Hasan Cemal: 'Farkında değiller galiba... Tehlike büyük!'
Hasan Cemal, yazısına şöyle devam etti: Farkında değiller galiba. Tehlike büyük! Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için sotada yatmış sinsi güçler çoktan beri ellerini ovuşturuyorlar.
"Türkiye’nin hâlleri iyiye gitmiyor" diyen Hasan Cemal, yazısına şöyle devam etti: Farkında değiller galiba. Tehlike büyük! Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için sotada yatmış sinsi güçler çoktan beri ellerini ovuşturuyorlar.
İşte Hasan Cemal'in yazısından çarpıcı bir bölüm:
Türkiye’nin hâlleri iyiye gitmiyor.
Morali her geçen gün bozulmakta olan bir ülkede yaşıyoruz.
Ne yazık ki öyle.
Haberler kötü!
İnsan hayatına zerre kadar kıymet vermeyen madenlerdeki kapkara göçük cehennemleri işçilerimizi yutmaya devam ediyor.
Kan ve gözyaşı yeniden akmaya başladı.
Şehit cenazeleri geliyor.
Dağdan ölüm haberleri var.
Askerin sesi uzun zamandır ilk defa yükseliyor.
Türkiye hiç olmadığı kadar kutuplaşıyor.
29 Ekim törenleri, meydanları, caddeleri, ‘iki farklı Türkiye’nin ne kadar belirginleştiğini gözlerimize soktu.
Kutuplaşma konusunda çarpıcı bir örneğe Yeni Şafak gazetesinde yazan Sevda Türküsev’in TV Net’te yaptığı konuşmada rastladım. Türküsev, Validebağ Korusu'nda yapılmak istenen camiye itiraz edenler için, "Çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede ezan sesinden rahatsız oluyorsanız, o zaman lütfen ezan sesi duymayacağınız bir ülkeye gidin" diyor.
BİR KIVILCIM PATLAMAYA DÖNÜŞEBİLİR
İki tarafta göze batan birbirlerine karşı
bilenmişlik hâlinden uzun zamandır ilk kez tedirginlik duydum
Cumhuriyet Bayramı gösterilerinde.
İktidarla muhalefet arasında
gittikçe uçuruma dönüşen, birbiriyle el sıkışmayı bile çok gören
bir ayrılık, bir kopukluk yaşanıyor.
Bu kadarı hiç hayra alamet
değildir.
Bu kadarı bir kıvılcımla öylesine
toplumsal patlamalara dönüşebilir ki, allak bullak
oluruz.
Ve cart curtla işler
düzelmez.
Erdoğan
iktidarı, her alanda
öylesine kendi bildiğini okuyor ki, Allah Türkiye’ye
kolaylık versin.
Kolaylık versin, çünkü ortam
gitgide her türlü provokasyon ya da bozgunculuğa uygun hâle
geliyor.
FARKINDA DEĞİLLER GALİBA, TEHLİKE BÜYÜK
Erdoğan’la Davutoğlu’nun önlerinde buldukları
her mikrofonda her Allah’ın günü bağırıp çağırmaları, Türkiye’nin
bu perişan, bu son derece dağınık, içler acısı hâllerini
düzeltmiyor.
Tam tersine Türkiye
kutuplaşıyor.
Cepheleşme
keskinleşiyor.
Türkiye’yi tehlikeli
‘provokasyon’ların av alanı hâline getiriyorlar.
Farkında değiller
galiba.
Tehlike büyük!
Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak
için sotada yatmış sinsi güçler çoktan beri ellerini
ovuşturuyorlar.
Çünkü bu gidişle, daha büyük
patlamalara yol açabilecek yangınlar için zeminin olgunlaşmakta
olduğunu görüyorlar.
(...)
BARIŞ VE DEMOKRASİ ÇAĞRISI YAPMAK GEREKİR
Ama silaha hayır derken de, hayatını kaybeden asker, polis ve
PKK’lı için ağıt yakarken de, acıları yüreğimizi dağlarken
de, barış
çağrısı yapmak
gerekir.
Demokrasi çağrısı yapmak gerekir.
Hukuk çağrısı yapmak gerekir.
Çözüm sürecinde somut
adım çağrısı yapmak
gerekir.
Kutuplaşmayı keskinleştirici
söylemden vazgeç çağrısı
yapmak gerekir.
Eğer bunlar
yapılmazsa...
Eğer bu çağrıların gereği yerine
getirilmezse...
Erdoğan iktidarı
bu konulara boşveren tavrını
sürdürürse, elindeki çekiçle her şeyi çakılacak çivi gibi görmeye
devam ederse, bundan sadece provokatörler kazanır, barışın düşmanları kazanır.
Son söz mü?..
Maalesef karamsarım.
Gidiş iyi değil.