Hakan, Yalçın, Eğin kaybetti...
(Belli ki) Kurulacak kumpasa öncülük etmesi "gazetecilik ilke ve ahlâkı" ile bağdaşır mı?..
Tamam efendim...
Savcının, kanuni dinlemeye de takılsa bir soruşturma dosyasına koyacağı konuşmaları ayıklama yapmaması ayıp...
Kabul efendim...
Ayıklanması gereken bölümleri gazetecilerin, yazarların alıp kendi yayın organlarında yayımlamaları "küatahlık"...
Hatta "suç" bile...
Deeee...
Bu ayıplar ve suçlar; Ahmet Hakan'ın Oray Eğin'i arayıp AKŞAM Gazetesi genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya'nın anasına (sanal da olsa) cinsel eylemde bulunma hazırlığı içinde olma ayıbını ve sapıklığını ortadan kaldırır mı?..
Hatta eyleme karar verildiği ancak tamamlanamadığı için kanunun deyimiyle "nakıs teşebbüs" değil mi?..
Nakıs teşebbüs de olsa "suç" kabul edilmiyor mu?..
Soner Yalçın'ın da bu ikiliye katılması...
Ve...
(Belli ki) Kurulacak kumpasa öncülük etmesi "gazetecilik ilke ve ahlâkı" ile bağdaşır mı?..
Şuraya bakar mısınız Ahmet Hakan, telefonda Oray Eğin'e ne diyor:
"Yarın İsmail in anasını s... ğim"...
E pes vallahi...
Özür dilemeyi bilen Ahmet Hakan'ın o anda öfkeli olduğunu, ağzından istemeden çıkan ve insanlık aleminin "en kutsal kurumu" olan "analığa" hakaret ettiğine pişman olduğunu itiraf edip kendi köşesinde özür dileyeceğini umuyoruz...
Oray Eğin'e gelince...
Bir arkadaşının; hatta kendisine yazı özgürlüğü veren, maaşını ödeten genel yayın yönetmeninin anasının, bir başka arkadaşı tarafından (sanal da olsa) becerilmesini isteyen birisinden "yazar" diye söz etmek, edebilmek mümkün mü?..
Ve...
Soner Yalçın...
Kendisi gibi düşünmesek bile "emek ürünü" kabul ettiğimiz gazetecil/yazarlığına duyduğumuz saygının azalmaktan öte tamamen bittiğini ilân etmekten de geri kalmayacağız...
Hâsılı...
Hakan, Yalçın ve Eğin üçü birden kaybetti...
Savcının, kanuni dinlemeye de takılsa bir soruşturma dosyasına koyacağı konuşmaları ayıklama yapmaması ayıp...
Kabul efendim...
Ayıklanması gereken bölümleri gazetecilerin, yazarların alıp kendi yayın organlarında yayımlamaları "küatahlık"...
Hatta "suç" bile...
Deeee...
Bu ayıplar ve suçlar; Ahmet Hakan'ın Oray Eğin'i arayıp AKŞAM Gazetesi genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya'nın anasına (sanal da olsa) cinsel eylemde bulunma hazırlığı içinde olma ayıbını ve sapıklığını ortadan kaldırır mı?..
Hatta eyleme karar verildiği ancak tamamlanamadığı için kanunun deyimiyle "nakıs teşebbüs" değil mi?..
Nakıs teşebbüs de olsa "suç" kabul edilmiyor mu?..
Soner Yalçın'ın da bu ikiliye katılması...
Ve...
(Belli ki) Kurulacak kumpasa öncülük etmesi "gazetecilik ilke ve ahlâkı" ile bağdaşır mı?..
Şuraya bakar mısınız Ahmet Hakan, telefonda Oray Eğin'e ne diyor:
"Yarın İsmail in anasını s... ğim"...
E pes vallahi...
Özür dilemeyi bilen Ahmet Hakan'ın o anda öfkeli olduğunu, ağzından istemeden çıkan ve insanlık aleminin "en kutsal kurumu" olan "analığa" hakaret ettiğine pişman olduğunu itiraf edip kendi köşesinde özür dileyeceğini umuyoruz...
Oray Eğin'e gelince...
Bir arkadaşının; hatta kendisine yazı özgürlüğü veren, maaşını ödeten genel yayın yönetmeninin anasının, bir başka arkadaşı tarafından (sanal da olsa) becerilmesini isteyen birisinden "yazar" diye söz etmek, edebilmek mümkün mü?..
Ve...
Soner Yalçın...
Kendisi gibi düşünmesek bile "emek ürünü" kabul ettiğimiz gazetecil/yazarlığına duyduğumuz saygının azalmaktan öte tamamen bittiğini ilân etmekten de geri kalmayacağız...
Hâsılı...
Hakan, Yalçın ve Eğin üçü birden kaybetti...