Hangi gazetenin yazıişleri sit-com stüdyosu?
Türkiye'nin en çok kadın fotoğrafı yayımlanan ama aralarında hiç "KADIN" bulundurmayan bir yazıişleri... Peki bu gazete hangisi?
Türk Medyasının “Jan Dark”ı
O…
Kim mi?..
Balçiçek Pamir…
“Hem doğururum, hem kariyer
yaparım” diyen ve bunu başararak hem
ikizlerini büyüten, hem de gazeteciliğin en kraliçesini yapan ender
kadınlarımızdan biri…
Hem kalemiyle, hem diliyle vuruyor
vurdu mu…
Korkusuzca ve hatta kimi zaman
bencileyin fütursuzca…
Eline ve diline
sağlık…
Bugünkü makalesinde “EEHYİ”yi
taşımış gündeme …
Ne mi bu EEHYİ?..
Söyleyelim…
Türkiye’nin (web sayfaları ile birlikte) “En çok kadın fotoğrafı
yayımlanan” ama aralarında hiç “KADIN” bulundurmayan, “Erkek Egemen
Hürriyet Yazı İşleri”…
Balçiçek Pamir bakın nasıl
başlıyor bombardıman…
Bütün erkekler toplanmış! "VAY be"
dedim kendi kendime...
Başlık "Hürriyet sit-com sunar Bir
fotoğraf. Bembeyaz bir masanın etrafında 8 erkek.
Acaba nasıl gözüktüklerinin
farkındalar mı?
"Bütün kızlar toplandık,
toplandık, toplandık" şarkısı geldi birden aklıma.
Bütün erkekler toplanmışlar,
Türkiye'nin en önemli gazetelerinden birini
hazırlıyorlar.
Bütün erkekler toplanmışlar ve en
kolay mutabık kaldıkları konu neymiş biliyor musunuz? Birinci sayfa
güzeli! Çoğunu iyi tanıyorum. Bazılarıyla hukukumuz eski. Çoğunu
severim, bir bölümü yaşça benden büyük, saygı duyarım. Hiçbiri tek
basınayken böylesine bir sit-com yazarlığına soyunacak, böylesine
maço görüntü verecek düzeyde değil.
Ne oluyor bilinmez, bir araya
gelince değişiveriyorlar.
O masada bir tane kadın yok. Olmaz
tabii.
Birinci sayfanın sağ tarafına
seçilecek güzel kadın figürüyle başlıyorsa hayat, o masada kadının
işi nedir?
O masadan kadınlara ancak, ya
"Örtün" denilir ya da "Soyun" O sit-com'un yıldızları sayılırken
örneğin Ferai Tınç hatırlanmaz.
Zeynep Göğüs "Out" kabul
edilir.
O masanın yarattığı ve bize
"Harika olan budur" diye sunduğu kadın profili örneğin Nuray Mert'i
fena halde sıkıcı bulabilir. Her şey eğlence üzerine kuruludur.
Hayat kısadır, sıkıcılığa ne gerek vardır?
O masada olmak isteyen diğer
gazetelerin birtakım şakşakçıları da düşünceleriyle var olmak
isteyen kadınları kendilerince fena benzetirler.
Nihal Bengisu Karaca ve Elif Çakır
bir anda Ayşe Arman'ı kıskanıyor olur. Hatta işi öylesine
abartanlar vardır ki hayasızca teklif gelir: "Sız de açın başınızı,
her yere haber olun!" Amaç görünmektir sadece.
Görünür olmayı becermek yeter! Bir
de duayenler vardır.
Sonra sıra geliyor “Dünyanın, en
çok bilen adamı Hıncal Uluç” abimize…
Hıncal Abi gibi mesela. "Türban
taktım gezdim" müsameresini avuçları patlayıncaya kadar alkışlar,
"Bravo işte bu gazetecilik!" diye.
Çok değil 6-7 yıl önce İran'a
giderken mecburen taktığım türban için yazdıklarını
unutuverir.
"Sen Atatürk'ün kızı değil misin
Balçiçek? Çıplaklar kampına giderken de soyunacak
mısın?"…
O gün aleyhimde kalem oynatan
duayen Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından da türban müsameresi için
ses çıkmaz. Neden mi?
