Hasan Cemal Başbakan'a ağır soru
Milliyet yazarı Hasan Cemal, "terör örgütü propagandası yapmaktan" 15 ay hapse mahkûm olan gazeteci İrfan Aktan'ın cezasını Erdoğan'a sordu.
Hasan Cemal, PKK ile ilgili bir haberinin Express dergisinden
yayımlanmasının ardından "terör örgütü propagandası yapmaktan" 15
ay hapse mahkûm olan gazeteci İrfan Aktan'ın cezası üzerine
Başbakan Erdoğan'a seslendi.
Başbakan'ın da şiir okuduğu için hapis yattığını hatırlatan Cemal,
kendisinin de Kandil'e çıkıp söyleşi yaptığını ancak
yargılanmadığını yazdı. Hasan Cemal, Başbakan ve Aktan'ın ifade
özgürlüğünün çiğnenmesinin mağduru olduklarının belirterek 11 yıl
önce 4 ay hapis yatmış Başbakan'a "değişen nedir?" diye sordu.
Hasan Cemal'in Milliyet gazetesindeki köşesinde kaleme aldığı "Başbakan Tayyip Erdoğan'la gazeteci İrfan Aktan!" başlıklı yazısı şöyle:
Başbakan Tayyip Erdoğan'la gazeteci İrfan Aktan!
Tayyip Erdoğan, İrfan Aktan... Biri başbakan, biri gazeteci...
Tayyip Erdoğan bir şiir okudu, hapis yattı.
İrfan Aktan bir haber yazdı, hapse mahkum oldu.
1999 yılı Aralık ayı.
Tayyip Erdoğan bir gün Siirt'te kürsüye çıktı, Ziya Gökalp'ten
duygu ve öfke dolu bir şiir okudu.
Hakkında dava açıldı, "halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmak"tan...
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılandı, 10 aya mahkum
oldu. Pınarhisar Cezaevi'nde dört ay yatıp çıktı Tayyip
Erdoğan.
İrfan Aktan, gazeteci.
Geçen yıl Eylül ayında dağa gitti, bazı PKK'lılarla görüştü.
'Demokratik açılım'ın Habur gösterisiyle çıkmaza girdiği günlerde
PKK'nın nabzını tutup Express dergisinde yazdı.
Zamanlaması iyiydi.
Hasan Cemal de, İrfan Aktan'dan dört ay önce Kandil'e çıkıp PKK'nın
dağdaki lideri Murat Karayılan'la görüşüp bu köşede yazmıştı.
Ona dava açılmadı.
Ama İrfan Aktan'a açıldı.
Ve 15 ay hapse mahkum oldu, terör örgütü propagandası yapmaktan
dolayı...
İrfan Aktan savunmasında şöyle diyordu:
"Örgüt mensuplarıyla yapılan mülakatlar, örgütün propagandasından
tamamen uzak, olay ve olgular hakkında kamuoyunu bilgilendirmeye
yöneliktir.
Aksi takdirde biz gazeteciler, yaklaşık 30 yıldır Türkiye'yi kasıp
kavuran bir hadise hakkında haber ve analiz yapamaz, bilgi
aktaramaz duruma geliriz.
Davaya konu olan makalemizin hiç bir yerinde şiddet,tedhiş, ülkenin
bütünlüğüne yönelik faaliyetler övülmemiş, yüceltilmemiş; aksine,
bu faaliyetlerin sonlanıp sonlanmama ihtimalleri analize tabi
tutulmuştur."
İrfan Aktan, gazeteci, savunmasını böyle yapıyor.
Ben de katılıyorum bu savunmasına.
Ya siz, Sayın Başbakan;
Paylaşıyor musunuz ya da paylaşır mısınız böyle bir
savunmayı?..
Siz bir şiir okudunuz, hapis yattınız.
Şimdi bir gazeteci, haber yazdı, hapse mahkum oldu.
Siz şiir okumaktan hapsi boyladınız.
Gazeteci, haber yapmaktan -Yargıtay da onarsa- hapsi
boylayabilecek.
Her iki durumda da ifade açıklama özgürlüğü çiğnenmiş oluyor.
Yani demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri ölümcül darbe
alıyor.
Sayın Başbakan;
Siz bunun acısını 11 yıl önce çektiniz.
O günden bu yana ne değişti?
Biliyorum, Avrupa Birliği'ne uyum yasaları çerçevesinde önemli
adımlar atıldı demokratikleşme konusunda.
Ama yine de sormak zorundayım, değişen nedir diye...
Çünkü İrfan Aktan, gazetecilik yapmaktan, haber yazmaktan dolayı
hâlâ hapse mahkum olabiliyorsa, değişen nedir diye sormak en doğal
hakkımız.
Vatandaş Tayyip Erdoğan, bir şiir okudu diye hapis yattı.
Gazeteci İrfan Aktan, bir haber yazdı diye hapis cezasına mahkum
oldu.
Başbakan Tayyip Erdoğan acaba gazeteci İrfan Aktan'ın durumuyla
ilgilenecek mi, en azından empati yapabilecek mi?
Bilemiyorum.
Yoksa insan 'yüksek yerler'e çıkınca, böyle konular kendi ilgi
alanından uzaklaşıyor mu?..