Hakan'a şükürler olsun ki dertlerden kurtulacağız!..

Halkının futbol ile yiyecek ve içecekten başka hiçbir şeyi ciddiye almadığı bir ülkede Başbakan olmaktansa......

ADNAN BERK OKAN

Bernard Shaw; “Halkının futbol ile yiyecek ve içecekten başka hiçbir şeyi ciddiye almadığı bir ülkede Başbakan olmaktansa, köpek olmayı yeğlerim…”

Hakan'a Şükür...

Hakan Şükür sadece “milletvekili” olarak kalmayacakmış…
Ya?…
Spordan Sorumlu Bakan yapılacakmış…
Neden?..
Herhalde en iyi bildiği iş olan mikserliği yapabilsin diye…
Çünkü Türk futbol tarihinin İyi mikseridir Şükür Hakan
Ortam karıştırmada üstüne yoktur…
Bakın Galatasaray’a…
Sayesinde(!) ne hale geldi…
Riijkard’ın geldiği ilk yıl, ilk yedi haftada 6 galibiyet 1 beraberlik alan takımı için Gazete HT’ye verdiği demeci ve Galatasaray’ın ondan sonraki halini hatırlayın bir de…
Perişan!..
Ve o günün futbolcularıyla tek tek ve adlarını yazmamak şartıyla görüşün…
Hakan’ın kendilerine yaptığı konuşmayı anlatsın o gençler ve ağabeyleri…


İktidar partisi aday seçiminde en çok iki konunun üzerinde duruyor:

1.)  Tanınmış futbolcu,
2.) 
En çok sadaka dağıtmış eski Vali…

Siz şimdiye kadar Başbakan tarafından kalabalıklar önüne çıkarılmış ve eli havaya kaldırılmış bir “bilim adamı” gördünüz mü?..
Ama…
Liseyi bile bitirememiş “topçu” Hakan Şükür’ü elinden tutup kitlelere “işte milletvekili adayımız” diye tanıtıyor…
Neden?..
İyi çalım atar, kıvırmayı iyi becerir diye mi?..

Ana muhalefet partisi ise “şarkıcı – türkücü” avında…
Etnik kökenli ve Diyanet tarafından dışlanan ne kadar inanç sahibi varsa onların türkücü ve şarkıcılarına sarılıyor “kurtarıcı” olarak…
“Daha çok kültür sarayı… Daha çok tiyatro… Daha çok konser… Daha iyi eğitim… Daha sağlıklı ve ucuz bir yaşam” diyen bir tek CHP’li var mı?..
Yok…
Neden yok?..
Niçin şarkıcı – türkücüden milletvekili yapıyor da daha çok kültür sarayı vaat etmiyor CHP?..
Çünkü…
CHP de Ak Parti, MHP ve BDP’nin kopyası…
Çünkü CHP’ de “gelişimin” değil, “seçim kazandıracak büyük ve hayali vaatlerin” peşinde…
Çünkü “Halk” denilen milyonlarca “hem eğitimsiz, hem fukara ama hem de seçmen” öyle istiyor…
Ve bu yüzden CHP Genel Başkanı “Biz iktidar olursak Ak Parti’den daha çok sadaka vereceğiz” diye dolanıyor ortalıkta…

Mustafa b'ALBAY...

Ana Muhalefetin seçim kazanma stratejisindeki en önemli kozlarından biri Mustafa Balbay
Kim bu Mustafa Balbay?..
Rejimi değiştirmek, halkın seçtiklerini silâh zoruyla alaşağı edip generallerle ortak hükümet kurmak için plân yaptıkları iddiasıyla yargılanan gazeteci arkadaş…
“Milletvekili” seçtirilerek “dokunulmazlık” kazandırılacak…
Balbay için “Kesin suçludur” demiyorum…
Diyemem de…
Çünkü henüz yargılama bitmiş değil…
Ama öyle somut bazı belgeler var ki aleyhinde; “darbe yapılması için bayağı emek harcadığı bariz” beyefendinin…
“Tutuksuz yargılanması” için çok yazdım…
Ama…
Aklanmadan milletvekili yapılması CHP’ye oy vermeyi düşünen gerçek demokratlara hakarettir…
“Bizim partiye oy vermeyin biz Ergenekoncuyuz” demektir…
b'ALBAY'a bir de HABERal eklenirse CHP'ye oy vermek için insanın aklını yemiş olması gerekecektir...

Hâsılı…
88 yılın 60 yılını ara sıra askeri darbe yapılmasına çanak tutarak ve devletin şefkatli(!) kollarına yaslanarak geçiren bu millet için değişen hiçbir şey yok…
Olacağa da benzemiyor…
Ve gelişimi, başörtüsünden mini eteğe; ya da mini etekten tesettüre değişim olarak algılayan milletin asilleriyle vekilleri; lâyık oldukları medyanın yol göstericiliğinde az gidiyor uz gidiyor; bir de dönüp arkasına bakıyor ki: Bir arpa boyu yol gidilmiş oluyor…

 Ve…
İşte bu ülkenin medya mahallelerinin birinde, üstün başarıların yanı sıra sorunları da çok olan ekonomide her şey güllük gülistanlık gösterilirken…
Karşı mahallede ise, cumhuriyet tarihinin en başarılı ekonomik modelinin uygulandığı ve en başarılı sonuçların alındığı dönemi “tsunami yemiş Endonezya” gibi sunulmaya çalışılıyor…
Hükümete destek veren ZAMAN Gazetesi yazarlarından Saruhan Özel, ekonomideki ısınmadan korkulmaması gerektiğini anlatırken dilinin döndüğünce; Hükümete muhalif gibi duran HÜRRİYET Gazetesi yazarlarından Erdal Sağlam, ısınan ekonomiyi bekleyen felâketleri yazıyor duyguları elverdiğince…

Peki “doğru bilgi” nerede?..
Yok…
Çünkü “doğru bilgi” verecek medya yok…
Ya iktidar medyasının anlattığı ve Thomas More’un Ütopya’sındaki ülkesinden alıntıları okur gibi olduğunuz bir ülkede yaşadığınıza inanacaksınız…
Ya da Somali benzeri bir yoksulluğun göbeğinde çile doldurduğunuzu kabul edeceksiniz…

Ve…
İşte bu medya zihniyeti ve bilgisiyle oy kullanacağımız seçim sandığı sonuçlarını görmemize sadece 2 ay kaldı…
Vah benim güzel ülkem vah!...
Vah benim garip halkım vah!...

Ve…
Söyleyecek söz bulamadığım “TARAFTAR” medyam vah!..
Ve…
Futbolcuyu, bilim adamına; şarkıcı – türkücüyü iyi bir ekonomiste yeğleyen siyasi partilerim vah!..

adnanberkokan@gmail.com