Hakan Albayrak: Camianın tetikçileri hep belden aşağı...
AK Parti ve Erdoğan'a yönelik eleştirilerle gündeme gelen gazeteci Hakan Albayrak, Yeni Yüzyıl'dan Esra Elönü'nün sorularını cevapları.
Esra Elönü son dönemde AKP yönetimi ve Erdoğan'a yönelik eleştirileri nedeniyle hedefteki isim olan Diriliş Postası gazetesinin genel yayın yönetmeni Hakan Albayrak'la Cumhurbaşkanı'ndan Leyla Zana'ya, Şener Şen'den Hülya Avşar'a, yandaş tetikçilerden mahalle baskısına, Allah ne verdiyse konuştu.
İşte o röportaj:
Değerli Hakan Albayrak, bazen gereksiz arıza yaptığını kabul ediyor musun?
Doğrudur. Sen de az değilsin ama.
AK Parti yandaşlığı deyince kim aklımıza gelmeli? Tayyip Erdoğan mı Ahmet Davutoğlu mu?
Ersoy Dede. (Gülüyor)
Cumhurbaşkanı’na önce ‘Reis’ diyordun şimdi ‘Hoca’ diyorsun yandaşlıkta yatay geçiş mi bu?
‘Reis’ derken ‘Hoca’ demiyor muydum? O da lazım, bu da lazım.
Peki sana muhalif diyebilir miyim?
Duruma göre diyeceksin tabii.
Sence Ak trollerin AK Parti’ye ne faydası var?
Çoğunun şöyle bir faydası var: AK Parti’yi en alt seviyedeki insanlara kadar indirebiliyorlar.
LİNCE KARŞI BAĞIŞIKLIĞIM VAR
Tayyip Erdoğan’ı eleştiren üç yazı yazdın ve linç edildin pişman mısın?
Değilim. Haklıydım. Ağır eleştirilere maruz kalmaktan şikâyet edecek de değilim. Ben de ağır eleştirdim. Küfürler müfürler, tehditler filan hoş değil tabii; fakat linç dediğin şeye bağışıklığım var. 18 yaşımdan beri gazetelerde yazarım ve edildiğim lincin haddi hesabı yok. Senede en az bir kere olur böyle bir furya. Kemalistlerden gelir, PKK’cılardan gelir, Kaidecilerden gelir, Paralelcilerden gelir, Saadetçilerden gelir, entel-dantel takımından gelir, hep gelir. AK Partililerden de gelsin, ne var? Ama kan davası ilkelliğine benzer bir motivasyonla hareket edip bana duydukları hıncı arkadaşlarımdan çıkarmaya kalkanlar oldu ve arkadaşlarımı güç durumda bıraktığım için üzüldüm tabii.
Tayyip Erdoğan’la barıştınız mı?
Ahbaplar kavga edip barışır. Tayyip Erdoğan’la ilişkimiz ahbaplık ilişkisi değil ki. Lider-taraftar ilişkisi. Biraz da büyük ağabey-küçük kardeş ilişkisi. Yoldaşlığımız, dava arkadaşlığımız bu çerçevede. Eyüp Gökhan’la kavga edersek barışırız. Tayyip Erdoğan’ı eleştirirsem o bana kızar, o bana kızdığı için onun bazı yakınları bana ve arkadaş çevreme yüklenir, sonra Tayyip Erdoğan’ın kızgınlığı geçer ve yüklenme ekibi de homurdana homurdana geri çekilir. Mekanizma böyle işliyor. Tayyip Erdoğan’ı candan seviyorum ve onu bize bahşettiği için Rahman’a daima şükrediyorum. O da bunu biliyor ve Hakan kardeşini seviyor. Gerisini boşver.
Niye bu kadar korkağız? Mesela camia tetikçilerini, meydanda değil sadece ‘nargile dumanı’ altında eleştirebiliyoruz. Niye?
Ben nargile içmiyorum ve ne diyorsam meydana çıkıp diyorum. Buna imkânı olan herkes böyle yapsa iyi olur. Dediğin kimseler çok tehlikeli, çünkü camianın mücadelesini yozlaştırıyorlar. STV, Ulusal TV tipleri gibi hareket ediyorlar. 28 Şubat medyası gibi insanların mahremine giriyorlar, pornografik diyebileceğimiz yayınlar yapıyorlar. Hak ve adaleti gözetmiyorlar. Belden aşağı vurmayı marifet bellemişler. Erdoğan’ı, AK Parti hareketini bunların temsil ediyor gibi görünmesi kabul edilir şey değil.
Peki Berat Albayrak’ın MKYK listesinde olmasını eleştirdin, Özlem Zengin’in 1 Kasım öncesi açıklanan Milletvekili listesinde olmamasını neden eleştirmedin?
Gazetede bana ayrılan yer yetmedi. (Gülüyor)
Sence Leyla Zana’nın suçu ne?
