Gülerce'den çok çarpıcı medya analizleri
Eleştiriye evet, düşmanlığa hayır. Manşetlerde, köşelerde açıktan desteklediğiniz parti, bir türlü iktidar olamıyor diye kin, nefret ve intikam duygularıyla hesaplamayı, gazetecilik olarak göstermeye hayır, bin defa hayır...
İşte Gülerce'nin Hükümete destek verdiği ve Sabah gazetesinin okur temsilcisi Yavuz Baydar'ın ismini anmadan kovulmasını dile getirdiği o yazıdan çarpıcı bölümler:
DÜŞMANLAR İÇİN
SÖYLENMEYENLER SÖYLENİYOR
Böylesine bir kutuplaşma, Türkiye üzerinde oyun oynayan iç-dış
bütün şer odaklara müsait bir fay hattı hazırlıyor. Bu kutuplaşma
Türkiye'yi her türlü belaya açık hale getiriyor. Maalesef bu
kutuplaşma medyayı da etkiledi. Başka şekilde söylersek, medyanın
bir bölümü de bu kutuplaşmaya körük sallıyor. Cumhuriyet
tarihinde hiçbir hükümete karşı, böylesine organize ve toplu
şekilde saldırı yapılmamıştır. Küfür, hakaret, aşağılama, alay
etme, yalan haberler, bilgi kirliliği had safhadadır. Düşmanlar
için söylenmeyenler, yazılmayanlar pervasızca söyleniyor,
yazılıyor.
MEDYADA ÖLÇÜ
KAÇTI
Medya, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Basın meslek ilkeleri
bellidir. Maalesef bu ilkeler ve meslek ahlakı yerle bir
edilerek, kasten, ideolojik ve hasmane yayınlar
yapılmaktadır. Ölçü kaçmıştır. Kalemlerden, ekranlardan
kin, nefret, aşağılama hatta kan damlamaktadır.
ELBETTE HÜKÜMET ELEŞTİRİLECEK
AMA...
Hükümetin her yaptığı doğru mu? Elbette hayır. Hükümet
eleştirilemeyecek mi? Elbet eleştirilecek. Her eleştiriye de
kızmayacak. Hükümetler, bütün Türkiye'nin hükümetleridir.
Herkesi kucaklamak da sevaptır.
(...) Hepimiz insanız, peygamberler hariç, her yaptığımız doğru
olmaz. Bizim gibi beşerler, hata yapar. Niyeti
halis olanlar kasten yanlış yapmaz, zulmetmez. Ama beşeriz,
şaşarız. Ayağımız sürçer, yönlendirmelerle, telkinlerle,
zaaflarımıza yenik düşmelerle, istikameti tutturamadığımız olur.
Dost odur ki, böyle zamanlarda ikaz eder. İkaz edilen de
bundan gocunmaz, alınmaz. Dost da ikaz ederken diline, duruşuna,
üslubuna da dikkat eder. Rencide etmez, kırmaz, dökmez...
MEDYA HÜKÜMETİ ELEŞTİRMİYOR DÜŞMANLIK
YAPIYOR
Medya-hükümet ilişkilerinde medyada yanlışların temelinde, AK Parti'yi eleştirmek yerine, düşmanlık yatıyor. Sanki karşımızda iktidar değil düşman var. Birileri bunu, "Erdoğan gitsin, AK Parti'den kurtulalım" diye evet kasten, organize ve profesyonelce yapıyor. Bazıları da üslup hassasiyetini unutarak, hissiyata takılarak kıyıdan, köşeden aynı cephedeymiş gibi fotoğraf veriyor.
YILLARCA YÜKSEK ÜCRET ALAN
YAZARLAR...
Demokrasilerde şunlar yoktur: Hükümetler ülkeyi yönetir,
gazeteciler ve yazarlar da hükümeti yönetir... Bazı köşe
yazarları, her şeyin en doğrusunu bilir, başbakanlar onları
dinlerse iyidirler, onları kale almazlarsa muhtar bile olamazlar,
cahildirler, kötüdürler... Köşe yazarları şunları da yapmamalıdır:
Yıllarca yüksek ücretler aldıkları halde seslerini
çıkarmayıp, sonra etkisiz kaldıklarını gördüklerinde patronlarını
aşağılayıcı, karalayıcı, suçlayıcı yazılar yazıp kendilerine yol
verilmesinin zeminini hazırlamamalıdır. Sonra da bunu "Türkiye'de
basın özgürlüğü bitti" diye yabancılara
jurnallememelidir...
Hüseyin Gülerce'nin yazısının tamamını
buradan okuyabilirsiniz.