Günay, Muhteşem'i Erdoğan'dan önce keşfetmiş
Ertuğrul Günay, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, gündemi yorumladı...
GAZETECİLER.COM
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. PKK'nın silah bırakması için başlatılan yeni süreçten umutlu olduğunu söyleyen Bakan Günay, 2013'ün atılacak adım için en uygun zaman olduğunu söyleyerek, muhalefetin
desteğinin önemine işaret etti. Kültür Bakanı, son dönemde devam eden
Muhteşem Yüzyıl tartışmalarına da değinerek, farklı görüşlere saygı
gösterilmeli dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olacağı
söylentilerini de yalanlayan Günay; “benim herhangi bir belediye başkanlığı
niyetim, düşüncem yok. Şu anda yaptığım iş, belediye başkanlığı kadar somut.
Yaptığım işin sonuçlarını görüyorum.” dedi.
“2014 SEÇİM YILI, 2013 EN UYGUN ZAMAN”
Her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı gibi ben de umutluyum. Çeyrek yüzyılı aşklın bir zamandır içeride anlamsız ve sonuçsuz bir kavga, tartışma, gerginlik yaşaya geliyoruz. Zaman zaman bu sorunun çözümünde kritik eşikler yaşadık. Ama içeriden dışarıdan yaşadığımız bir takım talihsizliklerle akamete uğradı. Bu kez bu sürecin bir kesintiye uğramamasını temenni ederim. 2014 seçimlerle uğraşacağımız bir yıl. Ardından da genel seçimler geliyor. O yüzden 2013 yılı sorunun çözümünde uygun bir eşik. 2013 yılı içinde umarım yeni bir talihsizlik yaşanmaz. Daha kardeşçe yaşamaya, silahların bırakılıp ortamın yumuşamasına dönük bir rotaya kendimizi kavuşturabilirsek bundan herkes gibi ben de çok mutlu olurum.
“MUHALEFETİN DESTEĞİ ALINMALI”
Sayın Başbakan’ın birlikte çözelim, kredi açmanın daha ötesine geçelim konulu bir açıklamasını okudum. Çok detayını, içerideki tartışmaları bilmiyorum ama tabi burada bir büyük mutabakata da ihtiyacımız var. İktidar muhalefet. Bunu bir siyasi çekişme konusu yapmamak lazım. Yıllar önce bu konu Türkiye siyasetinin ağırlıklı konularından, temel tartışmalarından olduğu zaman demiştim ki; aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi bir ortak tavır benimsemeli ve bunu bir siyasi çekişme konusu olmaktan çıkarmalıdır. Çünkü etnik tartışma çok tehlikelidir. İstenmeyen boyutlara varabilir bizim coğrafyamızda. O yüzden ortak tavra partiler arası bir mutabakata, bir ortak bakışa bir yöntem tartışmasına işi çok da fazla boğmadan ana doğrultuda bir ittifaka ihtiyaç var diye. Bu kez de böyle. Umutlu bir başlangıç yaptığımızı düşüyorum. Daha önceki bazı girişimlerde olduğu gibi ana muhalefet baştan kestirip atmak gibi bir tavra girmedi. Bu sorunun çözümlenmesini çok önemsediğini ve yardımcı olacağını ifade eden bir tavır aldı. Umut ediyorum ki diğer partiler de benzer bir tavır alırlar. Çünkü bu nihayet Türkiye’de doğusu batısı, kuzeyi güneyiyle hepimizin acılarını paylaştığı ve hepimizin olumlu sonuçlar beklediği bir süreç. O yüzden bir ortak tavrı Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda gösterirse bütünüyle meclisi oluşturan tüm siyasi partilerin, siyasetin ve demokrasinin milletin gözünde itibarı artar ki bu hepimiz için yaralı olur.
"BELEDİYE BAŞKANLIĞI ADAYLIĞI NİYETİM YOK"
( Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı kastederek) İkimiz de İzmir milletvekiliyiz, önümüzde de yerel seçim olduğu için zaman zaman bu tür yakıştırmalar yapılıyor. Benim herhangi bir belediye başkanlığı niyetim, düşüncem yok. Şu anda yaptığım iş, belediye başkanlığı kadar somut. Yaptığım işin sonuçlarını görüyorum. Kültür merkezi, müze, arazi çalışması… Sayın Yıldırım’ın adaylığı İzmir’le ilgili konuşuluyor, o galiba topu bir miktar bana çevirmek konusunda esprili bir girişim yaptı ama bu şakalaşmaların şu anda adaylıkla ilgilisi yok. Sonra aramızda konuştuk, üçüncü dönemi dolanlar, ya bir sivil toplum kuruluşunda çalışacaklar, ya anılarını yazacaklar, ya parti genel merkezinde çalışacaklar, ya da belediye başkanı olacaklar. Ama ben adalet ve kalkınma partisinde ikinci dönemim doluyor. Oturduğu zaman “ ortak ben takvimi şaşırdım galiba. Bizim üçüncü dönemimiz doluyor, Senin ikinci dönemin doluyor” dedi. Benim için daha zaman var.
