Görevimiz tehlike!...
Böyle bir günde, zanlı ve eli kanlı Cem G’nu savunuyormuş izlenimi yaratacak bir yazı yazmak “tehlikeli”…
Dün, Cem G’nin sorgulamaya
götürülüşü sırasında yaşananlara baktım da…
Kendimi bir an için 18. yüzyılın
vahşi Teksas’ında gibi hissettim…
İp isteyenler…
Cem’i parçalamak için birbirlerini
çiğneyenler…
Linç
girişiminde bulunanlar…
Tam bir geri kalmış ülke halkı
manzaraları…
Biliyorum…
Böyle bir günde, zanlı ve eli
kanlı Cem G’nu savunuyormuş izlenimi yaratacak bir yazı yazmak
“tehlikeli”…
İyi ama benim işim
ne?..
“Tehlikesiz” yazı yazmak
mı?..
Eğer kimi itirazları ve hatta
hakaretleri göze almazsam, hukukun doğrularını yazabilir
miyim?..
Hepimiz biliyoruz ki, zavallı
Münevver’i, Cem öldürdü…
197 gün sonra bunu Cem’in ağzından
da duyduk…
Ama Cem’den halen “Katil” diye
değil, “zanlı – şüpheli - sanık” diye söz ediyoruz…
“Hukuk”
işte böyle bir şey…
Geçenlerde Suriye Devlet Başkanı
Beşar Esad şöyle diyordu: “Devlet intikam duyguları
taşımaz...”
Bunu söyleyen devlet adamı,
demokrasiyi kendi halkına yaşatamayan bir devlet
adamı…
Ama o da devletin intikam duygusu
olmaması gerektiğini söylüyor…
Ağızlarını açtıklarında “Hukukun
üstünlüğü” diye haykıranların linç vahşeti ve “ihkak-ı hak”
sevdalısı yurttaşlar için neler yazıp, neler söyleyeceklerini merak
ediyorum...
“Demokratik
Açılım Paketi” nasıl da aşağılanıyor
kimileri tarafından…
“İntikam”
nasıl da hukukun ve toplumun geleceğinin önüne
geçiriliyor…
Bunu yapanlar 70 milyon içinde 100
bin kişi ama sesleri çok çıkıyor…
Hasılı…
Cem G
artık yargının ellerinde…
Yargıçlar, şefkat mi gösterir,
acımasızlığının dişlerini mi bilemeyiz ama şunu istenmek hakkına
sahibiz: Yasalar ne emrediyorsa yerine getirin... Hem de hiç
geciktirmeden...
Ve şimdi de döneyim
medyamıza…
Tamam işte…
Emniyet
Müdürü de Cem’in teslim olmasındaki
başarıyı kendine ve ekibine değil size mal
etti…
“Bu başarı
medyamızın başarısı” demese de hiç kompleks
yapmadan onu demek istedi…
Şimdi sıra her gün Engin Temel’i
yazmanıza geldi…
Her gün gazetelerinizde,
köşelerinizde, ekranlarınızda Engin’in katil ya da katil
zanlılarının yakalanması için yazıp çizmelisiniz…
Münevver
cinayetine gösterdiğiniz hassasiyeti Engin Temel
cinayetine de göstermelisiniz…
Sen sevgili Fatih (Altaylı),
Cem’in yerini ihbar edenler için koyduğun 30.000 Lira ödülü, Engin
Temel’in katil zanlısı ya da zanlıları için de vereceğinizi ilân
etmelisin…
Nasıl olsa o 30 bin lirayı gözden
çıkarmıştınız…
Ve siz sevgili
okur...
Siz de duygularınızın değil,
hukukun üstünlüğünün birer hayranı olduğunuzu Engin Temel
cinayetinin zanlı veya zanlıları için de
göstermelisiniz…
Münevver’in katil zanlısı 197 gün
sonra kendi teslim oldu…
Engin’in katil zanlısı ya da zanlıları
neredeyse 280 gündür ne yakalandı, ne de teslim olan
var...
Üstüne üstlük, katil zanlısı ya da
zanlılarını ne arayan var ne soran…
Medyamız da “nasıl olsa Engin’in
katilini arayan soran yok… Biz de kulağımızın üstüne yatıp
enerjimizi Münevver’in katili için harcayalım” diye
suskun…
Soruyorum:
Münevver kınalı kuzuydu da Engin
neydi?..
Bu soruya cevap
verin…
Münevver'i bir ana doğurdu da; Engin'i
leylekler mi getirdi?..
Lahanadan mı çıktı?..
Münevver’in katil zanlısı için
çıldıran, Cem’i linç etmeye veya ip isteyip oracıkta asmaya
çalışanlar size sesleniyorum…
Bu kadar yiğitsiniz(!) de aynı
yiğitliği Engin’in katil zanlısı ya da zanlıları için neden
gösteremiyorsunuz?..
Bu nasıl yiğitlik
böyle?..
Yoksa siz soğan başı yiğitleri
misiniz?..