Günün yazarı Rauf Tamer
Siyasi partiler dahil, bütün kurum ve kuruluşlar kolkola girip sağlam dururlarsa, bu badireyi elbet atlatabiliriz.
Bir taraf diyor ki:
“Sen hırsızsın, namussuzsun, seninle bir arada
yaşayamam"
*
Diğer taraf diyor ki:
"Sen vatan hainisin, terör örgütleriyle ortak
çalışıyorsun; ya sen beni öldüreceksin ya ben seni yok
edeceğim"
*
Peki…
Rauf Tamer ne diyor?..
O da şunları söylüyor:
*
Bunu nasıl göğüsleriz?
Klişeleşmiş bir sözdür ama milli birlik tek çare.
Siyasi partiler dahil, bütün kurum ve kuruluşlar kolkola girip
sağlam dururlarsa, bu badireyi elbet atlatabiliriz.
*
Tabii sadece bu kadarla kalmıyor “Günün
Yazarı”…
Bir de şunları söylüyor:
Sonu ne olur?
Tuhaf bir durum var.
Eğer evham değilse, diyebiliriz ki dünya, kafayı Türkiye’ye
takmış.
Hatta bir kısım Türkler bile kafayı Türkiye’ye takmış.
Hayırdır inşallah.
Öyle bir hava esiyor ki, sanırsınız Türkiye haritadan silinirse
birdenbire dünya
huzura kavuşacak.
Böylesine bir husumet cephesi var karşımızda. (Biz
sebebiyet vermiş olsak bile
böyle bir cephe var.)
***
Bunu nasıl göğüsleriz?
Klişeleşmiş bir sözdür ama milli birlik tek çare.
Siyasi partiler dahil, bütün kurum ve kuruluşlar kolkola girip
sağlam dururlarsa, bu badireyi elbet atlatabiliriz.
***
Kutuplaşmada ısrar edecek olanlar varsa, şunu unutmasınlar:
Türkiye elden gittikten sonra, gelen işgalciler, ne iktidarı orada
tutarlar ne de
muhalefeti.
Allah korusun...
Ne medya kalır, ne belediye, ne de mülkiye.
***
Ortada hiç böyle bir tehlike yokmuş gibi, hâlâ oturmuş,
demokrasicilik oynuyoruz:
“Dar bölge / daraltılmış bölge / ittifak yasası / seçim
barajı... vs.
Çok güzel.
Allah eksik etmesin. Seçim yapabildiğimize ve yapabileceğimize
şükür.
Komşularımızdaki rejimlere bakarak, laik cumhuriyetin nimetini ve
kıymetini şimdi daha iyi anlamalıyız.
Nankörlüğü bırakalım.