Hasan Cemal Balkanlardan seslendi: Seni başkan...
"Barış hayallerimizi gerçekleştireceğiz, çünkü seni başkan yapmayacağız."
"Peki ama biz ne zaman kurtulacağız?.. Barış, bizim yaşadığımız toprakların kapısını ne zaman çalacak?.." diye soran Hasan Cemal ardından eklemeyi de ihmal etmedi: "Barış hayallerimizi gerçekleştireceğiz, çünkü seni başkan yapmayacağız."
İşte Hasan Cemal'in yazısından dikkat çeken bir bölüm:
Avrupa’nın göbeğinde savaş
rüzgârları esiyordu, savaş yaşanıyordu 1995’in Ağustos
ayında…
Mostar’ı hiç unutamıyorum.
Hırvat topçusu o güzelim köprüyü
yıkmıştı.
Hani yürekler acısı derler
ya.
Mostar öyleydi.
İnsanı isyan ettiren
barbarlık…
Vicdansızlık…
Nereye baksan, başını çevirsen,
yıkıntılar, yangın yerleri
Müslüman Boşnaklar
etnik temizliğin hedefi haline
getirilmişti.
Milliyetçilik illetiydi
bu.
İnsanoğlunun baş belası bir
virüs…
Yirmi yıl önce bu topraklarda
dolaşırken, milliyetçiliğin nasıl bir bela olduğunu gözlerimle
görmüş, kulaklarımla duymuş, yüreğimle hissetmeye
çalışmıştım.
Hep aynı şey…
Karşı tarafı yok saymakla tarih yok
olmuyor ki!
Yok saymakla başka başka köklerden
gelen halklar, uluslar yok olmuyor ki!
İnançlar, dinler, mezhepler yok
olmuyor ki!
Farklılıklar yok olmuyor
ki!
Herkesi kendine benzetemiyorsun
ki!
İmkânsız bu.
Düşünüyorum yine.
İnsanoğlu, farklılıklardan
korkmamayı acaba ne zaman öğrenecek?
Birbirini yok sayarak, birbirini
tüketmeye çalışarak bir yere varılamayacağını, bununla sadece acı
üstüne acı çekileceğini acaba ne zaman öğrenecek
insanlık?
Mostar'da, Saraybosna’da yaşadığım dehşet -ve Zlata’nın çığlığı-
bende bir kez daha bu düşünceleri çağrıştırmıştı.
"Unutma!"
Unutma ve ders çıkar savaşlardan…
Eski şehirdeki savaş müzesinden çıkarken kulağıma gitar sesleri geldi.
Büyük taş meydanın köşesinde iki genç neşeyle çalıp söylüyordu.
Aralarına girdim, Ayşe çekti fotoğrafı, barışın fotoğrafını…
Onlar artık kurtuldu yaşamak için acı çekmekten…
Peki ama biz ne zaman kurtulacağız?..
Barış, bizim yaşadığımız toprakların kapısını ne zaman çalacak?..
Suriye’ye, Irak’a, Kobanê’ye, Suruç’a, Cizre’ye, Silvan’a ne zaman gelecek barış ve huzur?..
Hayır, savaş değil bizim topraklarımızın alın yazısı da!
Ayrıca, Pablo Neruda’nın dediği gibi, hayatın gerçekleri varsa, bizim de hayallerimiz var.
Barış hayalleri…
Bu hayallerimizi gerçekleştireceğiz, çünkü seni başkan yapmayacağız.