'Gidin şu gazeteyi basın, yakın, yıkın...'

İktidara destek verdiği iddiasındaki bir yazar; ayrıştırıcı, ötekileştirici, gerginleştirici, öfke katsayılarını arttırıcı, nefret ettirici bir kabalık yaptı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan mealen şöyle dedi:

Salâ veren imama saldırmak da namaz kılmıyor diye bir kişiye baskı yapmak da kabul edilemez”…

Ve…

Vicdan sahibi ne kadar makul muhalif varsa medyada, hepsi, Cumhurbaşkanı’nın bu insancıl ve kucaklayıcı açıklamasını kendi okurlarıyla paylaştı…

*

Başbakan; “Türkiye bir hukuk devletidir. Bu ülkede bütün hayat tarzları, bütün inançlar, bütün düşünceler devletin güvencesindedir” dedi…

Vicdan sahibi ne kadar makul muhalif varsa medyada, hepsi Başbakan’ın bu ve benzer açıklamalarını takdir etti, köşesinde okurlarıyla paylaştı…

*

Ak Parti’ye bir kere bile oy vermemiş…

Belki asla da vermeyecek olan milyonlar; Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bu insancıl, toparlayıcı, birleştirici söylemleriyle pek çok korku ve kuşkularından kurtulurken…

İktidara destek verdiği iddiasındaki bir yazar; ayrıştırıcı, ötekileştirici, gerginleştirici, öfke katsayılarını arttırıcı, nefret ettirici bir kabalık yaptı…

Ne mi yaptı?..

Anlatayım…

*

Kanal 24 TV…

Ekranda “Günün Manşeti” isimli program yayınlanıyordu…

Yeni Şafak yazarı Hikmet Genç, "Laiklere gözdağı" manşeti atan Cumhuriyet gazetesini canlı yayında parçaladı.

Oysa…

Gazete yönetimini eleştirebilir; saldırıların sadece laikliğe değil bütün ülkeye ve halka olduğunu sakin bir üslûpla anlatabilirdi…

Ama…

Öyle yapmadı Hikmet Genç…

Gazeteyi izleyicilerin gözleri önünde paramparça etti…

Cumhuriyet’e zaten öfke duyanların öfke katsayılarını misli misli arttırdı…

Adeta:

Gidin şu gazeteyi basın, yakın, yıkın” demek istedi…

*

Bu kafaya sahip bir meslektaşımı kınıyorum…

Milyon kere kınıyorum…

Çünkü…

Bu kafa…

Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan ortamı sakinleştirmek, gerginlikleri gidermek, ulusun tamamını birbirlerine yakınlaştırmak isterken, iç savaş tahrikçiliği yapan kafadır…

Bu kafanın yaptığı da gazetecilik, yorumculuk değil gazeteci barbarlığıdır

*

Orta yaş üstü gazeteciler hatırlayacaklardır…

Ahmet Altan ve Neşe Düzel yıllar önce Kanal D’de SABAH’ın manşetini okuduktan sonra gazeteyi yırtıp çöpe atmışlardı…

Aynı gecenin sabahında Aydın Doğan iki çok ünlü gazeteciyi hemen kovmuştu…

Hem de yırtılan gazete Doğan Gurubu’nun bir numaralı rakibi olduğu halde…

*

Aydın Doğan, bir numaralı rakibini yırtıp çöpe atan iki ünlü gazeteciyi ödüllendirmek yerine neden kovmuştu biliyor musunuz?..

Çünkü…

O gün, sahibi olduğu televizyon ekranında rakip gazeteyi yırtıp atanlar, karşıdaki rakibe “sen de bizim gazeteyi yırtıp çöpe at” deme hakkını vermiş oluyordu…

Çünkü bir gazeteyi yırtıp çöpe atmak…

Kötü niyetlileri “gidin şu gazeteyi basın” diye tahrik etmekti…

Aydın Doğan işte o nedenle en güçlü rakibi de olsa bir gazeteyi yırtanları affetmemişti…

*

Merak ediyorum…

Bakalım Hikmet Genç’in patronu da Aydın Doğan’ın gösterdiği hassasiyeti gösterecek mi?..

Yakup MURAT
yakupmurat@gazeteciler.com