. Fehman Hüseyin (kod adı Bahoz Erdal) gibi
en önde gelen askeri liderler gibi, ismi kamuoyunda fazla
bilinmeyen komutanlar da vardır PKK’de, Rojava
Kürtleri’nden...”