Güneri Civaoğlu'ndan Kürtler'e 'çirkin' söz

Yazının muhatabı PKK'dan çok tüm Kürtler gibi... "Artık gına geldi" diyor, "kabak tadı" verdiniz diye ekliyor...

GAZETECİLER.COM - Önce Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı...
Hemen ardından hiç ummadık bir isim; Ertuğrul Özkök...
- "Türkiye'nin Bölünmesini" tartışmaya açtılar...
Bu ilginç kadroya Milliyet'ten de bir isim katıldı; Güneri Civaoğlu...

"Ayrılıktan yana değilim" diyor ama tahrik dolu bir yazıyla karşımıza çıkıyor...
Sözünün adresi net değil...
"PKK" demiyor...
Demediği için sözü tüm "Kürtler'e" gidiyor...
Diyor ki;
Tartışma çok eski...
Ah şu hafıza zayıflığı...
Ya da "fikri takip" fukaralığı...
Bu "Ayrılalım" tartışması o kadar eski ki...
Taaa Tansu Çiller'in başbakanlığı dönemine gidiyor...
İzmir'de Kemal Zorlu 'nun Ege Palas Oteli'nin toplantı salonunda ilk kez İzmirli bir sanayici tarafından seslendirildi...

Tansu Hanım basından (benden başka) hiç kimsenin olmadığı o toplantıda yapılan ve alkışlarla desteklenen bu teklifi gülerek karşıladı...
Sadece "Aman!.. Kimse duymasın benden bilirler" demekle yetindi...
O konuşma Çiller'in muhalefet döneminde medyaya sızdırıldı ve tartışıldı ama Tansu Hanım inkâr etti...

İzmirli işadamı ne mi demişti?..
Aynen hatırlıyorum:
"Sayın Başbakan en iyisi o bölgeyi Kürtlere bırakmak. Ne halleri varsa görsünler... Eğer onları ayırırsak hem terör biter hem de en kısa zamanda AB'ye tam üye oluruz"...

Adnan Berk Okan

-"Artık gına geldi"...
Diyor ki;
- "Kabak tadı" verdiniz...

"Kendi" düşüncesi olan bu sözleri de Ege insanına malederek söylüyor...
 İşte bugünkü yazısından ilginç satırlar;

Harbi

"Ertuğrul Özkök "gırtlak 9 boğum" retoriği gereği dilinin ucuna gelip gerisin geriye yuttuğunu dile getirdi.
Özellikle "Ege"den başlayarak dalga dalga insanlarımızın içlerinden püsküren "lavları" Hürriyet'teki köşesine döktü.
Gerçekten artık "gına" geldi.
Elbette kimse güzel ve yalnız ülkemizin bölünmesini istemez.
Ama...
Gerçekten...
"Kabak tadı" verdiler.
Bir kamuoyu araştırması yapılsa büyük çoğunluğun "birlikte ve kardeşçe yaşayalım" cevabını vereceğine hiç kuşku yok... Ne var ki artık "ayrılın, ne haliniz varsa görün" diyenler çoğalmakta.
"Ne senle, ne sensiz oluyor" gibi bir psikoloji giderek yayılmakta.

İtalya'nın Kuzey İtalya'sı nasıl ki "kopmak" istiyor yıllardır, Türkiye'nin Batısı'nda bu nabız atışını algılıyorum.
Yani...
"Ayrılıkçılar" sadece Güneydoğu Anadolu'nun PKK çekim alanına giren kesim değil.
İşte "tehlikeli" olan da bu.
Türkiye'nin 2 ucunda "separatist" rüzgârlar esmekte.

Zehirli ayrılıkçı tohumlar

(...)
PKK terörü milletimizi zehirleyen kanlı tohumları atıyor.
25 yılın sonunda fidan gibi gençlerin canına kıyan bu örgüt, insanlarımıza "yeter artık" volkan püskürmesi yaptırdı.
"Ne verirsen yetmiyor" yargısı yaygınlaşmakta.
2010 Türkiyesi artık eskisi gibi değil.
"İnsan haklarına dayalı ileri demokrasi çerçevesinde eşitlik" yürekten paylaşılıyor.
Buna karşılık hiçbir şeyle yetinmeyen ve yetinmeyecek gibi algılanan dayatmalar sabırları zorlamakta.
Bu satırların yazarı "Türkiye'nin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünden, insanlarımızın tüm etnik kökenlileriyle birlikte demokrasinin eşitlik ve adalet içinde birlikte yaşamasından" yanadır.
Ancak...
Üzülerek altını çizeyim ki, gidiş o doğrulukta değil.
Güneydoğu'daki "tez" yıllar içinde "antitez" üretti.
Devletin "hassas" politikaları Güneydoğu kadar Batı'daki "isteyen istediği yere gitsin" psikolojisini de dikkate alarak çizilmeli.

Yazısının

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları