Hakan, Umre arkadaşını savundu
“Ertuğrul Özkök ve onun gibiler, Hrant cinayetinin dolaylı ya da doğrudan suçluları arasında...”
GAZETECİLER.COM
Ahmet Hakan,
Umre arkadaşı, kankisi Ertuğrul Özkök’ü savunuyor bugün…
Kime
karşı?..
Bir zamanlar
“zihin ortaklığı” yaptığı Ali abisine (Bayramoğlu)
karşı…
“Ayıp
ediyorsun ama Ali Abi” demek
istiyor…
“Vur!”
ama “öldürme!” çağrısı
yapıyor…
Bakın
nasıl…
Ne
demiş Ali Bayramoğlu?
Ahmet Hakan, "Ersin, haberi Hürriyet’e hazırlarken Hrant’la birlikte
çalışmıştı" diyor yazısının
bir yerinde... Oysa dün gece kendi sunduğu Tarafsız Bölge'ye
telefonla bağlanan Ersin Kalkan, haberi Agos için Hrant'la birlikte
hazırladıklarını açıkladı. Hrant'ın kendisine "Önce Agos'ta
yayımlayayım sonra sen al Hürriyet'te yayımla" dediğini
söyledi.
Ersin Kalkan kim mi?..
AKŞAM'da
yazı işleri sorumlu müdürü (yani, gazete ile mahkemeler arasında
gel-gitçi) iken birden burs kazanıp(!) İngiltere'ye dil ve
gazetecilik eğitimine gönderilen bir kardeşimiz… Sonra da
Hürriyet'e muhabir oldu. Tıpkı Ahmet Hakan'ın,
SABAH’tan ayırtılıp Aydın Doğan tarafından
Londra'ya gönderilişi ve dil eğitimi alışı
gibi...
A.B.O.
|
Şunu
demiş:
“Hrant’ın vurulmasına giden yolun taşlarını
döşeyenler, vurulduktan sonra onu vuranları sokak serserisi ilan
edip katille empati ilişkisi kuran ve bugün davanın birkaç kişiye
sıkışmasının ön çabasını gösterenler, Özkökgiller başta olmak
üzere, tüm dolaylı ve doğrudan suçlular kem gözlerle olup biteni
izlemeye devam ediyor.”
Ne
çıkıyor bu “gözbağcı” cümlesinden?
Ne
çıkacak?
“Ertuğrul Özkök ve onun gibiler, Hrant
cinayetinin dolaylı ya da doğrudan suçluları
arasında...”
Neden?
Çünkü
Özkök, Hrant’ın cinayete kurban gitmesinin ardından “katille empati
ilişkisi” kurup, katili “sokak serserisi” ilan etmiş.
Nereden çıkarıyor bunu Ali
Bayramoğlu?
Ertuğrul Özkök’ün Hrant cinayetine yönelik şu
analizinden:
“Umarım bu cinayetin arkasında gayet profesyonel
bir siyasi cinayet şebekesi vardır... Eğer durum buysa
endişelenecek bir durum yok... O şebeke er ya da geç ortaya
çıkarılır... Toplumun bazı kesimlerine sirayet etmiş bir nefretten
söz edilemez... Ama eğer bu cinayet mahalle kahvesinde okey oynayan
bir lümpenin kafasının bozulması sonucu işlenmişse o zaman endişe
duymalıyız... Çünkü o zaman hepimizi tehdit eden bir hastalıkla
karşı karşıyayız demektir... Bu hastalığa neyin yol açtığını hep
beraber bulmalıyız.”
Bu
yaklaşım, bu analiz Ertuğrul Özkök’ü ve Özkökgilleri “bir cinayetin
doğrudan ya da dolaylı suçlusu” yapar mı?
İnsaf
bunun neresinde?
Ahmet
Hakan’ın “ender” rastladığımız
“tek parça” yazılarından biri olmuş yine…
Yazının
tamamını okumak isterseniz,