Ne suçu? Leyla Zana, o saçma sapan yemin metnini tartışmaya açmakla şahane bir iş yaptı. Yine de, suç değil ama kusurdan bahsedebiliriz: “Atatürk İlke ve İnkılapları”na bağlılık ifadesini olduğu gibi okumakta beis görmedi. “Atatürkçülük” denilen davaya ister “Türk Milleti”nin huzurunda bağlılık bildir ister “Türkiye Milleti”nin; geçmiş olsun yani.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın Zana’nın yemin metnini okurken şov yaptığını iddia etmesi ve Zana için ‘Affedersin ilkokul mezunu’ tabirini kullanması Davutoğlu’nun ‘Kibir ve şımarıklık asla olmayacak’ sözüyle çelişmiyor mu?
Çok çelişiyor. Ayıptır. Ben de affedersin lise terkim. Hadi bakalım.
Erken seçim olmasaydı hangi koalisyon sana cazip gelirdi?
Hiçbiri. Biz 7 Haziran akşamı diyeceğimizi dedik: ‘AK Parti hiçbir koalisyona yanaşmasın, erken seçime kilitlensin veya muhalefete geçsin.’
Muhalif kıyıda sayabileceğin dostların kimler?
Saadet Partili, MHP’li birçok dostum var. İsimleri say say bitmez.
Bu süreçte en çok kimlere kırıldın?
Eleştirilerime metelik vermeyip mütemadiyen “Tayyip Erdoğan’a cart curt etme!” diyen aileme kırıldım. Nasıl? Ama sen tabii ki başkalarını kast ediyorsun. Bilmiyorum şimdi. Unuttum… Yüzde 49’u göreli beri bir nevi Pollyanna’yım.
Erdoğan’ın Küçük’le Bulut’un korumasına ihtiyacı yok
Berat Albayrak, ekonomiden sorumlu bakan olursa ne yapacaksın?
Ekonomiyi daha iyi yerlere taşıması için dua edeceğim. Daha ne yapayım?
İyilerin duasıyla ayakta duran Erdoğan’ın Yiğit Bulut veya Cem Küçük tarafından korunmaya ihtiyacı var mı?
Onlar tarafından korunmamaya ihtiyacı var. Hem de çok.
Mahallende mahalle baskısı yaşadın mı?
Yaşadımsa yaşadım. İleri!
Gazetende yazarlara sansür uyguladığını iddia edenler var. Senin gazetende Ahmet Davutoğlu eleştirilemiyormuş, doğru mu?
Vallahi ben eleştiriyorum. Bir arkadaşımızın yazısını, Davutoğlu’yla Paralelciler arasında paralellik kurduğu için gazeteye koymadığım doğru ama. Başka bir arkadaşımızın yazısını da Erdoğan’sız AK Parti söylemi yüzünden sansür ettim. Sansürlediğim başka yazılar da var. Benim de yazdığım gazetelerde sansürlenen yazılarım oldu.
Akit TV’nin 10 Kasım’da ‘Zulüm 1938’de son buldu’su sence ifade özgürlüğü mü?
Ya ne? Ama zulmün o tarihten sonra da devam ettiğini hatırlatmak isterim.
İşte o röportaj:
Değerli Hakan Albayrak, bazen gereksiz arıza yaptığını kabul ediyor musun?
Doğrudur. Sen de az değilsin ama.
AK Parti yandaşlığı deyince kim aklımıza gelmeli? Tayyip Erdoğan mı Ahmet Davutoğlu mu?
Ersoy Dede. (Gülüyor)
Cumhurbaşkanı’na önce ‘Reis’ diyordun şimdi ‘Hoca’ diyorsun yandaşlıkta yatay geçiş mi bu?
‘Reis’ derken ‘Hoca’ demiyor muydum? O da lazım, bu da lazım.
Peki sana muhalif diyebilir miyim?
Duruma göre diyeceksin tabii.
Sence Ak trollerin AK Parti’ye ne faydası var?
Çoğunun şöyle bir faydası var: AK Parti’yi en alt seviyedeki insanlara kadar indirebiliyorlar.
LİNCE KARŞI BAĞIŞIKLIĞIM VAR
Tayyip Erdoğan’ı eleştiren üç yazı yazdın ve linç edildin pişman mısın?
Değilim. Haklıydım. Ağır eleştirilere maruz kalmaktan şikâyet edecek de değilim. Ben de ağır eleştirdim. Küfürler müfürler, tehditler filan hoş değil tabii; fakat linç dediğin şeye bağışıklığım var. 18 yaşımdan beri gazetelerde yazarım ve edildiğim lincin haddi hesabı yok. Senede en az bir kere olur böyle bir furya. Kemalistlerden gelir, PKK’cılardan gelir, Kaidecilerden gelir, Paralelcilerden gelir, Saadetçilerden gelir, entel-dantel takımından gelir, hep gelir. AK Partililerden de gelsin, ne var? Ama kan davası ilkelliğine benzer bir motivasyonla hareket edip bana duydukları hıncı arkadaşlarımdan çıkarmaya kalkanlar oldu ve arkadaşlarımı güç durumda bıraktığım için üzüldüm tabii.
Tayyip Erdoğan’la barıştınız mı?
