Günün yazarı Kemal Öztürk

Herkes belediye başkan adaylarına odaklanıyor fakat bugün Kemal Öztürk sıradışı bir yazıyla gündeme damga vurdu.

2019 yerel seçimleri yaklaşırken partilerin belediye başkan adayları da bir bir açıklanıyor. 

Herkes belediye başkan adaylarına odaklanıyor fakat bugün Kemal Öztürk sıradışı bir yazıyla gündeme damga vurdu. 

"İstanbul’u nasıl kurtarırız? " başlıklı yazısında Kemal Öztürk, şehrin yönetimine odaklanıyor ve çarpıcı bir öneride bulunuyor. İstanbul'a özel bir yasa çıkarılması gerektiğini vurgulayan yazar, yerel seçimlerde vereceği oyla ilgili de "Oyum, ‘İstanbul’u nasıl kurtarırız?’ sorusuna en iyi, en vizyoner ve en gerçekçi cevabı veren başkana olacaktır." diyor. 

Kemal Öztürk'ü tartışma yaratacak bu önerisi ve adaylardan ziyade yönetime odaklı yazısıyla günün yazarı seçiyoruz. 

İŞTE KEMAL ÖZTÜRK'ÜN O YAZISI

İstanbul’u nasıl kurtarırız? Benim seçimde başkan adaylarına soracağım soru bu. Şimdi eminim kraldan çok kralcılar çıkıp, ‘İstanbul’un kurtarılacak hali mi var?’ diyecekler. Var tabi. Yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’a ihanet ettik. Sorumlusu da benim” der miydi?

Yıllardır İstanbul’da yaşıyorum. Her geçen gün şehrin nasıl değiştiğine şahidim. Âşık olduğumuz şehirden ilk defa taşınmayı düşünüyoruz.

Çirkin dikey mimari, ürkütücü betonlaşma, çarpık şehirleşme yüzünden bu güzelim şehre bakamıyoruz artık.

Korkunç trafik yüzünden işten eve gitmenin haricinde hareket edemiyoruz. Zorunlu olmasa evden çıkmayacağız. Dünyanın en kıymetli şehirlerinden birinden bahsediyoruz. Üzüntü içinde şehrin her geçen gün perişan olmasını izliyoruz anlayacağınız.

Herkes olayın farkında. Ama kimse dillendirmiyor. O yüzden eğri oturup doğru konuşalım.

Bu şehri nasıl kurtaracağız?

Cevabını aradığımız soru budur.

İSTANBUL’A ÖZEL YASA ÇIKARILMALI

Son dönemlerin en özgür tartışma programı haline gelen Tvnet’teki Karşı Karşıya programında, bu konuyu tartışırken (26.11.2018), değerli meslekdaşım Nihal Bengisu Karaca, cümleyi benden önce kurdu: “İstanbul’a özel yasa çıkarmadan şehri yönetemeyiz.”

Kesinlikle katılıyorum.

Dünyanın en kıymetli şehirlerinden, nüfusu bazı ülkelerin nüfusundan daha kalabalık hale gelmiş ve dünya mirası için eşi benzeri olmayan bu şehir için özel yasa çıkarmak zorundayız. Başka türlü bu şehir kurtulmaz.

Her tarafı beton gökdelenlerle dolmuş, yol, meydan yapmaya yer kalmamış haliyle nasıl kurtulacak bilmiyorum ama mevcut yasalar, yönetim şekliyle şehri yaşanabilir hale getirmek imkânsız.

Hatırlarsanız Erdoğan belediye başkanıyken, Maslak’ı New York Manhattan’a çevirmek isteyen Mustafa Sarıgül’e şiddetle karşı çıkmıştı. Yine Erdoğan şehri perişan eden iç göçe karşı vize uygulanması gerektiğini dile getirmişti. Yeniden tartışmalıyız bunları.

Yasal düzenlemeler olacak şeyler bunlar.

BÜYÜK BİR DEĞİŞİM PROJESİNE İHTİYAÇ VAR

En başta şehir için büyük bir zihinsel değişime ihtiyaç var. Büyük fotoğrafa bakmalıyız. Dünya ile rekabete girebilecek potansiyele sahip bu şehir için, bir vizyon değişimine ihtiyacımız var.

Bunu da ancak dünya şehirleriyle bizi rekabete sokacak vizyonda başkan, meclis üyesi, ilçe belediye başkanıyla olur. Bugün ilçe belediyelerinin ayrı bir vizyonu, planı, ajandası var, büyükşehir yönetiminin ayrı. Ortak hayalleri, ortak gelecek planları, ortak vizyonları var mı sizce?

O yüzden validen başkana, İlçe belediye başkanlarından muhtarlara kadar herkesi içine alan ve ortak bir hedefe yönelten fikirsel bir vizyona ve bunu zorunlu kılan yasal bir düzenlemeye ihtiyacımız var.

ŞEHRİN VE BAŞKANININ STATÜSÜ DEĞİŞMELİ

Bu kadar büyük, bu kadar kalabalık ve bu kadar önemli bir şehrin statüsü farklı olmak zorunda. Tabi başkanının da. Eminim diğer büyük şehir belediye başkanları da buna hak verecektir. İstanbul’la diğer belediyeleri aynı kanunla ve sistemle yönetmek imkânsız.

Başta Washington, Paris ve Londra olmak üzere, dünyada bunun birçok örneği var. Neden bizde olmasın? Bu özel düzenlemeyi, özerk yapı, bölünme tartışmasına çekmek isteyenler olabilir. Nitekim bahsettim programda meslektaşım Nazif Okumuş bu çerçevede itiraz etti özel statü konusuna. Ama bana göre duygusal bir tepki bu.

Düzenlemeyi yönetim bilimi açısından zorunlu kılan bir hali var. Şehre özel statü kazandırmak, ülkeden koparmak anlamına gelir düşüncesi, sadece duygusal değil, aynı zamanda gerçeklerden uzak bir itiraz.

Ben şahsen yaşadığım şehrin başka türlü kurtulacağını düşünmüyorum.

Oyum, ‘İstanbul’u nasıl kurtarırız?’ sorusuna en iyi, en vizyoner ve en gerçekçi cevabı veren başkana olacaktır.