Hande Fırat'tan çarpıcı açıklama! Siyasete girmeyi düşünüyor mu?
Genel Yayın Yönetmenliğini Talat Atilla'nın yaptığı FM Dergisine konuşan gazeteci Hande Fırat, siyasete girmeyi düşünüp düşünmediğine ilişkin soruyu da yanıtladı.
15 Temmuz gecesinin sembol isimlerinden biri olan Hürriyet gazetesi yazarı ve CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat, FM Dergisine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Dergi, son sayısında Hande Fırat'ı kapağa taşıdı.
O gece yaşananlara dair açıklamalarda bulunan Fırat, siyasete girip girmeyeceğine ilişkin soruya ise bakın nasıl cevap verdi!
İşte o söyleşi:
SORU: Hayatın her alanında olan cinsiyet ayrımcılığı medya sektöründe de var mı? Siz bunun zorluklarını yaşadınız mı?
HANDE FIRAT: Aslında cinsiyet ayrımcılığı yapanları, bunun yanlışlarını topluma anlatmakla görevli bir sektörde cinsiyet ayrımcılığının sıfır olması gerekir. Sıfır değil elbette... Ancak birçok sektöre göre çok iyi durumda. Yine de eleştirilerimi, sorunları sıralayabilirim. Medyada ve habercilikte güzel olmak yerine akıllı, bilgili, tecrübeli olmak ön planda olmalı. Burada bir cinsiyet ayrımcılığından gerçekten bahsedecek olursak; özellikle ekran açısından erkekler zor durumda.
-İlginç bir yanıt. Neden?
Spikerler genelde kadınlardan tercih ediliyor. Bu tercihte kim ne savunmaya giderse gitsin, güzellik mutlaka en belirleyici faktörlerden oluyor. Bir de dönün batı örneklerine bakın.
SORU: Medyada başarının belirleyici kriteri ne olmalı?
HANDE FIRAT: Yaşlarına, cinsiyetlerine, çok güzel olup olmadıklarına hayati bir kriter olarak bakılmaz. En önemli kriter akıl, bilgi, tecrübedir. Haberciler açısından baktığımızda kadın erkek ayrımı genelde yok. Son yıllarda kadın yönetici sayısı arttı. Ben Cnn Türk'e ilk yönetici olduğumda iki ya da üç kişiydik. Şimdi çok sayıda kadın meslektaşım yönetici. Yeter mi? Hayır... Medyada, siyasette her sektörde benim başarı yarı yarıya orana ulaşmaktır.
SORU: Sizce medya kadına şiddete gereken özeni gösteriyor mu?
HANDE FIRAT: Bence tüm bu farkındalıkta medyanın önemi büyük. Tabii ki haber dilinde özen gösteriliyor ve gösterilmesi de gerekir. Eskisi gibi değil hiçbir şey görünmez kalmıyor. Bunda sosyal medyanın da rolü büyük. Diğer yandan ben ajansları çok önemserim. Haber merkezleri İstanbul'da, en geniş ofisleri Ankara'da olan gazete ve televizyonlar yurtta neler olup bittiğini öğrendiği, o haberi aldığı yer ajanslardır. Ajanslar Türkiye'nin dört bir yanındaki muhabirleriyle olanı biteni haberleştirirler. Bu nedenle Türkiye'nin en ücra köşesindeki şiddet olayı her yönüyle haber merkezlerine ulaşır. Kadına karşı şiddetin önlenmesi çok önemli. Bir tek Türkiye'de değil dünyada birçok ülkede aynı sorun var. Ancak bizim için öncelik tabii ki bizim ülkemizde. Medya, siyaset herkes elinden gelen özeni, hassasiyeti göstermeli. Mücadele etmeli.
SORU: Boğaziçi olayları ile ilgili, “Protesto hakkını kullanan çocuklarımız terörist değildir” sözlerine köşenizde yer vermiştiniz. Bu konuda hükümet cephesinden bir tepki aldınız mı?
HANDE FIRAT: Hayır almadım. Bakın şöyle bir algı var: Bunu yazdı, karşı karşıya geldi, kesin tepki görmüştür. Hayır bu doğru değil. Tepki görmediğim gibi görüşlerimi çok rahat da anlatma fırsatı buldum.
“MEDYA DA DOĞRUYA DOĞRU YANLIŞA YANLIŞ DİYECEK”
SORU: Tüm medya organları neredeyse kalıplarıyla, ön yargılarıyla yayın yapmıyor mu?
