Hasan Cemal ne demek istedi?..
Hasan Cemal; bugün biri İngiltere'de, diğeri Türkiye’de iki, gazete genel yayın yönetmeni atamasını anlatıyor...
GAZETECİLER.COM
Hasan
Cemal; bugün biri
İngiltere’de, diğeri Türkiye’de iki, gazete genel yayın yönetmeni
atamasını anlatıyor…
Birincisi,
Gazeteci Herald Evans’ın, The Sunday Times genel yayın
yönetmenliğine getirilişi…
İkincisi ise
kendisinin Cumhuriyet’e genel yayın yönetmeni olarak
atanışı…
Zamanlama
olarak bakıldığında acaba neyi anlatmak istiyor Hasan
Cemal?..
Genel
yayın yönetmeni adaylarından biriyim. Gazeteye gelir gelmez, beni
hemen Yönetim Kurulu odasına aldılar.
Kocaman, havası ağır ama etkileyici bir
salon...
Duvarlarda insana biraz basan yağlıboya
tablolar...
Büyük
bir maun masa, upuzun, dikdörtgen...
Bir
tarafına 12 direktör oturmuş...
Bir
tarafında ise yalnız ben, kendi başıma, sandalyeye adeta büzüşmüş
oturuyorum.
Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür, direktörler,
gazetenin sahibi olan ailenin birkaç üyesi...
Ciddi
yüz ifadeleriyle beni süzüyorlar.
Direktörlerden ilk soru:
“Genel yayın yönetmeni olarak ne kadar bağımsız
olacaksınız?”
Şöyle
yanıtlıyorum:
“Tamamen bağımsız bir genel yayın yönetmeni
olacağım. Bağımsızlığımdan emin olmadığım sürece, bu görevi kabul
edemem.”
Direktörlerden ikinci soru:
“Gazetenin sahibi olan grubun ticari çıkarları
konusundaki tutumunuz ne olacak?”
Şu
yanıtı veriyorum:
“Genel yayın yönetmeni olarak, başka grupların
ticari çıkarlarına ilişkin tutumum ne olacaksa, bizim grubun ticari
çıkarlarına yönelik tavrım da aynı olacak.”
Üçüncü soru:
“Söz
konusu haber, bizim grubun ticari çıkarlarına aykırı da olsa, genel
yayın yönetmeni olarak tutumunuz değişmeyecek mi?”
Şöyle
yanıtlıyorum:
“Eğer
söz konusu olan gerçekten haberse, onu gazetemde
basarım.”
Soru
cevap faslı burada bitiyor.
Beni
dışarı çıkarıyorlar.
Yönetim Kurulu odasının kapısı arkamdan
kapanıyor.
Direktörler bir saatlik bir toplantının sonunda,
özgürlüklere sahip çıkacağıma ve haberleri siyasal amaçlarla eğip
bükmeyeceğime kanaat getirdikten sonra benim adım üstünde
anlaşıyorlar.
Ben
de Genel Yayın Yönetmeni oluyorum.
Bu
bir rüya mı?
Hayal
mi?
Ne
rüya ne hayal.
Eski
deyişle, aynıyla vaki!
1960’lı yılların ikinci yarısında İngiltere’de
yaşandı.
Gazeteci Herald Evans yeni çıkan anılarında
anlatıyor, The Sunday Times gazetesinde genel yayın yönetmenliği
koltuğuna nasıl oturduğunu...(*)
Peki,
ben nasıl Genel Yayın Yönetmeni olmuştum?
1981
yılı başıydı.
Yaşım
36.
İki
yıldır Cumhuriyet gazetesinin Ankara temsilcisi olarak
çalışıyordum.
Bir
gün telefon geldi. Nadir Nadi, Cumhuriyet’in sahibi ve başyazarı,
beni İstanbul’a çağırıyordu.
Kalbim güm güm atmaya başladı.
Rahmetli Oktay Kurtböke gazeteden ayrılmış, genel
yayın yönetmenliği koltuğu boşalmıştı.
İstanbul’a geldim, Cağaloğlu’ndaki meşhur konağa
girdim ve Nadir Bey’in karşısındaki yeşil deri koltuğa heyecanla
oturdum.
Soru:
“Hasan Cemal, genel yayın müdürüm olur
musun?”
Yanıt:
“Onur
duyarım.”
Ben
böyle Genel Yayın Yönetmeni oldum.
Ya
siz?..