Haber için okuruyla tartıştı
Yanlış yapan kişiyi değil de onu yazanı, haksızlığı ortaya çıkaran gazeteciyi suçlama yoluna gidiliyor
Köşesini sadece okur eleştirileri üzerinden kurgulamayan Bildirici, bugün gazetesindeki bir haber için okuruyla tartıştı.
OKURA KARŞI HABERİ SAVUNDU
Okuma bilmeyen sandık görevlisini savunmak başlıklı yazısında "Okuma yazma bilmeyen sandık görevlisi" haberini okurlarına karşı savundu.
Okuma yazması olmayan Yaşar Çırak adlı bir kişi, Aydın'da bir seçim sandığında görev almıştı. Haberde bu sandık görevlisinin, bir gazeteyi ters tutarak okumaya çalışırken çekilen fotoğrafı da yer alıyordu.
Hürriyet İnternet'te yayımlanan DHA kaynaklı bu haber, Mustafa Kandemir adlı okurumuzu kızdırdı. Haberi yazanı ve yayınlayanları kınıyor, "Bu küçük düşürücü teşhir"den dolayı özür dilemeye çağırıyordu. Doğrusu, neden böyle tepki gösterdiğini anlamak için haberi defalarca okudum. Sonunda "bir habere böyle bir açıdan da bakılabileceğini okurlara gösterebilmek açısından" kısaca aktarmaya karar verdim. Kandemir, şöyle diyordu özetle:
"Evet Yaşar Bey'in sandık görevlisi olması yanlış, belki
kurallara da aykırıdır. Ancak o da bir babadır, aile reisidir, bir
vatandaştır. İnsanların küçük düşürücü durumları ile alay edilmesi,
fotoğraflanması, teşhir edilmesi hem Hürriyet gazetesine, hem
Türklüğe, hem de Müslümanlığa yakışmamıştır."
OKUR ELEŞTİRİSİNDE ISRAR ETTİ
Bu iletiyi gönderen Kandemir'e, bir kişinin seçim sandığında görev
yapabilmesi için "okuma yazma bilmesinin zorunlu olduğunu,
Yaşar Çırak'ın gerekli koşulları taşımadığını"
hatırlattım. Kandemir, daha da sinirlendi:
"Maalesef ülkemizde bu tür hatalar yapılabilmektedir.
İnsanların paraya ihtiyacı olabileceğini unutmamak gerekir.
Fotoğrafa bakarsanız takım elbisesini giymiş görevini yapmaya
gitmiş. Kilosundan ve fark etmemesinden ötürü gömleği dışarı çıkmış
olabilir. Ancak o da bir babadır, aile reisidir."
OKURUN BU BAKIŞI SORUNLU
Okur Temsilcisi olarak okurun bu bakışını sorunlu bulduğumu
söylemeliyim. Bir görevi yerine getirecek koşulları taşımamasına
rağmen o görevi üstlenen bir kişiyi ortaya çıkarmak bir gazetecilik
faaliyetidir. Nihayetinde o kişi, seçmen iradesinin sandığa doğru
yansımasını denetlemekle görevli. Bir gazeteci, "300
kişinin oyunun ne önemi var, bırakalım okuma yazma bilmese de para
kazansın" diyebilir mi? Asla diyemez, dememeli. Kurallar
rejimi olan demokrasinin sağlıklı işlemesini gözetmek gazeteciliğin
başat görevlerindendir.
YANLIŞI YAPAN DEĞİL ORTAYA ÇIKARAN
SUÇLANIYOR
Aslında "O bir aile reisi, paraya ihtiyacı olabilir,
kurallar, yapması gereken görev önemli değil" yaklaşımının
üzerinde durmayabilirdim. Fakat son zamanlarda gelen iletilerde
benzer görüşlere sık rastlar oldum. Yanlış yapan kişiyi değil de
onu yazanı, haksızlığı ortaya çıkaran gazeteciyi suçlama yoluna
gidiliyor. Küçük uyanıklıkların meşru görülmesi salgını var
ortalarda.
Nitekim sandık kurulu başkanı da bu kişinin okuma yazma bilmediği ortaya çıkınca durumu bir tutanakla saptayıp, bu kişinin sandık görevlisi olmasına itiraz etmemiş. Ne yapmış? Gazeteci Latif Sansür'ü seçim sandığı başından uzaklaştırıp haber yapmasını engellemeye çalışmış!.