Ahbaplar kavga edip barışır. Tayyip Erdoğan’la ilişkimiz ahbaplık ilişkisi değil ki. Lider-taraftar ilişkisi. Biraz da büyük ağabey-küçük kardeş ilişkisi. Yoldaşlığımız, dava arkadaşlığımız bu çerçevede. Eyüp Gökhan’la kavga edersek barışırız. Tayyip Erdoğan’ı eleştirirsem o bana kızar, o bana kızdığı için onun bazı yakınları bana ve arkadaş çevreme yüklenir, sonra Tayyip Erdoğan’ın kızgınlığı geçer ve yüklenme ekibi de homurdana homurdana geri çekilir. Mekanizma böyle işliyor. Tayyip Erdoğan’ı candan seviyorum ve onu bize bahşettiği için Rahman’a daima şükrediyorum. O da bunu biliyor ve Hakan kardeşini seviyor. Gerisini boşver.
Niye bu kadar korkağız? Mesela camia tetikçilerini, meydanda değil sadece ‘nargile dumanı’ altında eleştirebiliyoruz. Niye?
Ben nargile içmiyorum ve ne diyorsam meydana çıkıp diyorum. Buna imkânı olan herkes böyle yapsa iyi olur. Dediğin kimseler çok tehlikeli, çünkü camianın mücadelesini yozlaştırıyorlar. STV, Ulusal TV tipleri gibi hareket ediyorlar. 28 Şubat medyası gibi insanların mahremine giriyorlar, pornografik diyebileceğimiz yayınlar yapıyorlar. Hak ve adaleti gözetmiyorlar. Belden aşağı vurmayı marifet bellemişler. Erdoğan’ı, AK Parti hareketini bunların temsil ediyor gibi görünmesi kabul edilir şey değil.
Peki Berat Albayrak’ın MKYK listesinde olmasını eleştirdin, Özlem Zengin’in 1 Kasım öncesi açıklanan Milletvekili listesinde olmamasını neden eleştirmedin?
Gazetede bana ayrılan yer yetmedi. (Gülüyor)
Sence Leyla Zana’nın suçu ne?
Ne suçu? Leyla Zana, o saçma sapan yemin metnini tartışmaya açmakla şahane bir iş yaptı. Yine de, suç değil ama kusurdan bahsedebiliriz: “Atatürk İlke ve İnkılapları”na bağlılık ifadesini olduğu gibi okumakta beis görmedi. “Atatürkçülük” denilen davaya ister “Türk Milleti”nin huzurunda bağlılık bildir ister “Türkiye Milleti”nin; geçmiş olsun yani.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın Zana’nın yemin metnini okurken şov yaptığını iddia etmesi ve Zana için ‘Affedersin ilkokul mezunu’ tabirini kullanması Davutoğlu’nun ‘Kibir ve şımarıklık asla olmayacak’ sözüyle çelişmiyor mu?
Çok çelişiyor. Ayıptır. Ben de affedersin lise terkim. Hadi bakalım.
Erken seçim olmasaydı hangi koalisyon sana cazip gelirdi?
Hiçbiri. Biz 7 Haziran akşamı diyeceğimizi dedik: ‘AK Parti hiçbir koalisyona yanaşmasın, erken seçime kilitlensin veya muhalefete geçsin.’
Muhalif kıyıda sayabileceğin dostların kimler?
Saadet Partili, MHP’li birçok dostum var. İsimleri say say bitmez.
Bu süreçte en çok kimlere kırıldın?
Eleştirilerime metelik vermeyip mütemadiyen “Tayyip Erdoğan’a cart curt etme!” diyen aileme kırıldım. Nasıl? Ama sen tabii ki başkalarını kast ediyorsun. Bilmiyorum şimdi. Unuttum… Yüzde 49’u göreli beri bir nevi Pollyanna’yım.
Erdoğan’ın Küçük’le Bulut’un korumasına ihtiyacı yok
Berat Albayrak, ekonomiden sorumlu bakan olursa ne yapacaksın?
Ekonomiyi daha iyi yerlere taşıması için dua edeceğim. Daha ne yapayım?
İyilerin duasıyla ayakta duran Erdoğan’ın Yiğit Bulut veya Cem Küçük tarafından korunmaya ihtiyacı var mı?
Onlar tarafından korunmamaya ihtiyacı var. Hem de çok.
Mahallende mahalle baskısı yaşadın mı?
Yaşadımsa yaşadım. İleri!
Gazetende yazarlara sansür uyguladığını iddia edenler var. Senin gazetende Ahmet Davutoğlu eleştirilemiyormuş, doğru mu?
Vallahi ben eleştiriyorum. Bir arkadaşımızın yazısını, Davutoğlu’yla Paralelciler arasında paralellik kurduğu için gazeteye koymadığım doğru ama. Başka bir arkadaşımızın yazısını da Erdoğan’sız AK Parti söylemi yüzünden sansür ettim. Sansürlediğim başka yazılar da var. Benim de yazdığım gazetelerde sansürlenen yazılarım oldu.
Akit TV’nin 10 Kasım’da ‘Zulüm 1938’de son buldu’su sence ifade özgürlüğü mü?
Ya ne? Ama zulmün o tarihten sonra da devam ettiğini hatırlatmak isterim.