"DİZİYİ ERDOĞAN'DAN ÖNCE ELEŞTİREN BENDİM"
Bazı yayın organlarında sürekli olarak bir nifak çıkartmak hükümet içinde, benimle öteki bakanlar ya da sayın başbakan arasında bir görüş ayrılığı filizlendirmek adına özel bir çaba var. bunu ben görüyorum, ve espri ile geçiştirmeye çalışıyorum. Bir görüş ayrılığı değil bu. Muhteşem yüzyılın tüm dünyadaki tanınmışlığına rağmen, tarihsel gereklerle bağdaşmazlığı ile ilgili eleştirilerim, Sayın Başbakan’ın eleştirilerinde de öncedir. Ben bu dizi ortaya çıktığı andan, dünyadan da bizim ülkemizden de ilgi çekti, ben de izliyorum ama keşke daha özenli bir araştırmaya, çalışmaya dayanmış olsaydı demiştim. Onu sürdürüyorum. Öbürü başka bir boyuttur. Osmanlı Padişahları nihayet bir hanedandır, bir saltanatın devamıdır. Onun dünya imparatorluğu kurmak gibi üstün tarafı olduğu gibi, bir dolu da insani zaafları vardır. Biz de hanedan kökünden gelen insanlar değiliz, ahaliden gelen insanlarız. Sıradan Türk vatandaşlarıyız. Tarihimizde bir örnek aranacaksa, bir özendirme yaratılacaksa, unun kültür insanları üzerinden olmasının daha eğitici olacağını söyledim, söylemeye de devam ediyorum. Asıl bizim okullarda bir örnek diye algılayacağımız, idol diye koyacağımız işimler Yunus Emre’ler, Hacıbektaşlar, Hacı Bayram Veli’ler… Bunlar ediptirler, fazıldırlar, erdemli insanlardırlar. Öteki nihayet bir saltanatın tarafıdır, hanedandır. Çok üstün cihanı titreten tarafları olduğu gibi, bizim insani duygularımızı zaman zaman ürküten tarafları da olabilir. O yüzden tarihi tarih olarak alalım, özendirmeyi öğrendirmeyi daha çok kültüre yönlendirmeye çalışalım dedik ki, bu görüşüm benim kararlı bir görüştür. Bunun sayın başbakanla çelikmek gibi bir anlamı da yok. İşi belki biraz daha boyutlandırmak, başka bir boyutuyla ele almaktan ibarettir.
"FARKLI GÖRÜŞLERE SAYGI GÖSTERİLMELİ"
Bu tartışmaların zararı yok, tarihimiz, kültürümüzle ilgili bir konuyu tartışıyoruz. İnsanlar bir konuyu konuşurlar ve kapatırlar diye bir şey yok konu gündeme gelir. Çeşitli yazarlar bu konuda yeni yazılar yazıyorlar, çeşitli yeni tartışmalar ve fikirler oluyor. “bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar” yani, hakikatin şimşeği farklı düşüncelerin çarpışmasından ortaya çıkar. Mevlana Celalettin Rumi’nin bir sözü vardır “hepimiz aynı fikirdeysek yeteri kadar düşünmüyoruz demektir” der. Fikir ayrılığı ilerlemenin yenilikleri bulmanın yollarındandır. Diyalektik de budur zaten. İyi, güzel, kötü, çirkin, siyah beyaz bunlar hep birbirinin içindedir. Türkiye tartışmaktan korkan bir ülke olmamalıdır. Türkiye’de insanlar birbirinin kopyası olmalarıdır. Elbette herkesin özgün bakış açıları, ilgi alanları var. Hepimizin okuduğu bunca kitap bunca tarih var. Onun yaratmış olduğu bakış açısı var. Bu bakış açında farklılık olabilir. Sonuçta topluma iyi örnekler vermeye çalışıyoruz. Biraz tartışmaktan zarar gelmez.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. PKK'nın silah bırakması için başlatılan yeni süreçten umutlu olduğunu söyleyen Bakan Günay, 2013'ün atılacak adım için en uygun zaman olduğunu söyleyerek, muhalefetin
desteğinin önemine işaret etti. Kültür Bakanı, son dönemde devam eden
Muhteşem Yüzyıl tartışmalarına da değinerek, farklı görüşlere saygı
gösterilmeli dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olacağı
söylentilerini de yalanlayan Günay; “benim herhangi bir belediye başkanlığı
niyetim, düşüncem yok. Şu anda yaptığım iş, belediye başkanlığı kadar somut.
Yaptığım işin sonuçlarını görüyorum.” dedi.
“2014 SEÇİM YILI, 2013 EN UYGUN ZAMAN”
Her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı gibi ben de umutluyum. Çeyrek yüzyılı aşklın bir zamandır içeride anlamsız ve sonuçsuz bir kavga, tartışma, gerginlik yaşaya geliyoruz. Zaman zaman bu sorunun çözümünde kritik eşikler yaşadık. Ama içeriden dışarıdan yaşadığımız bir takım talihsizliklerle akamete uğradı. Bu kez bu sürecin bir kesintiye uğramamasını temenni ederim. 2014 seçimlerle uğraşacağımız bir yıl. Ardından da genel seçimler geliyor. O yüzden 2013 yılı sorunun çözümünde uygun bir eşik. 2013 yılı içinde umarım yeni bir talihsizlik yaşanmaz. Daha kardeşçe yaşamaya, silahların bırakılıp ortamın yumuşamasına dönük bir rotaya kendimizi kavuşturabilirsek bundan herkes gibi ben de çok mutlu olurum.
“MUHALEFETİN DESTEĞİ ALINMALI”
Sayın Başbakan’ın birlikte çözelim, kredi açmanın daha ötesine geçelim konulu bir açıklamasını okudum. Çok detayını, içerideki tartışmaları bilmiyorum ama tabi burada bir büyük mutabakata da ihtiyacımız var. İktidar muhalefet. Bunu bir siyasi çekişme konusu yapmamak lazım. Yıllar önce bu konu Türkiye siyasetinin ağırlıklı konularından, temel tartışmalarından olduğu zaman demiştim ki; aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi bir ortak tavır benimsemeli ve bunu bir siyasi çekişme konusu olmaktan çıkarmalıdır. Çünkü etnik tartışma çok tehlikelidir. İstenmeyen boyutlara varabilir bizim coğrafyamızda. O yüzden ortak tavra partiler arası bir mutabakata, bir ortak bakışa bir yöntem tartışmasına işi çok da fazla boğmadan ana doğrultuda bir ittifaka ihtiyaç var diye. Bu kez de böyle. Umutlu bir başlangıç yaptığımızı düşüyorum. Daha önceki bazı girişimlerde olduğu gibi ana muhalefet baştan kestirip atmak gibi bir tavra girmedi. Bu sorunun çözümlenmesini çok önemsediğini ve yardımcı olacağını ifade eden bir tavır aldı. Umut ediyorum ki diğer partiler de benzer bir tavır alırlar. Çünkü bu nihayet Türkiye’de doğusu batısı, kuzeyi güneyiyle hepimizin acılarını paylaştığı ve hepimizin olumlu sonuçlar beklediği bir süreç. O yüzden bir ortak tavrı Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda gösterirse bütünüyle meclisi oluşturan tüm siyasi partilerin, siyasetin ve demokrasinin milletin gözünde itibarı artar ki bu hepimiz için yaralı olur.
"BELEDİYE BAŞKANLIĞI ADAYLIĞI NİYETİM YOK"
( Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı kastederek) İkimiz de İzmir milletvekiliyiz, önümüzde de yerel seçim olduğu için zaman zaman bu tür yakıştırmalar yapılıyor. Benim herhangi bir belediye başkanlığı niyetim, düşüncem yok. Şu anda yaptığım iş, belediye başkanlığı kadar somut. Yaptığım işin sonuçlarını görüyorum. Kültür merkezi, müze, arazi çalışması… Sayın Yıldırım’ın adaylığı İzmir’le ilgili konuşuluyor, o galiba topu bir miktar bana çevirmek konusunda esprili bir girişim yaptı ama bu şakalaşmaların şu anda adaylıkla ilgilisi yok. Sonra aramızda konuştuk, üçüncü dönemi dolanlar, ya bir sivil toplum kuruluşunda çalışacaklar, ya anılarını yazacaklar, ya parti genel merkezinde çalışacaklar, ya da belediye başkanı olacaklar. Ama ben adalet ve kalkınma partisinde ikinci dönemim doluyor. Oturduğu zaman “ ortak ben takvimi şaşırdım galiba. Bizim üçüncü dönemimiz doluyor, Senin ikinci dönemin doluyor” dedi. Benim için daha zaman var.