Çünkü türbanlılarla dalga geçmek,
onların kendilerine yakıştırdıkları görüntülerine bürünüp aynada
kahkahalarla gülmek serbesttir ama onları anlamaya çalışmak
olmaaaaaz! Cıs cıs! Medyada gizli çeteler de vardır. Kimin kimi
öveceği, kimin kimi tu kaka edeceği bellidir. Yazılı olmayan
kurallar da vardır. Önce birbirleri hakkında ağızlarına geleni
yazar ardından dost olur, sonra birbirlerinin sit-com tadındaki
gündelik yaşam öykülerini yazarlar. Şunu içtik, bunu yedik, bunu
konuştuk, onu seyrettik. Zannedersiniz biz hepimiz klan halinde
yaşıyoruz.
Dönelim beyaz
masaya...
“Beyaz Masa”yı az sonra Balçiçek Pamir’in kaleminden okuyacaksınız biz
sadece küçük bir hatırlatma yapalım:
Balçiçek Pamir’in “Beyaz Masa” dediği, bizim “EEHYİ” olarak kısalttığımız
Erkek Egemen Hürriyet Yazı İşleri…
Bankın o masa, Balçiçek Pamir’in
diliyle nasıl anlatılıyor…
O masada gündem, Ertuğrul Ozkök'ün
deyimiyle "Lacivert takım elbiseli adamların gri gündeminden uzak
bir yerden başlar." Birinci sayfa güzelinden.
Bu arada yeni bir şey daha
öğrendim. Özkök bu sit-com'u Jerry Seinfeld gibi
yönetiyormuş.
Durun daha gülmeyin gerisi
geliyor, Friends dizisindeki Joey karakteri gibi
hızlandırıyormuş.
Şimdi rahatça kahkaha
atabilirsiniz. Ben gülemiyorum, acı acı gülümsüyorum. Değişen
dünyayla birlikte gazetecilik de biçim mi değiştiriyor? Evet
değiştiriyor ama bizdeki bir başka. Dünyada özel haber, dosya
konuları öne çıkıyor, köşe yazarı mümkün olduğu kadar arka plana
atılıyor. Oysa bizde her köşe yazarı bir "Celebrity!" Örneğin Ahmet
Hakan kendisine geçmiş olsun mesajı yollayanların isimlerini
köşesinde yayınlayarak, o günün mesaisini bitiriveriyor. Ya da
"Çaylak yazara tavsiyeler" adı altında şöyle yazabiliyor: "Köşe
yazarlığı sanatsal yaratıcılık işi değildir. Kutsal bir iş
yapmıyorsun. Dolayısıyla dikkat çekmekten korkma. Unutma ki hepimiz
hayvanat bahçesinde en fazla dikkat çekmeyi başaran maymunluğa
talibiz. Ben asla maymunluk yapmam diyeceksen, hemen uza
buralardan." Bütün seksi gazeteciler aynı grupta toplanmış misali,
al gülüm ver gülüm kim en seksi anketleri falan yayınlıyor, içine
Hürriyet'in sit-com yıldızlarını yerleştiriyorlar. Kimse çıkıp da
demiyor ki gazetecilikle seksiliğin ne alakası var?
Bembeyaz masa ve 8 erkek niye
Pazar ekine manşet olmuş bilemem. "Biz eğlenerek gazete yapıyoruz"
demek için herhalde. Bu bölüm okuyucuyu bilgilendirmek için... Evet
zaten gazeteler hep böyle yapılır. Geyik de olur, espri de, kavga
da kopar, sessizlik de hüküm sürer. O masalar Türkiye'nin aynası
gibidir. Öyle olmalıdır.
O yüzden de bütün erkekler
toplandık masaları fena halde sıkıcıdır.
Bize dayatılan kadın imajı da
kusura bakma Ayşe'ciğim ama, o da sıkıcıdır.
Yeni bir şey yoktur, yaratcılıktan
uzaktır.
Dünyanın en eski
taktiğidir.
Not: Şimdi çeteler iş başına
geçecek, aleyhime kalem oynatılacak, ya da görmezden gelineceğim, o
da çetenin bir taktiğidir. Ne kıskançlığım kalacak ne o beyaz
masada oturma merakım. Ben önden aydınlatayım. Bu yazı her şeye
rağmen, gazetecilik mesleğine olan inancım, bütün dayatılanlara
rağmen kadının sadece görüntüden ibaret olmadığına dair düşüncemi
anlatabilmek ve medyada benim gibi düşünenlerin de az olmadığını
söylemek için yazılmıştır.