Gülen, Turgut ve Çölaşan...

ADNAN BERK OKAN

Sevgili Serdar;
Fethullah Gülen ve hareketine destek veren milyonların, Emin Çölaşan'dan çok daha "Yurtsever" olduklarına ilişkin tespitin için seni kutlarım...
Çölaşan'a "bulaşma" gibi çok tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalma pahasına buna cesraet edebilmen ve söylemen ise ayrıca takdire şayan bir başka güzelliğin...
Nihayet benden tam 14 yıl sonra birileri çıkıyor ve "Çölaşan gerçeğini"; Çölaşan'ın saldırdığı kişilerin bu ülkenin hayrına, destek verdiklerinin ise egemenler adına çalıştıklarını görüyor...
Görmekle de kalmıyor, Çölaşan'ın "sanal bir medya kahramanı" olduğunu köşesinde alenen yazıyor...
Bu konuda hakkını teslim ettikten sonra dün kaldığım yerden devam edeyim...


Ters çakma eylemi…

Biliyorum…
Armitage’in "Artık PKK'ya biraz çelik göstermek gerekiyor" demekle amaçladığı şeyin ne olduğunu halen açmadım…
Açacağım ama daha sonra...
Önce bir durum tespiti yapmak istiyorum…

Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçisi’nin İran Hükümeti’nin görevlendirdiği bir İranlı Amerikalı tarafından öldürüleceğine ilişkin ABD televizyonlarında yayınlatılan habere inanıp inanmadığını bilmiyorum...
Ama...

Ben inanmadım Serdar…
İnanamam da…
Çünkü…
Haber bence tamamen asparagas…
Yani…
Egemenlerin tipik bir “ters çakma” eylemi…
Yanlış bilgilendirerek kamuoyu yaratma stratejisi…
Petrol üreticisi iki Müslüman ülke arasında “fiktif” bir gerginlik yaratma çabası…

Türkiye – İran – ABD ortak hareket etme kararı (ya da tarafların buna çok hevesli oldukları) ise kesin doğru…
Ancak…
Şu anda bilhassa enerji tekelleriyle İran yönetiminin (tabii ki bütün petrol üreticileri) bırak duyulmasını, konuşulmasını bile istemedikleri yepyeni bir “gelecek plânlaması”…
Çünkü…
Küresel enerji devlerinin, petrol kartellerinin ve petrol üreticisi ülkelerin şu anda duymak istemedikleri tek kelime “Peace / Barış”tır…
“Barış” sözcüğünün; Obama – Putin – Ahmedinejad- Netanyahu ve Erdoğan tarafından “eşzamanlı” söylenmesi demek ise; petrol fiyatlarında “dramatik” bir fiyat düşüşü yaşamak demektir ki; bugünkü konjonktürde kabul edilebilir bir şey değildir…

O halde; “Peace / Barış”, lâfı edilecek bir “kurum” değildir bugünlerde…
Yani…
Basılması gereken hava “savaş olasılığının bitmediği” havasıdır…
İşte o suikast haberi aslında göstermektedir ki; İran’ın en büyük düşmanı İsrail değil Suudi Arabistan’dır…
Yok efendim sahiden de öyle değil…
Öyle olduğunun bilinmesi gerektiği için…
Çünkü…
İran ile İsrail arasında savaş çıkacağı söylentisi petrol fiyatlarını tırmandırmaz; bölge ülkelerinin daha çok silâh satın almalarına sebep olur sadece…

Amaaaa…
İki petrol üreticisi arasında savaş çıkacağı ihtimali bile petrol fiyatlarını yukarıya doğru hareketlendirir.
Fiyatların yükselmesi sadece İran ve Suudi Arabistan’ın değil; Rusya’nın ve Azerbaycan’ın da işine gelir…
Ve tabii…
En çok da “Küresel Enerji Devleri”nin…


Fukara Ermenistan

Sevgili Serdar;
“Azerbaycan ve Ermenistan, Karabağ ve Nahcivan konusunda uzlaşmaya vardılar; Aliyev bu anlamsız küslüğün bitmesi gerektiğini açıkladı” desem, bana inanır mısın?..
Sanırım inanmazsın…
Ama…
Aynı cümlede öznelerin yerini değiştirsem de şöyle desem:
 “Azerbaycan ve Ermenistan, Karabağ ve Nahcivan konusunda uzlaşmaya vardılar; Ermenistan Cumhurbaşkanı Petrosyan bu anlamsız küslüğün bitmesi gerektiğini açıkladı”…

O zaman tabii ki inanırsın…
Çünkü…
Barış, fukara Ermenistan’ın işine yarar…
Küslük ve sürekli savaş ihtimali ise petrol ve doğalgaz yataklarında muhteşem bir servete sahip Azerbaycan’ın…
Çünkü savaş ihtimali, yüksek petrol ve doğalgaz fiyatı demektir…
Çünkü savaş ihtimali, Azerbaycan’ın servetinin daha da büyümesi demektir…
Ve fakat…
Ermenistan’ın ise daha da fukaralaşması…
Zira…
O iki ürün de Azerbaycan’da çok, Ermenistan’da yoktur…