"DİZİYİ ERDOĞAN'DAN ÖNCE ELEŞTİREN BENDİM"
Bazı yayın organlarında sürekli olarak bir nifak çıkartmak hükümet içinde, benimle öteki bakanlar ya da sayın başbakan arasında bir görüş ayrılığı filizlendirmek adına özel bir çaba var. bunu ben görüyorum, ve espri ile geçiştirmeye çalışıyorum. Bir görüş ayrılığı değil bu. Muhteşem yüzyılın tüm dünyadaki tanınmışlığına rağmen, tarihsel gereklerle bağdaşmazlığı ile ilgili eleştirilerim, Sayın Başbakan’ın eleştirilerinde de öncedir. Ben bu dizi ortaya çıktığı andan, dünyadan da bizim ülkemizden de ilgi çekti, ben de izliyorum ama keşke daha özenli bir araştırmaya, çalışmaya dayanmış olsaydı demiştim. Onu sürdürüyorum. Öbürü başka bir boyuttur. Osmanlı Padişahları nihayet bir hanedandır, bir saltanatın devamıdır. Onun dünya imparatorluğu kurmak gibi üstün tarafı olduğu gibi, bir dolu da insani zaafları vardır. Biz de hanedan kökünden gelen insanlar değiliz, ahaliden gelen insanlarız. Sıradan Türk vatandaşlarıyız. Tarihimizde bir örnek aranacaksa, bir özendirme yaratılacaksa, unun kültür insanları üzerinden olmasının daha eğitici olacağını söyledim, söylemeye de devam ediyorum. Asıl bizim okullarda bir örnek diye algılayacağımız, idol diye koyacağımız işimler Yunus Emre’ler, Hacıbektaşlar, Hacı Bayram Veli’ler… Bunlar ediptirler, fazıldırlar, erdemli insanlardırlar. Öteki nihayet bir saltanatın tarafıdır, hanedandır. Çok üstün cihanı titreten tarafları olduğu gibi, bizim insani duygularımızı zaman zaman ürküten tarafları da olabilir. O yüzden tarihi tarih olarak alalım, özendirmeyi öğrendirmeyi daha çok kültüre yönlendirmeye çalışalım dedik ki, bu görüşüm benim kararlı bir görüştür. Bunun sayın başbakanla çelikmek gibi bir anlamı da yok. İşi belki biraz daha boyutlandırmak, başka bir boyutuyla ele almaktan ibarettir.
"FARKLI GÖRÜŞLERE SAYGI GÖSTERİLMELİ"
Bu tartışmaların zararı yok, tarihimiz, kültürümüzle ilgili bir konuyu tartışıyoruz. İnsanlar bir konuyu konuşurlar ve kapatırlar diye bir şey yok konu gündeme gelir. Çeşitli yazarlar bu konuda yeni yazılar yazıyorlar, çeşitli yeni tartışmalar ve fikirler oluyor. “bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar” yani, hakikatin şimşeği farklı düşüncelerin çarpışmasından ortaya çıkar. Mevlana Celalettin Rumi’nin bir sözü vardır “hepimiz aynı fikirdeysek yeteri kadar düşünmüyoruz demektir” der. Fikir ayrılığı ilerlemenin yenilikleri bulmanın yollarındandır. Diyalektik de budur zaten. İyi, güzel, kötü, çirkin, siyah beyaz bunlar hep birbirinin içindedir. Türkiye tartışmaktan korkan bir ülke olmamalıdır. Türkiye’de insanlar birbirinin kopyası olmalarıdır. Elbette herkesin özgün bakış açıları, ilgi alanları var. Hepimizin okuduğu bunca kitap bunca tarih var. Onun yaratmış olduğu bakış açısı var. Bu bakış açında farklılık olabilir. Sonuçta topluma iyi örnekler vermeye çalışıyoruz. Biraz tartışmaktan zarar gelmez.