Gülerce izinliyse; Mahcupyan'a ne oldu?..

Bunu yapan gazete, iktidarın muhalif medyaya baskı yaptığını iddia eden Zaman gazetesi…

ADNAN BERK OKAN

İnanların topluca yaşamaya başlamalarıyla birlikte “iki sınıf” oluştu:

-      Yönetenler (Egemenler)

-      Yönetilenler

İlk başlarda “Fizik olarak en güçlüler” yönettiler toplumları…

Ve “En cesaretliler, gözü karalar”…

Ölümü göze alabilen…

Gözünü kırpmadan (İnsan) öldürebilen…

Ve…

(İnsanı) “Öldür” emrini kolaylıkla verebilenler…

Bunların kimilerine “Kral” denildi…

Kimilerine “Şah”…

Kimilerine “Padişah”…

Kimilerine “Hükümdar”…

Kimilerine “Sultan”…

Ve hepsi de kendilerini yeryüzünde Tanrı’nın vekili olduklarına inandırdılar…

 

Derken…

“Demokrasi” adı verilen ve benim kuşağıma (Belki de halen) ilkokul kitaplarında “Halkın kendi kendini yönetmesi” olarak tarif edilen bir sistem benimsendi…

Bu yeni sistemin sloganı şöyle idi:

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir…”

Ve fakat…

Bu yeni modelde yönetenler, yönetilenler içindeki “en dürüstler” değil, “en uyanıklar” oldu her zaman…

“En akıllılar” değil, “En kurnazlar” yönetime talip oldular ve yönettiler toplulukları…

“En dürüstler” yönetime giremezken, “En kolay ve rahat yalan söyleyenler, çalmaktan çırpmaktan korkmayanlar” iktidar oldular…

Bu yeni modelde görüldü ki; “Egemenlik kayıtsız şartsız sandıktan çıkan bir avuç oligarkın” idi…

Ve…

Hukukun üstünlüğünü hiçe sayan bu “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sistemi 2. Dünya Savaşı’nı başlattı…

Hitler ve Mussolini gibi faşist diktatörler üretti…

 

Savaştan sonra…

Batılı ülkeler “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sloganını terk ettiler…

Onun yerine “Kuvvetler Ayrılığı İlkesi” benimsendi…

Sandıktan çıkan ve ülkeyi yönetme yetkisini alan siyasetçiler o yetkilerini yargı ve yasama ile paylaşmak zorunda kaldılar…

Eş zamanlı olarak bu üç kuvvetin yanına “dördüncü kuvvet” olarak bir de “Medya” eklendi…

Diğer üç kuvvet birbirini; medya ise onların tümünü denetleme görevini üstlendi…

Türkiye o yeni ve “en çağdaş” modele geçebilmek için ne yazık ki bir başbakan ve iki bakanını idam etti…

Gelin görün ki buna rağmen henüz “Kuvvetler Ayrılığı İlkesi” halen etkin değil…

Yürütme, yasamanın da yargının da mutlak hâkimi…

 

Neden böyle?..

Çünkü…

Demokrasi halen ve sadece “Seçim Sandığı”ndan ibaret…

Çünkü…

Batı tipi demokrasilerde yasama, yargı ve yürütmeden sonra “dördüncü kuvvet” olarak kabul edilen medyanın etkinliği ve gücü sıfır…

Yasama ve yargı nasıl ki yürütmenin emir ve komutasındaysa…

Medya da aynen onlar gibi yürütmenin kontrolü altında…

En fenası ise ne biliyor musunuz?..

Medya bir yandan yürütmenin kontrolü ve müdahalesi altında özgürlüğünden yoksunken…

Diğer yanda kendi içinde de özgürlükleri kısıtlıyor…

“İktidar medyaya baskı yapıyor, editoryal özgürlüğümüz yok” diyen medya yöneticileri; kendi yazarlarının içinde işine gelmeyen makaleleri yazanları ya kovuyor…

Ya kendilerinin gitmeleri için baskı yapıyor…

Ya da makalelerine sansür uyguluyor…

 

Örnek mi?..

Zaman Gazetesi…

Ve...

Hükümet – Cemaat
kavgasının başladığı ilk günden beri “yapmayın, etmeyin, siz kardeşsiniz, bu kavga sonunda iki taraf da kaybedecek” diyen Hüseyin Gülerce…

Önce "sayfa komşusu" sayılacak bir yazara "Turfa müneccim" dedirttiler Gülerce ile alay edercesine...

Sonra Mehtap TV'den "dışladılar"...

Cemaat'in olduğunu Sağır Sultan'ın bile bildiği Bugün'de, Nazlı Ilıcak'ın köşesinde "hakaret" ettirdiler...

Son on beş gündür de nasıl bir izinse çıktığı, bir türlü bitmiyor…

Ama bizler bunun "izin" olduğuna ikna olmuş değiliz...


Ve...

Gülerce
'nin bitmeyen izninden sonra şimdi de Etyen Mahcupyan...

En son, "Gazeteci olmaktan çıkıp fahri siyasetçiliğe soyunduğunuz zaman anlama çabasını da bir kenara bırakırsınız. O zaman elinizde sadece savunmak istediğiniz pozisyon kalır ve bazı pozisyonlar maalesef analiz yapmaya müsait değildir" diye yazmıştı...


Zaman zaman aynı şeyi (Fahri siyasete soyunsa da) kendisi yapsa da nihayet kimseye hakaret etmeden kişisel görüşlerini açıklıyordu...

Ancak o da yok artık...

Gazete yönetimi tarafından beğenilmeyen yazılarının sansürlendiği söyleniyor…

Yani dostlarım...

Bu sansürcü, yasakçı, "beni eleştirirsen seni kapıya koyarım" diyenlerin yönettiği gazete, iktidarın muhalif medyaya baskı yaptığını iddia eden Zaman gazetesi…
 

Yani ey güzel insanlar!..

“Egemenler” iktidarda da olsalar…

Muhalefet de yapsalar…

Kendi egemenliklerini koruyabilmek için demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi değerleri hiçe sayıyorlar…

Dedim ya…

En somut örnek; Cemaat medyası…

İktidar medyasını yönetenlere talkın veren cemaat medyası salkımı da bütün bütün yutmaktan bir türlü vazgeçmiyor…

adnanberkokan@gmail.com