Hadi Özışık'tan İsmail Saymaz'a Abdurrahman Dilipak tepkisi

Gazeteci Hadi Özışık, Abdurrahman Dilipak'ın Fatih Nurullah olayına ilişkin "tarikat ve cemaat yapılanmalarında ıslah ve iç denetim" vurgusu yaptığı yazısına "suçu örtmeye çalışmışsınız" şeklinde tepki gösteren İsmail Saymaz'ı eleştirdi. Özışık, Syamaz'a "Bu ülkenin inananları bu adama tepki gösterdi ve göstermeye de devam ediyor. Ne istiyorsunuz!?" diye seslendi.

Gazeteci İsmail Saymaz, 12 yaşındaki kız çocuğunu istismar eden sözde tarikat şeyhi Fatih Nurullah'a muhafazakar camiadan eleştiri gelmediği iddiasında bulunarak "Başta Akit olmak üzere hiçbir İslamcı basın 12 yaşındaki kız çocuğunu istismar eden Şeyh Fatih Nurullah hakkında tek satır yazmıyor. Biz yazınca “dinsiz” diye iftira atıp mikrofon kendilerine uzatıldığında kafalarını kuma gömüyorlar" ifadelerini kullandı.

Bunun üzerine Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Saymaz'a cevap vererek "Benim yazımı okumadınız sanırım. Haber de oldu" dedi. Saymaz, Dilipak'ın yazısından bir kısmı paylaşarak "İlahi Abdurrahman bey, “yazdım” dediğiniz yazı bu muydu?" şeklinde tepki verdi. "Yazının öncesi niye yok. Bir ahlaksızı örnek gösterip bütünü cezalandırmak doğru mu. Suçun şahsiliği prensibi ne olacak" diyen Dilipak'a Saymaz'dan "Bu yazıda suçu örtme gayretinden başka bir şey görmüyorum. Gazetenizde Kenan Alpay, çok esaslı bir eleştiri yazdı. Doğrusu, benim zaten yazarlar değildi, gazetenin kendisiydi. Akit, küçücük bir haber bile yapmadı" cevabı geldi.

HADİ ÖZIŞIK'TAN İSMAİL SAYMAZ'A TEPKİ

Gazeteci Hadi Özışık, bugünkü Youtube yayınında İsmail Saymaz'ın Abdurrahman Dilipak'ın yazısına gösterdiği tepkiyi eleştirdi. Özışık, Saymaz'ın "hiçbir İslamcı basın 12 yaşındaki kız çocuğunu istismar eden Şeyh Fatih Nurullah hakkında tek satır yazmıyor" ifadelerini de eleştirerek "Bu ülkenin inananları bu adama tepki gösterdi ve göstermeye de devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı anında tepki gösterdi diye topa tutuldu. Diyanet İşleri Başkanlığı net bir şekilde tepki koymadı mı? Ama yok! Sizin dinle diyanetle sorununuz olursa Diyanet İşleri Başkanı ağzıyla kuş tutsun, siz yine kalkıp eleştireceksiniz" dedi.

BU ÜLKENİN İNANANLARI BU ADAMA TEPKİ GÖSTERDİ! DİLİPAK'TAN DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NDAN NE İSTİYORSUNUZ SİZ!?

"Abdurrahman Dilipak'ı İstanbul Sözleşmesiyle ilgili söyledikleri konusunda eleştirmiştim. Dilipak bu konuyla ilgili bir yazı yazdı. İsmail Saymaz, "Vay efendim sen nasıl böyle yumuşak yazı nasıl yazarsın, çok ağır bir yazı değildi" diyor. Ya kardeşim! Senin yaptığın suçlama ne? Neyle suçluyorsun Dilipak'ı? Bu adamı savunuyor mu diyorsun? Yoo. Biletini kesmiş mi bu adamın? Evet. Ne demesini istiyorsun? Dilipak hakim, savcı mı olsun? Kağıdı, kalemi, gazeteciliği bırakıp bu adamın boğazına mı sarılsın? Ne istiyorsun yani? Biraz hakkaniyetli olun! Bu ülkenin inananları bu adama tepki gösterdi ve göstermeye de devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı anında tepki gösterdi diye topa tutuldu. Diyanet İşleri Başkanlığı net bir şekilde tepki koymadı mı? Ama yok! Sizin dinle diyanetle sorununuz olursa Diyanet İşleri Başkanı ağzıyla kuş tutsun, siz yine kalkıp eleştireceksiniz. Eleştirmek de değil! Keşke eleştirseniz. Hakaret edeceksiniz, küfür edeceksiniz. Ne yapsın adam kardeşim? Ne istiyorsunuz siz? Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'tan, Abdurrahman Dilipak'tan, Recep Tayyip Erdoğan'dan ya da bizden ne istiyorsunuz? Biz bu adamla ilgili daha ne yapalım? Allah onun belasını versin. Ne yapalım? Hakikaten!?"

ABDURRAHMAN DİLİPAK NE YAZMIŞTI?

Dilipak, 4 Eylül tarihinde yayınlanan "Politik fay hattı" başlıklı yazısında Fatih Nurullah olayına "Islah ve iç denetim gerek" vurgusunda bulunarak şunları yazmıştı:

"Aman kimsenin eğitimine, makamına bakıp şartsız bağlanmayız. Kalkancı olayından ya da Adnan Oktar skandalından ders almadık mı? Bursa yetmedi, şimdi Sakarya’da patladı bir başka rezillik.

Bakın peygamberler dışında masum kimse yok. İyi iken kötü olabilir insan, kötü iken iyi de olabilir. Bazıları sürekli git-geller yaşayabilir. Kimse gaybı bilemez. Göklerin hazinesinin anahtarı da kimsenin elinde değil. Din büyüklerinizi ilah ve Rab edinmeyin. Aman, Şeytan sizi Allah’la aldatmasın. Her sakallıyı şeyh zannetmeyin. Birileri bu kötü örnekler üzerinden iyilere de saldırıyor. Sap ile samanı karıştırmaya, bulanık suda balık-alık avlamaya çalışıyorlar. Bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyin, aklınızı kiraya vermeyin. Bir takım ahlaksızlar dini çevrelerde de olabilir, siyasi çevrelerde de, yoksullar arasında da zenginler arasında da iyiler de vardır, kötüler de. Her yerde her zaman, her çeşit insan olacaktır. Fasıklardan uzaklaşın, ama münafıklar konusunda daha dikkatli olun. Onlar sureti haktan gözükürken, bir yandan da “ağuyu altın tas içinde bala karıştırıp sunarlar”.

Hepsinden önemlisi, Müslüman daha akıllı, daha dikkatli, ihtiyadlı ve ferasetli olması, aynı delikten iki kere ısırılmaması gerekir.

Cahillik ve zulümden uzaklaşalım. İstişare ve şuradan ayrılmayalım. Müslümanları kardeş bilelim ama haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olalım. Zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa. İşi ehline verelim. Rüşvet ve torpile meyletmeyelim, zinaya yaklaşmayalım. Bizi Allah’a yaklaştıran şeylerle meşgul olalım, uzaklaştıran insanlar, söz ve işlerden uzaklaşalım. 

Pire yüzünden yorgan yakmayalım. Birileri kötü örneklerden yola çıkarak geleneksel kurumları yok etmek istiyor. O zaman partileri de kapatalım!? Birçok vakıf, dernek, sendika, oda, kooperatifin de kapısına kilit vurmak gerek o zaman. Hayır, ıslah gerek. Hem iç denetim gerek, hem de yakınmaların hukuk yolu ile vahim bir takım olaylara dönüşmeden tedbir alınması gerek."