Günün muhabiri Serdar Turgut
Bize, ülkemizin iktidar partisi destekçisi medyanın bile vermediği veya belki de vermeyi beceremediği bilgileri verdiğin için teşekkürler…
Türkiye medyasında Washington Temsilciliği en az Ankara
Temsilciliği kadar
değerli ve önemlidir (Başkalarını bilmem ama bence
böyle.).
Ve…
Kartvizitinde “Washington Temsilciliği” yazmasa bile (Resmi
temsilci Oray Eğin.)
medyamızda son dönemlerde, Washington, Pentagon, Beyaz Saray, CIA
ve FBI’dan
“en doğru, en yararlı, en güncel” ve hatta “en uyarıcı” haberleri,
HaberTürk
yazarlarından Serdar Turgut aracılığıyla alıyoruz.
*
Meselâ bugünkü HaberTürk’te “Türkiye’nin ‘soft power’ı
görüldü” başlığı altında
yayımlanan haber analizi çok iyi...
Ve ülkemiz adına, hükümetimiz adına çok olumlu…
Çok moral yükseltici…
Ne yazık ki aynı haberi diğer gazetelerde bulamıyoruz.
*
Dediğim gibi…
HaberTürk’ün resmi Washington Temsilcisi Oray Eğin ve
haliyle Birleşik
Devletlerin başkentinde yaşıyor.
Serdar Turgut ise (Yine bilebildiğim kadarıyla) New York'ta…
Ama günümüz gazeteciliğinde iletişim imkânları o kadar gelişti ki,
isterseniz
Hakkâri'nin bir köyünde yaşayın…
Yeter ki internet ve telefonu imkânınız olsun…
Yeter ki dünyanın en güçlü ülkesinin siyaset ve bürokrasisinden
etkin aktörleriyle
ilişkiniz olsun…
Ve yeter ki…
“Gazetecilik yapacağım arkadaş” azminde olun…
*
Tebrikler Serdar Turgut…
Bize, ülkemizin iktidar partisi destekçisi medyanın bile vermediği
veya belki de
vermeyi beceremediği bilgileri verdiğin için teşekkürler…
Türkiye’nin Suriye’nin kuzey sınırında gösterdiği başarıları ve
“Büyük Devlet”
olma becerisini bizlerle köşende paylaşmış olman, seni
“günün muhabiri”
seçmeme mani değil…
TÜRKİYE’NİN ‘SOFT POWER’I GÖRÜLDÜ
AMERİKAN yönetiminde bölgemizle ilgili birimlerde YPG yandaşı
olmayıp da
meselelere objektif bakmayı başaranlar, son dönemde Türkiye’nin
bölgedeki güç
dengesini radikal biçimde değiştirecek önemli işler yaptığını
söylüyorlar.
Türkiye’nin bu atılımının Suriye’nin kuzeyine yönelik, ağırlıkla da
YPG’ye dayanan
hesapların yeniden yapılmasına yol açabileceği söyleniyor
Washington’da.
Bu birimlerdeki objektif düşünen kaynaklarla yaptığım görüşmelerde,
Amerika’nın
Türkiye’nin “soft power”ını gördüğünü, bunun daha önce sadece
bölgedeki Kürt
faktörüne ağırlık verilerek yapılan değerlendirmeleri değiştirmeye
zorlayacağınıbelirttiler. Bölgeden son gelen istihbarat da
Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı ile temizlenen bölgede
hayatı yeniden düzenlemeye başladığını gösteriyor.
DOKTOR, ÖĞRETMEN TÜRKİYE’DEN
GİTTİ
Amerikan kaynakları, Türkiye tarafından bölgeye koruma altında
döndürülen yerel
halk sayısının 70 bine yaklaştığını, Türkiye’nin insanları sadece
askeri gücüyle
korumakla yetinmediğini, bu insanlara medeni bir şekilde
yaşayabilecek tüm
imkânları sunmak için de çalıştığını söylüyorlar.
Türkiye yerel halkın oturması için evler inşa ettikten sonra
bunların elektrik, su,
kanalizasyon gibi altyapılarını da tamamlamış.
Bu kaynaklar Türkiye’nin bölgeye doktorlar, öğretmenler gönderme
dışında yerel
halkı da eğiterek kamu hizmetleri için maaşlı çalıştırdığını
söylüyorlar.
Bana verilen bilgilere göre, Türkiye yerel halkın manevi
ihtiyaçlarını karşılamak
üzere 80’e yakın cami de inşa etmiş. Din adamlarını da Türkiye’den
göndererek
yerel dini liderlerle işbirliği oluşturmuş.
Amerikan kaynakları, ABD’nin eğit-donat programını sona
erdirmesinin ardından
Gaziantep’te bulunan (Türk-Amerikan) müşterek operasyon
merkezinin
çalışmalarını durdurduğunu sanırken Türklerin şimdi bu merkezden
bölgedeki soft power’ını koordine etmeye başladığını
belirtiyorlar.
YPG’NİN ELİNDEKİ KOZLAR
ALINDI
Amerikalılar, bugüne kadar YPG’nin kendilerine eğer Rojava’da bir
oluşum
kurmalarına izin verilirse bölgedeki en demokratik sivil yönetimi
kuracaklarını
söylediklerini, ancak şimdi Türkiye’nin hâkimiyeti altındaki 2 bin
metrekare alanda bunu çoktan başarmaya başladığını ve böylece
YPG’nin oynamaya çalıştığı kozun artık anlamsızlaştığını
söylüyorlar.
ABD kaynakları, ayrıca YPG’nin hep kadın savaşçılardan yola çıkarak
kendilerine
“kadınlara ne kadar önem verdikleri”propagandasını yapmaya
çalıştıklarını,
Türkiye’nin bölgede oluşturduğu yerel polis gücü içinde sadece
kadınlardan
meydana gelen bir birlik kurarak buna da cevap verdiğini, bugüne
kadar daima
askeri gücüyle konuşan Türkiye’nin “soft power”ıyla da konuşmasını
bir “game
changer” (oyunu değiştirici) adım olarak görüyorlar.