Halime Kökçe kaybetti
(Medyamızda belki de tek) Attığı manşetler için en çok özür dileyen, yani hatasını en çok kabul eden gazetecisine hakaret ediyor…
Halime Kökçe Star’daki makalesinde “Bir sen eksiktin Eruğrul!...” diyor…
Sanısınız Halime Kökçe ile Ertuğrul Özkök asker arkadaşı…
Biliyorsunuz…
Biz, saygısız hitapları doğru bulmuyoruz…
Yok, hayır…
Eleştirimiz Halime Kökçe’nin Ertuğrul Özkök’e “sen” diye hitap edişine değil…
Mevkii makamı ne olursa olsun birisine “sen” demek, bizim halkımızın geneli için samimi hitap şeklidir…
Halkımızın geleneğinde padişahına bile “sen” diye hitap etmek vardır…
Ama…
Bizim geleneklerimizde bırakın valiyi, kaymakamı, kendisinden sadece birkaç yaş büyüğüne bile küçük adıyla hitap etmek yoktur…
İsmin sonuna mutlaka bir “abla, ağabey” sıfatı eklenir…
Geleneklerimize saygısından ve hanımefendiliğinden asla şüphe etmek istemediğimiz Halime Kökçe’nin kendisinden yaşça oldukça büyük bir meslektaşına küçük ismiyle hitap etmesi yazısının kalitesini, seviyesini düşürür…
Onu, Emin Çölaşan veya Mehmet Türker düzeyine indirir…
Oysa ne güzel de giriş yapmıştı geçenlerde…
O ne büyük bir özgüvendi öyle…
Yıllarca Feto’ya övgü düzenler geçmiş kusurlarıyla yüzleşip özür dileyeceklerine sadece ve sadece “FETÖ lanetçiliği” yaparlarken Kökçe “beni de soruşturun” diye atılmıştı ortaya…
Ama bugün ne yapıyor?..
(Medyamızda belki de tek) Attığı manşetler için en çok özür dileyen, yani hatasını en çok kabul eden gazetecisine hakaret ediyor…
Şuraya bakar mısınız?..
“…sağa sola dökülen kemikleri toplamış ve bir yazı çırpıştırmış.”
Bunun açık tercümesi Özkök’e “Köpek” demektir…
Kaldı ki; Özkök’ün Halime Kökçe’yle ilgili yazısının hiçbir yerinde hakaret de yoktur, küfür de yoktur…
“İftira attı” diyor Kökçe…
Biz o iftirayı da göremedik ama deyin ki attı…
Bu ülke demokratik hukuk devleti…
İftiranın “Suç” olarak kabul edildiği bir ülke…
İftiraya uğrayanın yapacağı şey yargıya başvurmak; küfür ve hakaret ederek seviye düşürmek değil…
Medyamızın değerli muhafazakâr demokrat entelektüellerinden biri olan Halime Kökçe’nin yazısındaki hakaretleri çıkarın, geriye güzel ve hatta “haklı” bir savunma kalacaktır…
Bizi üzen ve Kökçe’yi eleştirmek amacıyla onu “Günün Kaybedeni” seçtirten sebep; bir yazara hele bir hanımefendi yazara asla yakışmayacak cümleler kurması, kelimeler kullanmasıdır…
Bir meslek büyüğü olarak Halime Kökçe’ye tavsiyemiz tahammüllü olması…
Yapılacak eleştiri ve hatta sevimli şakalara gülüp geçmesi…