Güngör Uras günün yazarı...
“Günün Yazarı” seçtiğimiz Güngör Uras’ın yazısını Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere iktidar, muhalefet bütün ilgili ve yetkililerin okumalarını tavsiye ederiz…
Bu ülkede ekonomiyle ilgilenen veya ekonomi sayfalarına ilgi duyan hiç kimse “Güngör Uras taraftardır, hükümete de muhaliftir” demez, diyemez…
Çünkü…
Güngör Uras ideolojisiyle değil; aklı, vicdanı, bilgileri ve deneyimleriyle yazar…
Tıpkı bugünkü Milliyet’te “Doların yükselişini durdurabiliriz” başlığı altında yayımlanan makalesinde olduğu gibi…
Diyor ki Uras:
“Doların yükselişi kendi kendine durmaz. Merkez Bankası’nın döviz tanzim satışıyla da durmaz, faizi artırmasıyla da... Ama doların yükselişini durdurabiliriz. Durdurmaya mecburuz.”
Ve…
Yıllarını DPT’de geçirmiş bir planlamacı olarak yol gösteriyor…
“Günün Yazarı” seçtiğimiz Güngör Uras’ın yazısını Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere iktidar, muhalefet bütün ilgili ve yetkililerin okumalarını tavsiye ederiz…
DOLARIN YÜKSELİŞİNİ DURDURABİLİRİZ…
Doların yükselişi kendi kendine durmaz. Merkez Bankası’nın döviz tanzim satışıyla da durmaz, faizi artırmasıyla da...
Ama doların yükselişini durdurabiliriz. Durdurmaya mecburuz.
Bu gibi durumlarda yapılması gerekenler belli. Devlet Planlama’da çalışmış, benzer sorunların çözümünde görev almış biri olarak yapılabilecekleri, 6 Aralık 2016 tarihindeki yazımda sıraladım. O gün dolar 3.51 TL idi. Bugüne kadar hiçbir şey yapılmadı, dolar 3.86 TL oldu. Bir ayda yüzde 10 arttı. Gene hiçbir şey yapılmazsa dolar dur durak bilmez. Pahalı faturalar öderiz.
Beklemeden, yapılması gerekenleri sıralayayım:
(Bunlar yapılırsa, az hasarla, ama kazasız belasız, sorunlu dönemi atlatırız. Önceki yıllarda çözümü IMF’ye bırakıyorduk. Bu defa IMF yok. Kendi işimizi kendimiz göreceğiz. Biz bu işi IMF’siz daha iyi yapabiliriz.
1- Kaptan atanacak
Cumhurbaşkanı, Başbakan, kendi kadrolarından güvendikleri bir kişiyi kaptan olarak belirleyecek. Sonra ekonomiyle ilgili tüm birimler kaptanın sorumluluğu altında görev yapacak. İktidarın ekonomiyle ilgili her konudaki sözcüsü kaptan olacak. Herkes kaptanı destekleyecek. Ekonominin tek sözcüsü kaptan olacak. Kaptan, içeride olduğu kadar dışarıda da tanınan, ismi güven veren biri olacak. Çünkü kaptanın içeriden çok dışarıda işi olacak.
2- “Çıkış Programı” hazırlanacak
Bu kolay bir iş değil. Ama hazırlanır. Bürokraside Devlet Planlama Teşkilatı, Hazine ve Kalkınma Bakanlığı’nda deneyimli uzmanlar var. Programın dışarıda ve içeride güven verecek “Çıkış Programı”na dayalı bir “Eylem Planı”nın olması şart.
3- “Çıkış Programı” ve “Eylem Planı” dışarıda ve içeride tanıtılacak
İçeride halkın güvenini sağlamak önemli. Dışarıda Türkiye’nin niyetinin iyi olduğunu, programla ne kadar sürede nasıl bir iyilik sağlanacağını anlatmak önemli. İşte bunun için, program hazırlandıktan sonra kaptan ve ekibi Batı dünyasında kapı kapı gezecek. İçeridekilerin, dışarıdakilerin önlerini görmeleri sağlanacak.
4- Hazine 25 milyar dolar dış borçlanmaya gidecek
Program hazırlandıktan ve dışarıda tanıtıldıktan sonra Hazine 25 milyar dolar dış borçlanmaya giderek, döviz trafiğini rahatlatacak. Bugüne kadar dış borç yükünü özel sektör taşıdığı için Hazine’nin borç yükü az. Cari açığımızı küçülttük. Aylık açığımızın büyüklüğü at ile deve değil. Ama giriş azalınca, çıkış artınca döviz trafiği bozuldu. Kilitlendi. Kilidi açmak için güçlü bir döviz hareketine ihtiyaç var,
Kendi gücümüzle döviz kilidini açacak büyüklükte dış kredi bulabiliriz. Hazine’nin borçlanacağı dövizi hemen tüketmek söz konusu olmayacak. Bu döviz brüt rezervi güçlendirecek.
***
Tekrar yazıyorum. Tekrarlıyorum. Bütün bunların bir bütünlük içinde, çok kısa sürede yapılması gerekiyor. Zaman geçince güçlükler artıyor.
Kaptanın belirlenmesinin gecikmesi, kaptanın programı hazırlayarak dışarıda ve içeride güven tazelemede gecikmesi, ekonomiye dışarıdan döviz desteğinin sağlanmasının gecikmesi çözümü güçleştiriyor. Faturayı büyütüyor.
Tekrar edeyim. Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışmış eski bir plancı, 1960, 1974, 1980, 1982, 1990, 1994, 2000, 2001 yıllarındaki sorunlarını görmüş, sorunların nasıl çözüldüğünü yaşamış biri olarak bunları yazıyorum.
Gerçekçi olalım. Politik gündemi değiştirmeye imkân kalmadı. Anayasa değişimi ve referandum hazırlıkları dışında politikacıların ekonomiye ayıracakları vakit yok.
Terör ve FETÖ belası bitsin diye, Suriye ve Irak’taki sıcak gelişmeler sona ersin diye bekleyemeyiz.
Dolar fiyatının devamlı artması, geleceğe ait beklentileri karartıyor. Güven bunalımına yol açıyor. Mal ve hizmet maliyetlerini yükseltiyor. İnsanların, şirketlerin ekonomik güçlerini zayıflatıyor.
Olumsuz gelişmeleri önce durdurmak, sonra hasar ve ziyanı onararak ekonominin çarklarının dönmesini sağlamak zorundayız. Bunun da yolu var. İş ki harekete geçelim.