Savaş; silâh demektir

Ve Serdar…
Şimdi geleyim Armitage’in PKK için söylediklerine…
“Çelik göstermek” ne demektir?..
Tabii ki “Silâh”…
Çünkü savaş; silâh demektir…
Armitage’in yeni başkanı olduğu ATC de silah satışlarını düzenleyen bir tür pazarlama ofisidir…
PKK’ya “Çelik gösterilmesini” isteyen Armitage Türkiye’yi açıkça tahrik ve teşvik ediyor…

Sınır dışında ne kadar askerimiz var?..
“10 bin” diyorlar ama inanma…
En az 20 bin…
Belki daha fazla…

Serdar…
O 20 bin asker için sınır dışında kazan kaynıyor her gün…
Her gün benzin mazot harcanıyor onlara yer değiştirtmek için…
Her gün milyonlarca dolarlık mermi yakılıyor; jetlerimiz sorti yapıyor…
Yani Serdar…
Şu anda Türkiye “küçük bir muharebe” değil, “orta büyüklükte bir savaş” yaşıyor…
Ona göre de harcama tabii ki…


Oyun İran'a değil İran için...

Yani Serdar;
Doğru olan, Amerika’nın İran için bir oyun kurmakta olduğu değil…
Başbakan Erdoğan da hiç kimsenin oyununu bozmuş falan da değil…
Erdoğan “mükemmel” oynuyor…
Ve…

Asıl doğru...
Birleşik Devletlerin savaştan tamamen arınma çabasında olduğu...
Ve...
Türkiye ile İran arasında bir dostluk kurmanın daha çok işine geldiği…
Çünkü...
Amerika Irak’ta var…
Pakistan’da var…
Afganistan’da var...
Ama…
Bu ülkelerin arasında da İran var…
Kör köprü yani...

Sevgili Serdar…
Bu demektir ki...
Amerika bugünkü şartlarda ne kendisi İran’la savaşı göze alır…
Ne de İsrail’in İran’a saldırmasını ister…
Aksi halde İsrail’in bir tek askerine karşılık 1027 Filistinliyi serbest bırakmasına göz yumar mıydı?..
Irak ve Afganistan’ı, küresel terörü yok etmek için “işgal” eden Amerika; bölgenin “en azılı” teröristlerinin özgürlüklerine kavuşmalarına neden rıza gösterdi ki?..
Ve...
Bundan sonra...
Türkiye'nin başına musallat olan; dağdakilerin kendi açılarından samimi, karargâhtakilerin ise çoğunun tam bir profesyonel olduklarını bilirken onlara göz yumar mı?..

Ya İsrail ile ilişkiler?..

Yani Serdar;
Türkiye’nin, İran’la yakınlaşması en çok da Birleşik Devletlerin işine gelir…
Ama…
Tabii ki kapalı kapılar ardında…
Yoksa bugünlerde asıl olan iki ülkenin “kavgalıymış gibi görünmeleri”dir…
Ki…
Suriye de buna inansın…

Peki “Ya İsrail ile ilişkiler” diyeceksin?..
Boş veeerrr…
En iyisi susmak…
Nihayet önce gazeteci değil, “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” olmanın mühim olduğu bir süreç yaşıyoruz…
Ama şu kadar söyleyeyim:
Göreceksin ki önümüzdeki süreçte Türkiye’nin siyasal gücü Türkmenistan’a kadar (Türkmenistan dâhil) uzanacak…
Yok yok…
Sakın ola buna “genleşme” deme…
Çünkü etkinlik artmasının genleşmeyle hiç alâkası yok…



Biraz dikkatli ol!…

Efendim?..
Bizim Kürtlere ve PKK’ya ne mi olacak?..
Hani diyorsun ya “Erdoğan oyunu bozdu”…
Orada biraz dikkatli ol!…
Sadece dikkat!..

Oyunlar bazen de kartlar yeniden dağıtılsın diye bozulur…
Yani…
Masadakilerin rızasıyla…
Ve sonunda masadakilerden en az biri (bazen ikisi) bir oyuncunun lehine kâğıtları ne kadar iyi olursa olsun, elerindeki kâğıtları masaya atarlar…
Bilirsin, bunun anlamı “ben yokum” demektir…

Bir düşün bakalım…
İsrail neden İran'ın en büyük düşmanı olsun?..
Ama…
Neden "en büyük düşmanı olduğu" sanılmasın?..
Yani...

Demek istemem o ki…

Küresel şirketlerin işine gelen şimdiki duruma göre; İran hem İsrail ve hem de Suudilerle kavgalı görünmeli…
Ama sadece görünmeli…

Hâsılı sevgili Serdar;
Küresel Liberal Kapitalizm bütün tedbirlerini alıyor…
Bu arada komşuda pişecek tabii ki bize de düşecek…
Enseyi karartmayalım yani…

Not: Terör bitti Serdar...
Son yapılanlar ise örgütün kalbur üstü ve bu işi büyük paralar karşığı yapan profesyonellerinin ne olacağı?..
Türkiye bunların teslim edilmelerini istiyor ama adamlara verilen sözler buna mâni...
Tabii çok önemli bir bölümü teslim edilecek...
Çok profesyonelleri ise büyük ihtimalle Nevada yolcusu...

adnanberkokan@gmail.com