Hakan Albayrak ve Eyüp G. Özekin
O kadar konuştular, içlerinden biri diğerine hafifçe sesini yükseltse ya be arkadaş…
Ne kadar naziktiler birbirlerine karşı…
Nasıl da saygılıydılar…
Birinden biri diğerinin sözünü kesse ya…
Kazara araya girse;
defalarca “af edersin” demeler,
karşılıklı özür dilemeler…
O kadar konuştular, içlerinden biri diğerine hafifçe sesini yükseltse ya be arkadaş…
Asla…
Mırıl mırıl, kumrular gibi söyleştiler…
Birbirlerinin düşüncelerini övdüler…
Cemaat’in medyasına söverken çok kabaydılar gerçi ama olsun…
Yanlarında Cemaat’ten kimse yoktu ki…
Duymadılar haliyle…
Diyeceksiniz ki…
“Amma da atıyorsun ha!.. Sen böyle nazik bir tartışmayı ancak rüyanda görürsün…”
Vallahi rüya değildi gördüğüm, billahi rüya değildi…
Sky’ı gitmiş 360’ı kalmış olan televizyon kanalında yayılandı bu program…
Kitabın ortasıydı aslı konu ama olsun…
Birkaç dakika siyasetin dışına çıkıp kitap bile konuştular yani…
Kimler miydi bu nazik tartışmacılar(!)?..
Söyleyeyim:
Hakan Albayrak ve Eyüp Gökhan Özekin idi…
“İşte bu” dedirtecek kadar nazikti ikisi de…
Ne güzeldiler…
Kavgasız, gürültüsüz…
Bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşçesine…
Not: “Ama onlar zaten ikisi de aynı mahallede ve hatta aynı siyasi hanede ikamet ediyorlar” deyip de münafıklık etmeyin…
Hepiniz o ikisi gibi olmayı deneyin…
Göreceksiniz ki ne kavga olacak ne hırlaşma…
Bir başka not: Telefon veya email ile "Biraz da Cemaat'e çakmazsan görürsün ananın örekesini" diyenleri mesut bahtiyar etmek için bugün bu tercihi yaptım. Yoksa beni çok fena yapacaklardı...