Günün yazarı Sedat Ergin
“Türkiye’nin uygulayacağı yaptırımlar içinde askeri seçenek diye bir seçeneğin mevcut olmadığı” konusunda iki emekli büyükelçi ile aynı görüşteyim…
Sedat Ergin bugünkü Hürriyet’te “İki önemli otoritenin
gözünden Barzani krizi”
başlığı altında yayımlanan yazısında iki emekli büyükelçi Osman
Korutürk ve Selim Karaosmanoğlu’nun “Türkiye Kürdistan
referandumuna ilişkin nasıl bir yol
izlemeli” başlığı altında yayımlanan makalelerini
paylaşıyor okurlarıyla.
“Özellikle bugünlerde dikkatle okunması gereken bir metin
olarak karşımıza
çıkıyor” diyerek de bir bakıma makalelerin kendi
penceresinden baktığında “doğru
ve haklı” olduklarını ima ediyor.
*
İki emekli büyükelçi de; “her şeyden önce bilinmesi
gerekenin, referanduma karşı
Türkiye’nin uygulayacağı yaptırımlar içinde askeri seçenek
diye bir seçeneğin
mevcut olmadığı” görüşünde mutabık…
*
Yine iki emekli büyükelçiye göre:
“Arap ülkeleri bağımsız bir Kürt devletini ikinci bir
İsrail olarak görecekler ve
hasım belleyeceklerdir. Bu devleti sürekli çatışma içinde
ve tehdit altında
tutacaklardır.”
*
“Türkiye’nin uygulayacağı yaptırımlar içinde askeri seçenek
diye bir seçeneğin
mevcut olmadığı” konusunda iki emekli büyükelçi
ile aynı görüşteyim…
Ama…
“Arap ülkeleri bağımsız bir Kürt devletini ikinci bir
İsrail olarak görecekler ve
hasım belleyeceklerdir. Bu devleti sürekli çatışma içinde
ve tehdit altında
tutacaklardır” görüşlerine katılmıyorum…
*
Hangi Arap Devleti Kürtleri İsrail gibi görüp de savaşacak?..
İsrail'in kankası Suudi Arabistan mı?..
Yoksa İsrail'in ortağı Mısır mı?
*
Hem…
O topraklar hiçbir zaman kutsal Arap toprakları olmadı ki...
Ya da...
Osmanlı döneminde ne kadar Türk olduysa, ondan önce ve ondan sonra
da o kadar
Arap oldu.
*
Oysa o topraklar yaklaşık dört bin yıldır Kürt toprağı…
Bölgede yedi Türk on yediden fazla da Arap devleti var.
Ama...
*
1918 yılında ABD Başkanı Wilson'un Paris Konferansı
sürecinde sözünü verdiği
halde tek bir Kürt Devleti yok.
*
Lütfen gerçekçi olalım.
Lütfen, halkların kendi kaderlerini kendilerinin seçme hak ve
özgürlüklerine saygı
duyalım.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de meşruiyetini o ilkelerden
aldığını
unutmayalım.
*
Kaldı ki...
Allah aşkına paylaşamadığınız nedir?..
Veya…
O paylaşamadığınız şeyler, yüz binlerce fukaranın ölüp gitmesine
değer mi?..
*
Evet…
Emekli büyükelçilerin bazı görüşlerine itirazım, Sedat Ergin’in
emeğinin değerini
düşürmez elbette…
Haliyle…
Sedat Ergin’i “günün yazarı” seçmeme de engel teşkil
edemez…