Gülen Öcalan'ı muhattap alır mı?

Ruşen Çakır köşesinde İmralı'dan Pennsylvania'ya yollanan selam üzerinden Türkiye'nin iki muktedir isminin ilişkisini yorumladı.

GAZETECİLER.COM - "Sizi bilmem ama eğer "günümüz Türkiyesi'nin en güçlü üç ismi kimdir?" diye sorsalar hiç tereddütsüz Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan'ın adlarını sayarım. Erdoğan'ı şimdilik bir kenara bırakıp bu yazıda Gülen ile Öcalan arasındaki ilişkiyi (daha doğrusu ilişkisizliği) ele almak istiyorum."

Böyle başlıyor yazısına Ruşen Çakır, bugün Vatan gazetesindeki köşesine.

ÖNCE ZEYTİN DALI

"Şu ana kadar Gülen'in doğrudan adını anarak Öcalan'dan söz ettiğine tanık olmadım, ancak tersi oldu. Yakın zamanda Öcalan'ın en az üç kez Gülen hakkında konuştuğunu biliyoruz."  
diyen Çakır, Öcalan'ın  Aralık 2010'da avukatlarına Gülen hareketi hakkında özetle "Biz hiçbir zaman kendilerinin varlığını inkar etmedik, onlardan da bizi inkar etmemelerini bekleriz. Hem kendileri hem biz, gerek Türkiye'de gerek Ortadoğu'da önemli aktörleriz" dediğini hatırlattı.

ARDINDAN ÇOK AĞIR ELEŞTİRİ


Ardından Milliyet'te yayınlanan  "İmralı Zabıtları"  haberinde, Öcalan'ın genel olarak Nurculuk'tan özel olarak Gülen ve hareketinden de söz etmiş olduğunu, daha önce zeytin dalı uzattığı Hizmet Hareketine bu kez fazlasıyla eleştirel ve suçlayıcı ifadeler kullandığını anımsattı.

ÜÇÜNCÜ SEFER İSE SELAM

Çakır son olarak da 3. İmralı heyetinden Sırrı Süreyya Önder'e  "Fethullah Gülen'in 'Sulhta hayır vardır' yaklaşımı benim de yaklaşımımdır. Bütün Ortadoğu'daki demokratik bir siyaset ve barış için birlikte çalışabiliriz, Muhterem Fethullah Gülen'e selamlarımı söyleyin. Onu en iyi anlayan benim." dediğini yazdı.

Bu girişin ardından "İmralı ile Pennsylvania arasındaki mesafeler azalır mı?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

GÜLEN ÖCALAN'I MUHATTAP ALMAZ

"Gülen'in, Öcalan'ın kendi hakkında söylediklerini çok önemsediğini ama onu (en azından daha uzun bir süre) doğrudan muhatap almayacağını düşünüyorum. Öcalan'ın da dikkat çektiği gibi, başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu'da aynı alanlarda faal olan, hatta kimi durumda benzer kitlelere hitap eden bu iki hareketin birbirini yoksayması mümkün değil.

Geçmişe baktığımızda bu iki hareketin birbirlerine hayli mesafeli, hatta sıklıkla kavgalı olduklarını görüyoruz. Bunun başlıca nedeni PKK'nın öteden beri dinle arasında bariz bir mesafe koyması, Gülen cematinin de, esas olarak PKK'yı "terörist", Öcalan'ı da "teröristbaşı" olarak algılayan bir kitleye hitap etmesidir.

GÜLEN DE ÖCALAN DA DEĞİŞİME AÇIK

Bununla birlikte gerek Gülen, gerekse Öcalan son derece gerçekçi ve değişime açık kişiler ve hareketlerinin başarıları da büyük ölçüde bu esneklikten, zamana ayak uydurma yeteneğinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla
bu iki hareketin daimi bir şekilde çatışma halinde olmaları beklenemez. Hele yeni İmralı süreci başarılı bir şekilde ilerlerse, zaten baştan desteğini ilan etmiş olan Gülen (ve dolayısıyla hareketi) süreçte daha aktif bir rol oynayacaktır. Bu da Gülen hareketi ile Kürt siyasi hareketi arasındaki mesafenin doğal olarak azalmasına ve belki de kapanmasına neden olacaktır.

TABİİ Kİ İTTİFAK İÇİNE GİRECEK DEĞİLLER

Tabii ki bu iki güçlü ve rakip hareketin kısa süre içinde "ittifak" içine gireceğini iddia ediyor değilim. Ancak eğer süreç beklenmedik bir fiyaskoyla sona ermezse, ki böyle olacağını sanmıyorum, her iki hareketteki (ve liderdeki) gerçekçi eğilim baskın çıkacak ve taraflar arasındaki ihtilaflar dereceli olarak gündemden düşecektir.

Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın