Habertürk yazarı gemileri yaktı!
Bu gazetenin sahibi kusuruma bakmasın... Bu gazetenin yayın yönetmeni kusuruma bakmasın; isterse bu yazıyı kullanmasın... Çocuklarım kusura bakmasınlar, belki işsiz kalıp onları zor duruma düşüreceğim...
Habertürk Gazetesi yazarı Yavuz Semerci deyim
yerindeyse gazetesiyle gemileri yaktı! Yazısının başında
"yalan söyleyemeyeceğim" diyen yazar,
"kimse kusura bakmasın" diye devam etti
yazısına...
Bu yaşananlardan sonra daha fazla susamayacağını belirten yazar,
"isterlerse bana vatan haini desinler, gazetem isterse bu
yazımı yayınlamasın, çocuklarım kusura bakmasın... Yazmasaydım
mesleğime ihanet ederdim" diyerek şöyle devam
etti: "yolsuzluk yapan biri beni
yönetemez."
Sandıktan yüzde 80 oy bile alsa Başbakan'a karşı görüşünün
değişmeyeceğini söyleyen yazar, "Benim için Erdoğan,
artık doğru şeyleri seslendirse bile yanlış kişidir, yok
hükmündedir... " dedi ve "Keşke o baba-oğul
arasındaki konuşma kaydını duymasaydım..." diye bitirdi
yazısını...
İSTERSENİZ VATAN HAİNİ
DEYİN
Yalan söylemeyeceğim.
İsterseniz tarafsızlığımı yitirdiğimi düşünün. İsterseniz paralel yapının esiri olduğumu söyleyin.
İsterseniz gazeteciliği bırakıp, ölümüne biat eden ekibin
yazdığı çizdiği gibi paralel yapının gizli hücresi deyin... Hani
biraz daha ileri gidin, isterseniz vatan haini deyiverin...
KİMSE KUSURA
BAKMASIN
AK Parti’nin tüm dürüst, çalışkan kadrosu, iktidarı destekleyen milyonlarca vatandaş kusuruma bakmasın.
Bu gazetenin sahibi kusuruma bakmasın...
Bu gazetenin yayın yönetmeni kusuruma bakmasın; isterse bu yazıyı kullanmasın...
Bu yazımı okuyan okurlarım, kim hangi parti destekliyorsa desteklesin, onlar da kusuruma bakmasın; isterlerse beni artık bu köşede görmek istemesinler...
Çocuklarım kusura bakmasınlar, belki işsiz kalıp onları zor duruma düşüreceğim...
Sevdiklerim de kusura bakmasın, isterlerse “Sana mı kaldı’’ desinler...
İsterlerse “Gör başına neler gelir” desinler...
KALEMİNİ KIR AMA ASLA
SATMA
Ve mesleğim...
Doğru gördüğünü yaz diyen mesleğim...
Kimseye hakaret etme, özel yaşamın gizliliğini ihlal etme ama halkın bilgi alma hakkına saygı duy diyen meslek ilkelerim...
Kamunun bilgilenme hakkını gerekirse ülke çıkarlarının üzerinde tut diyen iç sesim...
“Kalemi kır ama kalemini asla satma” diyen büyüklerim...
Beni anlayacaktır...
Eğer bugün haykırmazsam, eğer bugün nesnel gerçeği vurgulamazsam, yarın bu mesleği sürdürme gücünü kaybederim.
Samimiyetimi yitiririm...
BENİ HERKES YÖNETEBİLİR AMA
YOLSUZLUK YAPAN YÖNETEMEZ
Sandıktan çıkan her kimse saygı duydum. Ceketimi ilikledim. Milyonlarca insanın oyunu almış birini, fikri ne olursa olsun bu ülkeyi yönetme hakkı vardır diye düşündüm. İyi olanı, bu halk için doğru olanı hep alkışladım. Kimliğine, meşrebine, siyasi düşüncesine bakmadım...
İster Devlet Bahçeli ülkeyi yönetsin, ister Abdullah Gül, ister Bülent Arınç, ister Kemal Kılıçdaroğlu, ister Ali Babacan, ister Mehmet Şimşek......
Beni herkes yönetir ama bir tek kişi yönetemez...
Yolsuzluk yapan yönetemez...
Babamın oğlu olsa bile tek kuruşluk saygı duymam, duyamam...
O yüzden diyorum ki, hakkındaki yolsuzluk kayıtlarının yalan olduğunu ispatlayamayan
Tayyip Erdoğan’a artık saygı duyamıyorum. Söylediği şeylere
kulaklarımı tıkıyorum. Sesini duymaktan rahatsız oluyorum. Sandığı
işaret etmesini hiç önemsemiyorum. Sandıktan değil yüzde 50, yüzde
80 oy bile alsa görüşüm değişmez...
BAŞBAKAN BENİM İÇİN YOK
HÜKMÜNDEDİR
Benim için Erdoğan, artık doğru şeyleri seslendirse bile yanlış kişidir...
Yok hükmündedir...
Keşke bildiklerim yalan olsaydı...
Keşke kandırılmış olsaydım...
Keşke o baba-oğul arasındaki konuşma kaydını duymasaydım...
Kusura bakmayın olur mu!..
Yazmasaydım, mesleğime ihanet ederdim...
Bu halk, farkında olanı da olmayanı da, yalanı, yolsuzluğu, hele hele bir işadamının parası için önüne yatan bakanları ve onları koruyanları da hak etmiyor.