Habertürk'ten neden istifa ettiğini açıkladı
İşte Habertürk ile yollarını neden ve nasıl ayırdığını Gazeteport'taki köşesinde yazan Semerci'nin gerekçeleri.
Yavuz Semerci, "Habertürk ile yollarımızın neden ayrıldığını
merak edenlere ilk ve son kez anlatayım." diye başladığı
Gazeteport'taki yazısında çok merak edilen Fatih Altaylı ile
arasındaki gerilimli süreci yazmış. İşte Semerci'nin "ilk ve son
kez" diye altını çizdiği o yazı.
Fatih Altaylı, köşe yazımı haber verme (haberdar etme)
zahmetine bile katlanmadan yayından kaldırdı.
Yazı konusu son günlerde yaptığımız tartışmanın
devamıydı.
Yazıyı neden sakıncalı buldu ve neden çıkardı
bilmiyorum. Sormadım ve umursamıyorum da… O da söylemedi.
Bu durumda ben de yazılarıma son verdim. Yazımı çıkarmanın
ilişkinin bitmesi anlamına geldiğini onlarda ben de biliyordum.
Yani her şey kendi akışında son buldu.
Yazmak
istediklerimi kamuoyuna aktarmamı sağlayacak pek çok mecra var. Ve
bunları pek çok gazeteciye göre etkili kullanma imkanlarına
sahibim. Üstelik kızgın da değilim.
***
Köşeler yazan açısından özgürlük alanıdır. Ancak bu
özgürlük, başkalarının kişi hak ve özgürlüklerini ihlal edeceğiniz
anlamına gelmez. İstediğinize küfür edeceğiniz yerlerde olmamalı
köşeler. Kontrol mekanizmaları olmalı ve ihlali
içeren, haber veya yazı (yazan kim olursa olsun)
engellenebilmeli. Bu ince ayarı kim ve nasıl
verecek?
Patronlar mı? Genel Yayın Yönetmenleri mi?
Mekanizma nasıl çalışacak? Bu sorulara yöntem budur diye
sunacağım ve sunulan bir şablon yok. Herkes kendi denetim
mekanizmasını, kendi yayın politikasının da yardımıyla
buluyor.
Ancak benim yazımın çıkarılmış olmasının nedeni,
yazının bir ihlal içermesi olamaz. Çünkü böyle bir ihlal yok. Hatta
yazının aşırı dengeli olduğu bile söylenebilir. Peki sorun
ne?
Sorun, Fatih Altaylı ile köşelerimizden süren
tartışmada, benim, (köşe yazarı) Altaylı’nın yazdıklarının
doğru olmadığını söylemiş olmam mı?
İnanın bilmiyorum.
Bu nedenle okurun; en azından Gazeteport okurlarının ne
yazdığımı bilmesi gerekiyor.
Bu nedenle Habertürk’ün yayınlamadığı yazımı sizlere aktarmak
istedim.
***
Altaylı’ya tek bir tavsiyem var: Köşe yazarı sıfatıyla bir tartışma
sürdürürken, yayın yönetmeni şapkasını takarak, tartışmayı tek
taraflı bitirmemeli. Tartışmaya girmek sonuçlarını da olgunlukla
karşılamayı gerektirir.
Bu arada açık olarak ifade etmeliyim: Bunca zaman Habertürk’te
yazmaktan büyük mutluluk duydum ve dilediğimi yazdım. Hiçbir dönem,
hiçbir yazım engellenmedi. “Şunu yazma" denmedi, "bunu yaz"
denmedi...
Yönetim hoşlanmasa da yazdıklarıma
hoşgörüyle yaklaştı. Hoşgörüyü tükettiğimiz gün de ilişkimiz
bitti.
İŞTE HABERTÜRK'DE YAVUZ
SEMERCİ'NİN
SANSÜRLENEN
YAZISI...
Hatamla sev beni!
Fatih Altaylı ile tartışmayı unutmuşum. Hatırladım elbette. Bir
kere, tartışmayı ben başlatmadım. Altaylı’nın yazılarından sonra
konuya girdim. Altaylı dostumuzun yazdıklarına artık tek, tek yanıt
vermeyeceğim. Kısa bir açıklama konuyu yakından takip edenler için
yeterlidir sanırım:
Rakı piyasasının yüzde 30’unu elinde tutan ve TMSF tarafından
yönetilen Burgaz Rakı’nın, Mey İçki’ye satılması ekonomik bir
cinayettir. Tüketicilerin aleyhinedir. Kamuya ait Burgaz
Rakı’nın yok olmasıdır. Ve bu cinayet teşebbüs aşamasındadır.
Rekabet Kurumu bu satın almayı iki kez reddetmiştir. Şimdi üçüncü
kez aynı kuruma “izin verin” başvurusu yapılmıştır. Bu ekonomik
cinayet teşebbüsünü anlamak isteyenlerin, konunun tarafları olan
Hayyam Garipoğlu, Cüneyt Zapsu veya Galip Yorgancıoğlu’nu
dinlemesine gerek yoktur. Rekabet Kurumu’nun 18.11.2009 tarihli
(2009-3-183 nolu dosya sayısı) kararını kurumun sitesinden
okumaları yeterlidir.
Altaylı’ya bir tavsiyem var: Benim yanlış yazdığımı
ileri sürdüğü görüşlerimin tümü Rekabet Kurumu raporuna
yansımıştır. Oraya baksın. “Burgaz’da vergi kaçakçılığı
yapılmamıştır, bandrol sahtekarlığı yapılmamıştır” diyen TMSF’dir…
Ve bu görüş raporlara geçmiştir. Ayrıca uzmanlar Burgaz’ın düşük
fiyat politikasını da araştırmış ve “maliyetin altında satış
yapıldığı doğru değildir” tespitini yapmış.
Bir yanda Altaylı’nın iddiaları var, diğer yanda devletin bağımsız
bir üst kurumunun hazırladığı rapor var. Hangisine inanırsanız. Ben
kamuya inandım. Belki yanlışım budur! NOT: Altaylı’ya Burgaz
Rakı’nın Edirne Vergi Mahkemeleri’nde sonuçlandırılan 6 davasının
içeriğini haber yaptırmasını da tavsiye ederim. Bakalım 2005
tarihinde biten davalar, 2007 yılında başlayan suçlamalar için
nasıl bir referans oluşturmuş. Okuyup öğrenelim…