'Hasan Cemal hepimize iyilik yaptı'

Cengiz Çandar, Hasan Cemal'in yeni çıkan '1915: Ermeni Soykırımı' kitabıyla ilgili olarak, 'Hasan Cemal, bir aydın olarak hepimize bir iyilik yaptı' dedi

GAZETECİLER.COM - Radikal yazarı Cengiz Çandar bugün köşesinde Hasan Cemal'in yeni çıkan '1915: Ermeni Soykırımı' kitabıyla ilgili olarak, 'Hasan Cemal, bir aydın olarak hepimize bir iyilik yaptı' yazdı.

İşte Çandar'ın Hrant Dink, İsmail Beşikçi, Hasan Cemal başlıklı yazısında Hasan Cemal için yazdıkları:

"Ölümünden –daha doğrusu kahpece sırtından kurşunlanmasından- bu yana her 15 Eylül'de Hrant'ın doğum günü, 'Uluslararası Hrant Dink Ödülü' töreniyle kutlanıyor. Hrant'ın 58. yaşgününde bu yıl bestelenmiş olan 'Hrant Dink Oratoryosu'ndan bölümler dinledik. Harikulade bir müzik şöleniydi. Tören sonrasında bestecisi Majak Toşikyan'a (Cenk Taşkan) "Hrant'ı tanımış birisi olarak söylüyorum; Hrant Dink oratoryo haline getirilsin dense Hrant'ın oratoryo hali ancak böyle bir şey olurdu" dedim.

'Hrant Dink Oratoryosu' kadar etkileyici olan, İsmail Beşikçi'nin, Rakel Dink'in elinden ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmaydı. O da adeta bir 'Bilim ve Düşünce Ahlakı Oratoryosu' gibiydi. Sadece sosyoloji alanındaki bilimsel çalışmaları nedeniyle en büyük 'tabuları' devirmeye cesaret etmiş ve bunu başarmış olduğu için 73 yıllık ömrünün 17 yılını sekiz kez girip çıktığı hapishanelere bırakmış olan gösterişsiz, küçücük adam, bir ders süresi kadar olmayan kısa süre içinde müthiş bir tarih dersi verdi.

'Yakın Doğu, Ortadoğu ve Uzak Doğu' kavramlarının Bizans'tan kaynaklandığını ve bunun nedenini anlatarak başlattığı konuşmasında, 'Yakın Doğu'nun yani Anadolu topraklarının (çünkü Anadolu, Yunanca-Rumca 'Doğu' anlamına gelir), 'yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde imha edildiğini' yumuşak bir ses tonuyla ve itiraz edilemez bir kesinlikle anlattı. 'Ermeni soykırımı', söz konusu bu 'imha'nın en yüksek kan bedelli örneği olmuştu.

İsmail Beşikçi, "Ben, devletler tarafından bu konularda özür dilenmesinin hiçbir sorunu çözeceğine inanmıyorum. Sorunlar ancak bu konuların araştırılmasıyla, gerçeklerin ortaya çıkarılmasıyla çözülür" dedi. Üzerinde pek durulan 'özür' konusunda çarpıcı bir tez ortaya atmış oldu.

(...) İsmail Beşikçi kadar eskiden tanıdığım, üstelik çok daha yakından tanıdığım, benim çok yakın arkadaşım olan bir başka 'Mülkiyeli' var; Hasan Cemal... Hasan, Hrant'ın 58. yaşgününe müthiş bir 'hediye' ile katıldı; '1915: Ermeni Soykırımı' adlı kitabıyla.

Hrant Dink'i 'kalbimin kilidini açan adam' diye anlatan ve kitabının başından sonuna her satırında, satırarasında anan ve canlandıran Hasan Cemal, 'kalbinin kilidini açan' adama daha iyi, daha güzel ve daha doğru bir doğum günü hediyesi veremezdi. Zira Hrant'a verilecek en güzel hediye, onun ömrü boyunca uğraştığı, hayatını uğrunda hayatını feda ettiği 'şey'e katkı olabilir.

O 'şey', Hrant'ın çok didindiği, Türk kardeşlerinin, 'Ermeni hali'ni 'idrakı'dır, anlamasıdır. Hasan Cemal'in yaptığı da budur. Kendisini merkeze alarak, bizim kuşağın her ferdinin nasıl bir bilgisizlik çölünden yola çıkarak, 'vicdan' güzergâhından geçip 'bilgi'ye ulaşmasının, 'tarihimizle' ve dolayısıyla 'gerçeklerle yüzleşme' vahasına ulaşmanın serüvenini anlatıyor Hasan Cemal.

Bu yönüyle, Hasan Cemal'in '1915: Ermeni Soykırımı' adlı kitabı, değeri çok ileride daha da iyi anlaşılacak ve hiç eksilmeyecek bir 'sözlü tarih çalışması'dır. Evet, adı üzerinde kitap yani yazılı bir metin ama bitirene dek elinizden düşmeyecek bir kıvamda yazılmış olan metnin okumasını tamamladığınızda; paha biçilmez bir 'sözlü tarih belgesi' olduğunu anlayacaksınız.

(...) Kitabın adı, Hasan Cemal'in o saf içtenliğinin zirve noktasından başka bir şey değil. Kitabın adının öyle olmasına çok önem vermişti; öyle olduğuna inandığı ve bunun olduğu gibi yazılmasından, konuşulmasından bu ülkede korkulduğu için 'tabu'nun aşılmasını şart ve kendi sorumluluklarından biri olarak görüyordu.

Teknede konuşurken "Kitabın adını ne koydum biliyor musun?" diye lafa girmişti: "1915: Ermeni Soykırımı." Ben de takılmıştım; "Bu kapak başlığını ve adını doğrulatmak için 200 küsur sayfa kitap yazmakla zahmet etmişsin Hasancığım" demiştim. "1915'in soykırımdan başka bir şey olması mümkün değil. Zira 'soykırım' sözcüğü, 1948 yılında Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi ile dillere girdi. Sözleşmeyi kaleme alan Raphael Lemkin kullandı 'soykırım' sözcüğünü. Sözcüğü icat eden Lemkin ve BM Soykırım Sözleşmesi'ni, 1915, o tanıma girsin diye kaleme aldı..."

Hasan, uzun uzun kitabı niçin yazdığının gerekçelerini anlatmaya girişti. Benim söylediğim doğruydu ama tabii ki şaka yapıyordum. Kitabının olağanüstü öneminin, daha tek satırını okumadan önce bile farkındaydım.

(...) Hasan Cemal, '1915: Ermeni Soykırımı' kitabı ile 'kendisine şiddet uygulamaktan hiç bıkmayan' bir aydın olarak, hepimize, Türkiye'ye 'büyük bir iyilik' daha yaptı.

Sıra, geride kalanlarda; 'taşları oynatmaları' gerekiyor.

Hrant Dink, böyle olmasını istemez miydi?