Hasan Bülent Kahraman
Sabah
UNESCO 1982’de yayımladığı bir belgede:
Dünyanın ortak problemlerini şöyle açıklıyordu:
“Üçüncü Dünyada geniş halk kitleleri, çok defa, ilerlemenin
nimetlerinin hiçbirinden yararlanamıyor ve şehirler -çoğu durumda
ve en azından bazı kategoriler açısından- ana karadan kopmuş
çağdaşlık adacıkları gibidir.
1979’da yalnızca dört endüstrileşmiş ülke, dünyadaki toplam gayrı
safi millî hasılanın yansından biraz fazlasını elinde bulunduruyor,
1980’de de endüstrileşmiş pazar ekonomisinin olduğu ülkelerde
ortalama kişi başına bu hasıla 10.660 dolar iken, düşük gelirli
denen ülkelerde ancak 250 dolardı —ya da 42 defa daha
az.
Kabaca hesaplandığında 1.300.000.000 insan içecek suya ulaşamıyor.
Bu da
1995’te Kopenhag Zirvesinde
yayımlanan bir başka belge:
A)
Birçok toplumda, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde,
zengin ile fakir arasındaki uçurum büyümekte. Dahası ve bazı
gelişmekte olan ülkelerin hızlı bir büyüme göstermesine rağmen,
gelişmiş ülkeler ile birçok gelişmekte olan ülkeler, özellikle de
en a 7 gelişmiş ülkeler arasındaki uçurum
büyümüştür;
B)
Dünyada bir milyardan çok insan alçaltıcı yoksulluk içinde yaşıyor,
bunların çoğu da aç kalıyor. Çoğunluğu kadın olan bunun büyük bir
kısmı pek az gelire sahiptir, eğitim ve sağlık hizmetlerinden pek
az yararlanıyor, pek az besleniyor, özellikle Afrika’da ve en az
gelişmiş ülkelerde”…
1995 İnsansal Gelişme Raporuna göre de “dünya nüfusunun %75 inden
fazlası gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor, ama dünyanın
zenginliklerinden ancak %16 pay alıyor. Daha da rahatsız edici
olan, B.M. Ticaret ve Gelişme Konferansının (UNCTAD) etütleri,
nüfusu 560 milyon olan en az gelişmiş ülkelerde yıllık ortalama
kişi başına gelirin düşüş gösterdiğini açığa
çıkarıyor:
Sanayileşmiş ülkelerde 21.598 dolar olan bu gelir, en az gelişmiş ülkelerde 300 dolar, diğer gelişmekte olan ülkelerde ise 900 dolardır.
Peki ya günümüzde?..
Günümüzde teslim edelim ki 1995’ten 2015’e kadar geçen zaman içinde “içilebilir içme suyu” içenlerin sayısı neredeyse iki kat arttı…
Çocuk ölümleri yarı yarıya azaldı…
Ama…
Gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerdeki artış oranı yine de
sanayileşmiş ülkelerdeki artış oranını yakalayamadı…
Yani…
Açık daha da arttı…
Neden?..
Çünkü Sol sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada çöktü…
Türk solunda toparlanma görünmüyor…
Keşke Küresel sol bari gelişse…
Bu arada…
Bugünkü
SABAH’ta
“Sol gitti Avrupa bitti…”
başlığı altında yayımlanan makalesiyle bize de bu minik araştırmayı
yayımlama fırsatı veren yazısıyla
Hasan Bülent Kahraman Günün Köşe Yazarı
seçtik.
NOT:
Daha geniş bilgilere ulaşabilirsiniz.