Hasan Cemal Kandil'i anlattı!

Irak ve Kandil'de PKK'lıların çekilişini izleyen ve görüşlerini Türk kamuyouna aktaran Hasan Cemal, İstanbul dönüşü Habertürk'te Belkıs Kılıçkaya'nın sorularını yanıtladı.

GAZETECİLER.COM - Öcalan'ın Newroz'daki çarısını takip eden dönemde sınır dışına  çekilme kararı alan PKK'yı çekilmeyi gerçekleştirdiği Irak'ta izleyen ve Kandil'de PKK yöneticileri ile uzun soluklu bir dizi röportaj yapıp sürece yaklaşımlarını Türk kamuyouna aktaran Hasan Cemal, İstanbul dönüşü Habertürk'te Belkıs Kılıçkaya'nın sorularını yanıtladı.

Hasan Cemal, "5 aydır kimse ölmüyor çatışmalarda, 2 yıl önce süreç akamete uğramasaydı 3000 kişi ölmemiş olacaktı. Öcalan Silahlar değil fikirler konuşsun diyor. Bu çağrıya kulak vermek lazım" diyor.

İşte Kılıçkaya'nın soruları ve Hasan Cemal'in yanıtları:

KÜRT HALKI BARIŞ İSTİYOR

Belkıs Kılıçkaya:
Kürt halkının barış istediğini söylüyorsunuz. Onların talebi Kandil üzerinde bir baskı oluşturuyor mu?

Hasan Cemal: Oluşturmaması mümkün değil. Dağda olanların aileleri kardeşleri, şehirlerde köylerde yaşıyor .Savaşta en çok acı çekenler kürtler. Barış fikrine onların sahip çıkması gayet doğal. Bu gerilla için de PKK'li için de asker için de geçerli: Elde silah kelle koltukta savaşanlar için en kıymetli şey barıştır. Savaşta ilk ölecek olan onlar çünkü.

Belkıs Kılıçkaya: Sizin günlüklerinizden izlediğimiz kadarıyla kozmopolit bir grup, gençler, yaşlılar var, bir profil çalışması yapılabilir mi?

Hasan Cemal: Sağlıklı bir sonuç çıkarmak zor ama gençler çıkıyor dağa, 18 ve 20'li yaşlarda çıkıyorlar dağa. Bunlar üniversite terk, lise mezunu, lise terk, almanya ve fransadan gelme insanlar. Temel bir sorun var. Neden çıktın diyene Ben Kürdüm kürtlüğüm inkar edildi cevabı çok yaygın. Yaşadıkları var. Ana dilinde konuşmasına yasak konmuş, dayak yemiş kendi ana dilinde konuşunca. Bu travmayı atlatamamış pek çoğu. 90'lı yılların başından beri yaşananlar. Köy boşaltmalar, faili meçhuller, 12 Eylül ve Diyarbakır cezaevi dağa çıkışı besleyen kaynaklar…

DAĞDAKİLERİN DİLİ DOĞAL OLARAK SERT

Belkıs Kılıçkaya:  türkiye'de bir şeylerin değiştiği düşüncesindeler mi?

Hasan Cemal: Dağda olanın dili daha sert. Ama konuşunca bir süre sonra barış fikrine yüreklerinin açılmış olduğunu görüyorsunuz. Kart-Kurt sesinden Kürt realitesini kabul eden başbakanları gördük dedi birisi Demirel'i kastederek. Başbakan Erdoğan'ın diyarbakır konuşmasını örnek veriyorlar. Türkiye'de Kürt Enstitüsünün açılması, Kürtçe kanal filan… Bunlar kabul ediliyor fakat bir çizgi çekiliyor deniliyor ki asimilasyon/Türkleşme siyaseti sona erecekse ana dilde eğitim hakkı verilmeli.

Belkıs Kılıçkaya: Diyorsunuz ki türk medyasından beslenen toplumun nasıl gerçeklerden uzak kaldığını görüyoruz. Başbakan çıkıp olan biteni anlatmalı halka diyorsunuz. Neden başbakan?

