Hangi daldaki kuşlar dökülecek bakalım...

Dış politika, hedef alınıp taş atılan değil hedef alınmadığı halde öldürülen kuşları katletme sanatıdır…


Sayın Cumhurbaşkanım…
Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve BAE’den oluşan Müslüman blokun, Müslüman Katar’ı, Müslüman Kardeşler, DEAŞ ve El Kaide terörünü desteklemekle suçlamaları üzerine:
“Burada farklı bir oyun oynanıyor ama arkasında kimler var, onu henüz tespit edebilmiş değiliz” dediniz…
*
Yerden göğe kadar haklısınız efendim…
Katar ve Müslüman kardeşlere “Terör örgütü” suçlamasını hiçbir vicdan sahibi tabii ki kabullenemez…
*
Bizzat yaşayarak öğrendiğinizden eminim dış politika, hedef alınıp taş atılan değil hedef alınmadığı halde öldürülen kuşları katletme sanatıdır…
O nedenle, lütfen taşın hangi kuşa atıldığına bakmayın…
Düşürülecek kuşların hangi daldan olacağını izleyin…

*
Tabii ki zatıaliniz ve çalışma arkadaşlarınızın da bu konudaki fikirleri saygıdeğerdir ancak…
Deneyimli bir siyaset bilimcisi olarak konuyla ilgili görüşlerimi sizinle kamuoyu önünde paylaşmak istedim.


BİZİ DÜNKÜ DEĞİL BUGÜNKÜ KARNELERİ İLGİLENDİRİR…

Sayın Cumhurbaşkanım…
Son 15 yılınızı Türkiye’nin en yetkili kişisi olarak geçirdiniz…
Bu süreçte dış politikada “geçmiş” olmadığını, sadece "o an" olduğunu bizzat yaşayarak öğrendiniz.
*
Her ne kadar medyamızda iyi niyetlerinden şüphe etmediğim kimi değerli meslektaşlarım İran’ın ve Katar’ın geçmişteki karnelerinin parlak olmadığını hatırlatıyorlarsa da; bizi İran ve Katar'ın dünkü değil bugünkü karneleri ilgilendirir…
*
Bugünkü karneleri ise iyi niyetli, bölgede ekonomik gelişmelerin ve ekonomik adaletin, insan haklarının gelişmesinden yana oldukları gerçeğini göstermektedir…
*
Demek istemem o ki…
Katar ve İran’la ilişkiler konusunda karar alınırken asıl olan dün ne yaptıkları değil, bugün ne yaptıkları ya da yapacaklarıdır…


TAHRAN GECELERİ IŞIL IŞILDI…


Sayın Cumhurbaşkanım…
İran şahlık döneminde, (Humeyni darbesine kadar) İsrail ile çok sıcak ilişkiler içindeydi…
Petrol gelirleri de giderek yükseliyordu…
Halk batı tarzı yaşamaya yatkın ve yakındı…
Ortadoğu’da modern bir Avrupa ülkesi doğmak üzereydi…
*
Tahran geceleri ışıl ışıldı…
Geceler Batılı şehirleri aratmayacak kadar hareketliydi…
*
Biz Türkler henüz tek kanal siyah – beyaz televizyon izlerken…
İran halkı renkli yayın yapan üç televizyon kanalından birini tercih ediyordu izlemek için…
*
Irak’a gelince…
Diktatör olmasına karşın Saddam ülke halkının refahını giderek yükseltiyordu…
Halkın satın alma gücü artsa da devletin petrol gelirinden dolayı sübvansiyon yapabilme gücü sayesinde enflasyon yoktu…


MOLLA VE DİKTATÖR DEMEK AKIL DIŞILIK DEMEKTİR…

Bırakmadı Batılı küresel şirketler sayın Cumhurbaşkanım…
Tıpkı sizin önünüze çıkardıkları gibi engeller çıkardılar…
Sizi nasıl ki “dindar” olduklarını iddia eden bir çete ile devirmek istediyseler…
Şah’ı da Ayetullah Humeyni’nin “dini otoritesini” kullandırarak devirdiler…
*
O sözde devrimden sonra ilk yaptıkları iş ise İran’da (İsrail’e düşman) bir “din devleti” kurdurmak oldu…
*
Artık iki ülkeyi savaştırmak için her şey hazırdı…
İran’da mollalar…
Irak’ta ise bir diktatör her şeye hakimdi…
Molla ve diktatör demek “akıl dışılık” demekti…


