Günün yazarı Faruk Bildirici
Günün, biz gazeteciler tarafından “okunması en gerekli yazılarından biri” olarak “günün yazarı” seçilmeyi hak ediyor.
Hürriyet ombudsmanı Faruk Bildirici bugünkü yazısına şöyle
başlıyor:
Mahkemelerde sanıklara tek tip elbise giydirme
tartışmasında hukukçuların en
önemli itiraz gerekçesi, bu uygulamanın sanıkların tümünün
baştan suçlu ilan
edilmesi anlamına geleceği kaygısı.
*
Günümüz Türkiye’sinde bir gazetecinin kurabileceği en zor
giriş cümleleri bunlar…
Çünkü…
Birilerinin hoşuna gitmeyen şeyleri yazarsanız eğer; hukuka,
yargıya dilediğiniz
kadar saygılı olun “işe yaramaz” ilân
edilirsiniz.
*
Ve…
Şöyle devam ediyor Bildirici’nin yazısı…
*
Hukukçuların bu kaygısını biz gazetecilerin de taşıması gerekli.
Hüküm giyene kadar herkesin suçsuz kabul edilmesi ilkesi
istisnasız bütün sanıklar ve bütün davalar
için geçerlidir.“Masumiyet ilkesi”nin bazı sanıklar ve
davalara uygulanmayacağı gibi bir ön kabulden hareket
edemeyiz.
Kuşkusuz bu ilke 15 Temmuz darbe girişimi ve “Fetullahçı
Terör Örgütü” davalarını
da kapsar. Darbe girişimini nefretle karşılamamız, devlet içinde
devlet
örgütlenmesini lanetlememiz, bu davaların sanıklarının haklarını
görmezden
gelmemize neden olmamalı. Hukuk önünde herkes eşittir.
Ama açıkyüreklilikle soralım; medya bu davalarla ilgili haberlerde
“masumiyet
ilkesi”ni ne kadar uyguluyor? Bu davaların
sanıkları öbür davaların sanıklarıyla eşit görülüyor mu? Adil
yargılanma hakkı ne kadar gözetiliyor?
Ne yazık ki, (bu sorulara) olumlu yanıt vermek mümkün değil. Benim
bildiğim
davalarda savcıların suçlamaları “iddia”, sanıkların o suçlamalara
yanıtları
“savunma” diye verilir. Fakat medya, bu davalarda savcıların
suçlamalarını
kanıtlanmış gerçek, sanıkların yanıtlarını “savunma” diye
yazıyor.
Sanıkların kendilerini savunurken söylediklerinin doğru olup
olmadığına mahkemeler karar verir. Fakat bakıyorum, haberlerde
hatta başlıklarda sanıkların söylediklerinin “yalan” olduğu
yolunda hükümler veriliyor.
Gözaltına alınanlar şüphelidir; yargılama başlayana kadar -ünlüler,
siyasetçiler,
gazeteciler vb dışında- isimleri kodlanır. Fakat bakıyorum,
gözaltına alınma anından itibaren insanların fotoğraf ve
isimleri açıkça yayınlanıyor.
Bugünlerde en çok aldığım talep, bu davalar ve polis
operasyonlarıyla ilgili
haberlerden isimlerin çıkarılması. Bu operasyonlarda gözaltına
alınıp bırakılan ya da tahliye edilen çok sayıda kişi,
haberlerdeki açık isimleri nedeniyle zor durumda
kaldığını belirterek, isminin ve fotoğrafının çıkarılmasını
istiyor. Talepte
bulunanların küçük bir bölümü bile suçsuz olsa onları şimdiden
damgalamanın sorumluluğunu üzerimize almamalıyız. Zira günümüz
koşullarında bir insanı “FETÖ’cü” diye damgalamak yaşam
hakkını elinden almak, toplumdan soyutlamak anlamına
geliyor. Biz gazeteciler, koşullar ne olursa olsun hiçbir
kişinin mağduriyetine yol açmamalı, insanların adil yargılanma
hakkına ve masumiyet ilkesine gölge düşürmemeliyiz. Ne biz
gazeteciler yargıcız ne de gazeteler mahkeme.
Ve…
Günün, biz gazeteciler tarafından “okunması en gerekli
yazılarından biri” olarak
“günün yazarı” seçilmeyi hak ediyor.