BAŞBAKAN ÇIKSIN HERŞEYİ ANLATSIN

Hasan Cemal: Türkiye tarihi boyunca türkler karanlıkta tutulmuş. Kürtler yok, sorun yok, vb. Müthiş bir propaganda yapılmış ve özellikle Türklerin hassasiyeti yaratılmış, PKK'nın sahneye çıkışıyla başka bir kamuoyu oluşturulmuştur. Biz bir yerde devletin 2005 konuşamasında Erdoğan Kürt sorunu vardır dedi adını koydu ve devletin yanlışları da vardır dedi. Aynı başbakan Dersim'de 50 bin kişi katledildi Türkiye'de o zamanki iktidar tarafından dedi. Diyarbakır cezaevinde yaşanan zulümü yapanlar bugün akan kan ve göz yaşından da sorumludur dedi. Siyasi liderler sadece Erdoğan değil Kılıçdaroğlu da… Çıkıp Kürt sorunu konusunda devletin yanlışlarını anlatmaya başlarlarsa barış yolunda engel gibi görünen Türklerin hassasiyeti sorun olmaktan çıkar. Lider durumundaki insanlar büyük sorunların üzerine gider, acıların üzerinden barışa doğru gidebilir. Bu güç Erdoğan'da var.

Belkıs Kılıçkaya: Çekilme süreci ama demokratikleşme gerekiyor. Bunun için de en önemli madde Anayasa. CHP'nin vatandaşlık tarifi çok sert. Bu bir engel mi?

Hasan Cemal: Şunu söyleyeyim. Kandil ile PKK ile, BDP'lilerle, Kürtler ile konuşunca 1. soyut barış talebi ile bir yere gidilmez… 2. Sadece silahların susması yeterli değildir. Barışın kalıcı olması için demokrasi, hukuk, özgürlükler ile için doldurulmalı sürecin deniyor. Gündeminde olan hükümetin budur. Bunun için elbette anayasada yapılması gerekenler var. Ama barış sürecinin önünde Anayasa bir engel olmalalı. Etkin olarak Türk vurgusu yapılması istenen bir şey değil. Türk vurgusu yapılacaksa tüm etnik ve inanaç gruplarının vurgusu yapılsın. Bu atla deve değil. Başkanlık sistemi de konuşulabilir. Ama Erdoğan'ın basına yansıyan tarzdaki modeli geçerli olacaksa bu demokratik değil, Latin Amerika modeli başkan babalık sistemi ki, bu demokrasinin kapısını kapatır.

ANAYASAYA TAKILMAYALIM

Belkıs Kılıçkaya:
Türkçeden başka dillerle eğitim yasağı meseal. Bunun kaldırırlması ile bile halledilebilir bu mesele sanki. Bunun mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?

Hasan Cemal: Ben anayasa hukukçusu değilim. Ama ince formülasyona açıktır böyle metinler. son tahlilde önemli olan hakkın kendisinin tanınmasıdır. Bir diliniz, kültürünüz, kimliğiniz varsa o dilde eğitim yapma hakkı eşitliğin gereğidir. Kürtler için de geçerlidir, lazlar için de geçerlidir.

Belkıs Kılıçkaya: CHP ile MHP arasında fark var mı sizce? CHP'nin BDP'den aldığı eleştirilere katııyor musunuz?

GEÇMİŞ KILIÇDAROĞLU'NU ESİR ALIYOR, KEMAL BEY BAYKALLAŞIYOR

Hasan Cemal:
Ben Deniz Baykal döneminde CHP'nin kürt meselesindeki tavrını çok eleştirmiştim. Kılıçdaroğlu bir umut ışığı yakar gibi olmuştu ama Baykallaşma yolunda ilerliyor bu da bir talihsizilik. CHP'yi geçmiş ve tarih paçalarından çekiyor. Kendisini kurtaramıyor tek parti çizgisinden. Geçmiş Kılıçdaroğlu'nu da esir alıyor.

Belkıs Kılıçkaya:
Demirtaş keşke müdahil olsa bizim hükümet ile görüşmelerimizde kaygılarını dile getirse dedi.

Hasan Cemal: Yanlış değil. Kılıçdaroğlu söylem ve üslubuyla Erdoğan'ın ince tuzağına düşüyor ve kendisini barış karşıtı konuma yerleştiriyor. Ben barıştan yanayım diyor ama tüm söylemiyle barışa karşı. Türkiye Cumhuriyeti kimle savaşıyor 30 yıldır? Kiminle savaşırsanız onunla barışırsınız. Kandil, İmralı arasındaki trafiği keserseniz dağdaki adamı nasıl indireceksiniz. CHP barış konusunda bir sosyal demokrat partinin alması gereken tavrı alsaydı Türkiye barış konusunda çok daha çabuk yol alırdı. Şuan umudum sıfırlanmamış olasada Kılıçdaroğlu'na olan umudum tükeniyor.