Hasan Cemal kime oy verecek?
Hasan Cemal kişisel tarihinde ikinci kez kime oy vereceğini açık açık yazdı. Ama bu sefer geçen seferki gibi düşünmüyor... İşte Hasan Cemal'in oyunun rengi....
Hasan Cemal, bir yandan "Başbakan Erdoğan'ın sicili" başlığı altında yapıtığını iddia ettiği şeyleri sıraladı, diğer yandan da "Hangi birini yazayım?..Bunlar yazılmadan olur mu?.." diye sordu.
YEREL SEÇİMDE İLK KEZ
AÇIKLAMIŞTI Gazeteciler, yazarlar hangi siyasi partiye oy vereceklerini açıklamalı mı, oy verecekleri parti için seçmenden oy istemeli mi tartışması dünya ve Türkiye medyasında tartışıla dursun, çok sık yapılan bu uygulamaya 30 Mart tarihindeki yerel seçimlerde de Hasan Cemal "kendisi için ilk kez" hayata geçirmiş ve oyunun rengini açıklamıştı. 24 Mart günü şöyle yazmıştı Hasan Cemal: Hayatımda ilk kez adını koyuyorum İyi güzel. Ama lafı yine uzattın Hasan Cemal. Ayrıca, senin oyunun rengi de belli. O zaman niye adını koymuyorsun? Haklısın birader. Ben de hayatımda ilk kez bir seçimde oyumun adını koyuyorum: 30 Mart'ta sandığa gidip oyumu CHP ve Mustafa Sarıgül'e atacağım. |
İşte Hasan Cemal'in yazısından çarpıcı bir bölüm:
SANKİ BAŞBAKAN BUNLARI
YAPMADI
Olacak şey değil.
Sanki bu Başbakan, kendi
iktidarına, kendi bakanlarına, kendi oğluna uzanan
yolsuzluk ve rüşvet
soruşturmalarını
durdurmadı.
Dosyaları kapattırmadı.
Sanki bu Başbakan,
yolsuzluk ve rüşvet dosyalarını takip eden savcıları, polisleri bir
anda görevlerinden uçurmadı.
Sanki bu Başbakan,
yolsuzluk ve rüşvetle ilgili soruşturma dosyalarını takiple görevli
savcıların emirlerini dinlemeyen polislerin atamalarını
yaptırmadı.
Böylece, bir ‘yargı darbesi’nin altına imza atmadı.
Sanki bu Başbakan, ‘böcek
soruşturması’yla ilgili beş polis mahkeme tarafından serbest bırakılınca, bas bas
bağırıp onların tekrar tutuklanmasını sağlamadı.
Sanki bu Başbakan, hem
yeni HSYK
Kanunu’yla, hem de Yargıtay’ı da
kapsayan son yasal düzenlemelerle, yürütme olarak ‘yargı’yı kuşatmadı, teslim almadı.
Sanki bu Başbakan, bir
telefonla Adalet
Bakanı’nı Yargıtay
nezdinde devreye sokarak bir büyük işadamının beraat kararını
bozdurmak istemedi.
Sanki bu
Başbakan, “Kırın evinin
kapısını alın o gazeteciyi! Savcı mırın kırın mı ediyor, alın onu
da içeri! Gerekirse sonra kanun da çıkarırız” diyerek hukuk adına
ne varsa yerle bir eden Başbakanlık Müsteşarı’nı
İçişleri Bakanı
yapmadı.
Sanki bu Başbakan, bir
devlet ihalesini bir büyük gruptan aldırıp diğerine
verdirmedi.
Sanki bu Başbakan,
Danıştay’a o değil bu yargıcın, üniversite rektörlüğüne o değil bu
profesörün seçilmesi için telefon talimatı
vermedi.
Sanki bu Başbakan,
‘Alo
Fatih’ hattıyla haber
attırmadı.
Gazeteci attırmadı.
Yazar attırmadı.
TV’de program sansür ettirmedi.
Kimin televizyona çıkıp kimin çıkmayacağına dair talimatlar
vermedi.
Sanki bu Başbakan, bir
medya sahibini telefonda ağlatıncaya kadar azarlamadı.
Erdoğan’ın sicili örtbas edilemez
Hangi birini yazayım?..Bunlar yazılmadan olur mu?..
(...)
Benim oyum kime?
Yazın bir kenara:
Demokrasilerde hiç kimse hukukun
üstünde olamaz.
Ve unutmayın:
Demokrasi ve hukuk bir gün
Türkiye’de geçerli olacaktır.
Az daha unutuyordum.
10 Ağustos’ta oyum hangi adaya
mı?
Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyumu,
HDP adayı Selahattin Demirtaş için kullanacağım.