Gülerce gibi Taşgetiren de özeleştiri yapacak mı?
Hüseyin Gülerce, Etyen Mahcupyan ve Gülay Göktürk alkışlanası bir ahlâkî duruş sergileyerek bu kirli terminatörler savaşının önüne geçmeye çalışırken....
ADNAN BERK
OKAN
Cemel, Müslümanlarla Müslümanların ilk
savaşıdır İslâm tarihinde…
Sebebi: Hz. Muhammed’in eşi (Aynı zamanda Hz. Ebubekir’in kızı) Hz. Ayşe’nin; Hz. Muhammed’in damadı (Aynı zamanda amcasının oğlu) Hz. Ali’nin halifeliğine olan itirazı, onun halifeliğini önlemek isteyişidir…
Bu savaşın en ilginç taraflarından biri ise; Hz. Muhammed’in eşi ile damadının karşı karşıya gelmesinin yanı sıra; Hz. Ebubekir’in oğlu (Hz. Ayşe’nin ağabeyi) Muhammed’in de, Hz. Ali’nin yanında kız kardeşine karşı savaşmasıdır…
Nereden mi aklıma geldi?...
Söyleyeyim…
Ahmet Taşgetiren’in bugünkü Star’da “Gülerce’yi ne yapmalı?” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca hatırladım…
Taşgetiren Gülerce ile olan dostluklarının 40 yıl öncesine dayandığını, aynı evi paylaştıklarını, kardeş gibi olduklarını hatırlatıyor yazısında…
Peki…
Sonra ne oldu?..
Yani üç dört ay önce ne oldu da bu iki kardeş ayrı düştüler?..
Cevabı yürek yakacak kadar ağır…
Çünkü…
Gülerce kırk yıldır durduğu yerde durdu…
Ve durduğu yerde; savaşa tutuşmuş iki Müslüman guruba “itidal” tavsiye etti…
Girişilen savaşın her iki tarafı yaralayacağı gibi; İslâm’ın temiz adına da zarar verebileceğine dikkatlerini çekti…
Taşgetiren ne yaptı buna karşılık?..
Safını değiştirdi…
Cemaatten kopup Hükümet’in yanına geçti…
Ve…
Savaşı körüklemeye başladı…
Tıpkı…
Cemel Savaşı’ndan önce Abdullah Bin Ömer’in yaptığı gibi…
Abdullah Bin Ömer ne mi yapmıştı?..
Anlatayım…
Hz. Ayşe, savaşa giderken Haveb’de konakladıkları bir gece rüyasında, uluyan köpekler görmüştü…
O rüya kendisine Hz. Muhammed’in bir uyarısını hatırlatmıştı…
Şöyle demişti Hz. Muhammed:
“Ya Mihrimah!.. Umarım Haveb’in köpekleri uluduğunda orada olmayasın…”
İşte o nedenle sormuştu Hz. Ayşe “Burası Haveb olmasın?” diye…
Ve…
Savaş isteyenlerden, iktidarı Hz. Muhammed’in damadı ve amcası oğlu Hz. Ali’ye bırakmak istemeyenlerden biri olan biri olan Abdullah Bin Ömer “yalan” söylemiş, “Burası Haveb değil” demişti..
Taşgetiren ve benzeri birçok benzeri de “Müslümanların savaşmamaları için ”Gülgetiren” olacaklarına…
Gerçekten de “Taşgetiren” olmuşlardı…
Ya da birer Abdullah Bin Ömer…
En başından itibaren Gülerce’nin yaptığı
gibi; hem Gülen’i ve hem de
Erdoğan’ı uyarıp; “amman ha!... Sizler
kardeşsiniz… Dünyada hiçbir şey, hiçbir servet, iktidar ve güç; iki
kardeşin birbirini incitmesine değmez” demek yerine...
Cemaate ve Gülen’e
yüklendiler...