HANDE FIRAT: Medya hep iktidarın hoşuna gidecek şeyleri yazacak, söyleyecek diye bir durum olmamalı. Medya doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek. Herkes fikirlerini tabii ki söyleyecek.
SORU: 15 Temmuz’un simge ismi haline geldiniz. O geceye dair hiç anlatmadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
HANDE FIRAT: O geceye ilişkin yurt içinde yurt dışında o kadar çok söyleşi yaptım ki, sanırım anlatmadığım bir şey kalmadı. Hep söylediğim gibi bir daha asla yaşanmasın, insanoğlu Mars'a gitmeye hazırlanırken saçma sapan örgütlerle, darbe girişimleriyle, demokrasi dışı çağ dışı yollarla Türkiye uğraşmak zorunda kalmasın.
SORU: İstemeden de olsa siyasetin öznesi oldunuz. Siyaset yapmayı düşünüyor musunuz?
HANDE FIRAT: Bu soruya hayır ya da evet yanıtı vermek istemiyorum. Bir saat sonrasını öngöremezken, böyle bir kararı ancak o anın, günün koşullarına göre verebileceğimi söylerim.
“KALIPLARIN DIŞINDA OLMAK İSTİYORUM!”
SORU: ‘Z kuşağı gibi’ bir ruhunuz var. Z kuşağı dijital platformları daha aktif kullanıyor.
Siz de dijital platformlara yönelmeyi düşünüyor musunuz?
HANDE FIRAT: Hem de ne kadar çok istiyorum... Daha ben olmak, daha rahat olmak, kalıpların dışında olmak, rahat olmak... Dijital platforma ilişkin hayallerim bunları. Ancak henüz vakit bulamadım. Umarım geç kalmam.
SORU: Canlı yayının zorluklarını ve canlı yayında başınıza gelen ilginç bir olayı bizimle paylaşır mısınız?
HANDE FIRAT: 1996 Yılından beri çalışıyorum. Sanıyorum 1998 Yılından beri de canlı yayın yapıyorum. Rahmetli Mehmet Ali Abi(Birand) "Seyirci senin yayından önce ne yaşadığını neye ağladığını bilmez, bilmek de istemez." derdi. Doğru... Siz o ekrana hep hazırlıklı, bakımlı, bilgili çıkmak zorundasınız. Hep çalışmak gerekiyor yani. "Aynı zamanda bir şov" derdi, o da doğru. Çocuğunuz hasta olabilir, eşinizle kavga etmiş olabilirsiniz, karnınız ağrıyor olabilir... Hiçbir önemi yok. Ekrana çıkacaksınız ve o işi hakkıyla yapacaksınız. Birinde gerçekten çocuğum hastalandı. Yayındayım, konuklarım var ve Nehir (Kızı) hastalandı. Yayını kesemiyorsunuz. Ben hastaneye sonra gidebildim. Bir yayında bayıldım... Hipoglisemi nedeniyle.. Hayatımda ilk kez yayını kestim, kesmek zorunda kaldım.
SORU: Mesleğin başındayken örnek aldığınız bir isim var mıydı? Yeni nesil gazetecilere tavsiyeleriniz var mı?
HANDE FIRAT: Vardı tabii... Öncelikle rahmetli Mehmet Ali Birand, onunla uzun yıllar çalışmış olmaktan dolayı çok mutluyum. Gazeteci olmak isteyenlere tavsiyelerim var. Bakmasınlar her konuda yorum yapan gazetecilere... Mutlaka bir konuda uzmanlaşsınlar. Önce kendi dillerine çok iyi hakim olsunlar, sonra mutlaka başka bir dile... Dünyayı takip etmek zorundalar.
SORU: İletişim Fakülteleri sık sık eleştiriliyor. Siz bu eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?
HANDE FIRAT: İletişim Fakültelerimizi eleştireceğim, onlarda okumak yerine siyaset, dış politika, ekonomi okumayı tercih etsinler. Hayatları okumakla ve insanlarla geçecek. Başkalarının hayatlarını yaşayacak, başkalarının hayatlarını önceleyecekler. Sabırlı olsunlar. Ve son dönemde en çok yapılan hataya düşmesinler... Gazete ve televizyon haber merkezlerinde "ben" yoktur, "biz" vardır. Benim sorum, benim haberim, benim bilgilerim ve ben oldum demekten mutlaka kaçınsınlar. Haber ekip işidir.