Hangi Ahmet Kekeç 'sahici'?..
Benim tanıdığım Ahmet Kekeç “sahicidir”…Eleştiri yaparken dost – düşman ayrımı yapmaz… Haklıya hakkını verirken “cömert”,
Sevgili kardeşim Ahmet (Kekeç)
Şunu çok merak ettim bugün…
Benim tanıdığım Ahmet Kekeç “sahicidir”…
Eleştiri yaparken dost – düşman ayrımı yapmaz…
Haklıya hakkını verirken “cömert”, hadsize haddini
bildirirken de “adil”dir…
Ama...
Bugünkü yazını okuduktan sonra şöyle bir arkama yaslanıp
düşündüm:
Öyle ya…
Bugünkü yazında; Cüneyt Ülsever gibi bir Liberal'e, bir 28 Şubat Süreci yiğidine “çakan” Ahmet mi “sahici”?..
Yoksa köhnemiş Komünizm ve çağını tamamlamış kökten laikçiliğin son dama taşlarından biri olan ve tabladan düşmesine "ramak” kalan Özdemir İnce’yi eleştiren Ahmet mi?..
İkisi konusunda da sahici olamayacağına göre acaba hangisi?
Değerli kardeşim;
Cüneyt’in öfkesine yönelik eleştirilerinin hepsinin altına
imzamı atarım…
Hatta Cüneyt için kullandığın (o programa has)
“saldırgan ve mütecaviz” tanımlamalarına da
hak veririm…
Ancak…
Cüneyt’in, HSYK konusundaki
tepkisine gösterdiğin şiddete karşı dururum…
Ne yaptı Cüneyt?..
Hükümet sözcüsü gibi konuşan bir “Hukuk Adamına”
karşı kendi düşüncelerini savundu…
Peki sence ne yapmalıydı?..
“Ne derseniz haklısınız kardeşim” mi
demeliydi?..
Sevgili Ahmet;
İngiltere Krallarından (Aslan Yürekli) Richard, "halkımın
adaletime duyduğu güveni kaybetmektense, topraklarımın bir bölümünü
kaybetmeyi tercih ederim" demişti...
Bizim hükümetimiz ise gördük ki, "İktidardaki yetkimi
kaybetmektense halkın siyasal iktidarlara ve adalete olan güvenini
kaybetmesini tercih ederiz" noktasında...
Sevgili Ahmet!..
Cüneyt’e “artık sizden değil” diye
kişisel kızgınlığın varsa bu, onun düşünce özgürlüğüne karşı
çıkmanı gerektirmez…
Ki o Cüneyt, 28 Şubat süreci dâhil, başörtüsü
yasağına en samimi karşı duranların başında gelir…
Rahmetli Yavuz Gökmen’in yerine
“ikame” edildiği iddian ise eski dostunun hiç hak
etmediği bir hakarettir benim değerli
kardeşim…
Geleyim, Özdemir İnce’ye…
Ortaya attığı iddiaların ve başörtüsü yasağını savunuşunun hiçbir
yerinde “düşünce kırıntısı” yoktur…
"Özgürlük" hassasiyeti yoktur...
"Demokrat Olma Bilinci ve isteği" yoktur...
Senin benim için Allah’ın varlığına, birliğine ve tekliğine
iman etmek ne kadar kutsalsa, onun için de
Marks’ın düşüncelerinin doğru olduğu inancı ve
demokrasiyle zerrece ilgisi olmayan cumhuriyet devrimleri o kadar
kutsaldır…
Ve Özdemir İnce için hiç kimsenin elinden bir şey
gelmez Ahmet…
O halde kendi haline bırak gitsin…
Gözlerinden öperim…
Adnan
adnanberkokan@gmail.com