Erdoğan’a “gaz” verdiler…
Savaşı durduracaklarına üzerine benzin döktüler…
Bugün de; Hüseyin Gülerce’nin bizim patrona (Hadi Özışık) yaptığı açıklama üzerine koparılan fırtınadan sağa sola savrulmuş dallardan birini kapmaya çalışıyorlar…
Taşgetiren bugünkü makalesinin bir yerinde; Hüseyin Gülerce’nin, Özışık’a yaptığı özeleştirideki şu cümlesini paylaşıyor okurlarıyla…
“Başbakan’ın bundan sonra Hizmet Hareketi’ne karşı, şefkatli, merhametli ve demokrat tavırlarla sadece hukukun üstünlüğüne riayet edeceğine inanıyorum’”.
Ve…
Bu sözü söylediği için Gülerce’nin Zaman’dan kovulacağını ima ediyor…
Gülerce
kovulur mu
bilmem…
Ama tek bildiğim şu:
Cemaat ve Hükümet arasındaki savaşın müsebbiplerinden biri nasıl ki Ekrem Dumanlı’nın yönettiği (Ya da yönetemediği) Zaman Gazetesi ve kimi köşe yazarlarıysa…
Diğer müsebbiplerinden biri de Gülay Göktürk, Hüseyin Gülerce ve Etyen Mahcupyan gibi, Cemaat’in medyasında kalarak iki tarafı birden bıkmadan usanmadan itidale davet etmek yerine; saf değiştirip savaşı kızıştıran Taşgetiren ve benzerleridir…
Göktürk, Gülerce ve
Mahcupyan gibi yapıp yangını söndürmek için su
taşımak yerine...
İktidar medyasına transfer olup “yangına benzin
dökenler"dir...
Yıllarca gönül verdiği bir inanç birliğinin manevi lideri olan Gülen’i; tarihin ilk canlı bombalarını yaratan kiralık katili olan Hasan Sabbah’a benzetenlerin safına geçip yaylım ateşi başlatmayı tercih edenlerdir…
Taşgetiren bugün Camia’nın özeleştiri yapıp yapmayacağını merak ediyormuş…
Peki ya siz sevgili Taşgetiren?..
Ya sizler ne yapacaksınız?..
Hükümetle Camia arasındaki savaşı kızıştıran sizler de özeleştiri yapacak mısınız?..
Son altı aydır süren bu Cemel Savaşı’nın sorumlularından biri olduğunuzu…
İktidarı ele geçirme ya da kaptırmama kavganız yüzünden bu güzel ülkenin güzel insanlarının inançlarını nasıl da törpülediğinizi itiraf edip onlardan özür dileyecek misiniz?..
Hüseyin Gülerce, Etyen Mahcupyan ve Gülay Göktürk alkışlanası bir ahlâkî duruş sergileyerek bu kirli terminatörler savaşının önüne geçmeye çalışırken; bu savaşı körükleyen sizler ne zaman yapacaksınız özeleştirilerinizi?..
Bugün çıkıp Gülerce’yi daha da tahrik ve teşvik etmek kolay…
Bugün çıkıp; Göktürk’e, Gülerce’ye, Mahcupyan’a “yiğitsiniz, cömertsiniz” demek de kolay…
Ama…
Bu değerli meslektaşlarım yarın bir gün canlarından ya da mallarından olursa ne yapacaksınız?..
Dökeceğiniz timsah gözyaşları onların kayıplarını geri getirecek mi?.
Yani sevgili Taşgetiren…
Bu savaşın hiç başlatılmaması…
Başladıktan sonra da mutlaka durması için en çok çabalayanlardan biriyim…
Hem de ne Camia’dan ne de Hükümet’ten yana olduğum halde…
Bir iktisatçı; görmüş geçirmiş bir yazar olarak, ülke ekonomisine ve sosyolojisine büyük zarar vereceğini gördüğüm için önlemeye çalıştım o savaşı…
Başaramadım…
Doğru…
Bugün Hükümet bir seçim zaferi kazandı…
Ama…
Kazanılan zaferin altında; incinmiş, gönülden bağlı oldukları dinleri bir kirli savaşa alet edildiği için kahrolmuş milyonlarca Müslüman’ın kırılmış kalpleri yatıyor…
Sizin yüzünüzden…
Bencil hesaplarını milyonlarca güzel insanın inançlarına, hayallerine, umutlarına tercih eden sizlerin yüzünden…
adnanberkokan@gmail.com