12 EYLÜL VE İRAN – IRAK SAVAŞI…

Sayın Cumhurbaşkanım, hatırlarsınız...
Dönemin ABD Başkanı Carter “Bizim oğlanlar (TSK) başardı” dediğinde tarih 12 Eylül 1980’di…
*
İran’da Şah dönemi generalleri ve subayları ya öldürülerek, ya hapsedilerek ya da kaçmaları sağlanarak tasfiye edilmişlerdi…
ABD bir süre önce de İran ile rehineler krizi yaşamıştı.
*
Bu arada ABD, İran ordusundaki subayların tasfiyesini ve rehine krizini de bahane ederek Saddam’ı kışkırttı…
*
Türkiye’de gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 askeri darbesinden yani, Türkiye’de iktidar faşistlere devredildikten yaklaşık on gün sonra Irak, İran’a saldırdı…
İran karşılık verdi…


PETROL ÜRETİMİ VE DAĞITIMINA KOLAYLIK…

Sayın Cumhurbaşkanım…
ABD, S.S.C.B ve AB ülkeleri, savaşan iki ülkenin savaşı finanse edebilmeleri için petrol üretim ve dağıtım kanallarını korumaları altına alırken, diğer yandan bu iki ülkeye silah satışına hız verdiler…
*
Normal şartlarda 6 ayda bitebilecek bir savaş o sayede 8 yıl sürdü…
*
Savaşta iki taraftan bir milyon insan (Ölenlerin hepsi Müslüman’dı.) öldü.
150 milyar dolar da silâh satın alımına harcandı…
*
150 milyar doları yatırım değil de silaha harcamanın maliyetini de hesaplarsanız ekonomik felâketin boyutunu daha iyi anlarsınız…


SAVAŞANLAR KAYBETTİ, SAVAŞTIRANLAR KAZANDI…

Savaş bittiğinde iki ülkenin de toprak büyüklüğü aynıydı…
Ama…
Nüfusları bir milyon azalmıştı…
*
Silah üreticisi devletler ise, sekiz yılda İran ve Irak’a petrol satın alımı için ödediklerinden çok daha fazlasını silâh satarak geri aldılar…
*
Sonuçta, her savaşta olduğu gibi; savaşanlar kaybetti, silâh tacirleri kazandı…
*
Bugün:
İran onca petrol ve doğalgaz üretimine rağmen halen fukara…
Irak ise, zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına rağmen paramparça…


KRALI DA İMAMI DA VİCDANSIZ…

Sayın Cumhurbaşkanım…
Görünen o ki yakında Suriye ve Irak’ta savaşlar bitecek…
Onların yerine yeni silah pazarı için, Şii İran ile Sünni Araplar arasında geçecek bir büyük bölgesel savaşın planlandığı kanaatindeyim…
*
Ne olursa olsun…
Olan yine zavallı ve fukara Müslüman halklara olacak…
Çünkü (Muhtemel bir) savaşta yine onlar ölecek…
Onlar göçecek…
*
Yani sayın Cumhurbaşkanım…
Sağduyu iflâs etti…
Kralı da imamı da aynı derecede vicdansız…


DEMEK İSTEMEM O Kİ…

Ne Katar var hedefte…
Ne de İhvan’a düşmanlık söz konusu…
Veya…
Ne de bu arada (Ve şimdilik) Türkiye’de bir iç savaş çıkartmak amacındalar…
Doğru okuyamazsak, doğru karar alamayacağımızı en iyi bilen sizsiniz efendim…
*
Ve Sayın Cumhurbaşkanım…
Elbette en doğrusu bu çamura bulaşmamak…
Üstümüze sıçramaması için çirkefe taş atmamak…
Ama…
Çamurla mesafeyi iyi ayarlayamazsak…
Bu defa da yanlış yollara sapabiliriz…

Yakup MURAT
yakupmurat@gazeteciler.com