Gülay Göktürk
Samimiyetin yerini kötü niyet, salt aşağılama ve itibarsızlaştırma amacı aldığında bırakın aynı siyasi fikir mahallesinde olmayı....
Sanırım bu köşede en çok da fikri
samimiyete değer verdiğim anlaşılmıştır...
Fikir tartışmaları; karşılıklı eleştiriler, "sen yanlış
biliyorsun, benim söylediklerim doğru" demeler her zaman
ve her şartta "demokrasinin gereği" olarak kabul
edilmiştir...
Ancak...
Bütün bu tartışmaların kabul edilebilir olmasının tek şartı
samimiyettir...
Samimiyetin yerini kötü niyet, salt aşağılama ve
itibarsızlaştırma amacı aldığında bırakın aynı
siyasi fikir mahallesinde olmayı, aynı fikri evde bile otursam
kabul edemeyeceğimi defalarca anlattım...
Şimdi...
Geleyim bugünün kaybedenine...
Neredeyse son 15 yıldır;
- Kürtlük-Türklük,
- Alevilik-Sünnilik
- Asker-
Sivil
- Sağcı- solcu konularında "en bölücü" makaleleri yazan, sübyancılığı bile hoş gören makalesiyle genel ahlâk sınırlarımızı zorlayan;
Küreselleşmenin giderek hızlanan gelişiminde "Ulus Devlet" fikrini reddederek haliyle "kederde, tasada ve kıvançta ortak" olamayacağımızı savunan Gülay Göktürk bugün bir anda "Ulusal birlik ve bütünlük"ten söz edip; kim olduklarını kendilerinin bile bilmedikleri ya da gerçek manada tanımlanmak istenildiğinde o tanımlamaya asla giremeyecek olanların "ben bir Beyaz Türk'üm" dedikleri zırzopların saçma sapan yazı ve konuşmalarından hareketle "bölücü" manada olmasa da "sosyal yaşam tarzı" açısından "gerçek Beyaz Türk" denilebilecek milyonları "töhmet" altında bırakan;
daha düne kadar dalga geçtiği "kederde, tasada ve kıvançta ortak" olma duygusuna sarılan Gülay Göktürk, bugünkü Bugün'de "Artık tasada ve kıvançta ortak değiliz" başlığı altında yayımlanan makalesindeki vicdanların asla kabul edemeyeceği ikiyüzlülüğü ile kaybetti...