Gezi sonrası başka bir Nejat İşler...

Gezi eylemlerine verdiği destekle öne çıkan ünlü oyuncu Nejat İşler, Gezi sonrası yaşadığı değişimi Hürriyet'e anlattı...

GAZETECİLER.COM
Nejat İşler uzun süredir Gümüşlük’te yaşıyor. Burada komün hayatının dinamikleri geçerli. Ama aralarındaki dayanışma ruhu Gezi olaylarıyla doruk noktasına çıkmış. Forumlara, eylemlere aktif katılan İşler, Gezi sonrası Gümüşlük’ü, Gezi öncesi Türkiye’yi Hürriyet'ten Ceren Şehirlioğlu ile



İŞTE NEJAT İŞLER'İN HÜRRİYET'E YAPTIĞI ÇARPICI AÇIKLAMALAR:

Çocuklar Club Gümüşlük’ün gölge bir köşesine kurulu uzun masada çamurdan heykeller yapıyorlar. Gümüşlük Yaz Kampı için Van, Urfa ve İstanbul’dan geldiler. Burası onların magazin sayfalarında gördüğü, iskelelerin üzerinde yayılan kibirli yıldızların krallığı değil.Onların ünlülerle tanışmaya can attığından çok Gümüşlük’tekiler bu çocukları tanımak istiyor. Beş yıldır Gümüşlük’te yaşayan Nejat İşler az sonra gelip onlarla birlikte Küçük Prens’i okuyacak. Akşam da birlikte Laçin Ceylan ve Nihat İleri’nin oyununu izleyecekler. Uzun yıllardır görmediği kardeşleri evine misafir olmuş gibi heyecanlı. Gözlerinde çok yumuşak, çok umutlu bir ifadeyle “Çocuklar” diyor. İşler’le Yaz Kampı’nın ikinci günü buluştuk. Çocukların heykellerine hayranlıkla bakıp, onlarla öğle yemeği yedikten sonra, çimenlerin üstünde bir sedire kurulup sohbete başladık.

Gümüşlük’te yaşamaya ne zaman başladınız?

5-6 yıldır burada yaşıyorum. İstanbul’da evim yok. Orada hiç güvende hissetmiyorum kendimi. Sokağa çıktığım anda bir şey başlıyor. Herkes bir şey istiyor. Burada bana sadece‘Artist’ diyorlar. Ben herkese yetemem. G.t olmaya razı oldum. Burada herkes dalgasında. Köylüsü de dışarıdan gelenlerin çoğu da doygun. Daha az sıkıntı yaşıyorum.

Gezi olayları buradaki hayatınızı etkiledi mi?

Etkilemez olur mu? Sedef oldum! Gümüşlük Forumu kısa sürede Türkiye’nin en aktif forumlarından biri oldu. Boş konuşmuyor kimse.

Gezi eylemlerine destek verdiniz ama sizin gibi eylemlere katılan meslektaşlarınız bu yüzden hedef gösterildi, bazıları işlerinden oldu. Mehmet Ali Alabora en açık örneği. Bu durum sizi korkuttu mu?

Ben hiçbir şeyle ilgili günlük bir tavır sergileyemem. Olaylar konusunda konuşurken tarihe bakarım. Ajite olamam yani. Biraz daha dikkatliyim bu konuda. “Bana bir şey olmasın” dediğimden değil. Şu sebepten: Bu bir sınıf çatışması sorunu. Gezi’nin çıkışının iktidarla hiç ilgisi yok. Medya ve muhalefetle ilgisi var. Onlara “Niye susuyorsunuz” demekle ilgisi var. İktidar ne yaparsa yapsın. Adı üstünde iktidar. Ama muhalefet ve medya ne yaptı? Asıl sorun bu.

Bir yandan iktidarın tavrına duyulan öfke de yok mu bunun içinde?

Bu bizim görevimiz değildi. Hatta ben üstlenmek istemiyorum, ‘Çocukların’ demeyi tercih ediyorum. O çocukların işi değildi bunu yapmak. Medya ve muhalefetin işiydi. Dünyanın her yerinde iktidarboşluğu bulduğu anda yapıştırır. Onlar da tabanına oynuyor. Ve siyaseten haklılar. Buna karşılık bir şey yapmayan haksız.

Ama bunu yapmanın da bir üslubu yok mudur?

Evet vardır. Zaten kaba ve nobran buluyorum. Ama bu olay fark edilebilirdi. İlk üç günde bir özür dilenebilirdi. Madem yanlış davranıldığını kabul ediyorsunuz, hesabını sorun.

Peki Gezi’den olumlu bir sonuç çıkar mı?

Zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Burada çocukların geldiği yaz kampı da böyle bir şey. Bir anlamda bizim özeleştirimiz. Mesela, ben hayatımda hiç Güneydoğu’ya gitmedim.Gümüşlük ise köylüsüyle, yerleşikleriyle tuzu kuru bir memleket. Ama şimdi tuzu kurular özeleştiri yapıyor. Biz sadece kendi arkasını koruyan burjuva ahlakını devam ettiriyor gibiyiz. Bu biraz rahatsız etti. Gezi ruhu filan diyorlar ya, en büyük meselesi bu işte. Ne yaptık diye dönüp kendimize bakmak. 30 yıldır Doğu’dakilerle konuşmuyoruz. Kürtçe bilmiyoruz. Komşumuzun dilini bilmiyoruz.

AKP’nin yüzde 50 ile ayırdığı seçmeni de ötekileştirilmiyor mu? Mesela Erdoğan’ı destekleyenler buraya gelse bir anlamda ‘ters mahalle baskısına’ maruz kalırlar mı?

Bunu da forumda konuşacağız yakında. Mesela bankalar, holdingler, Koç’lar, Sabancı’lar hâlâ başörtülü kadın çalıştırmıyorlar, reklamlarında oynatmıyorlar. Benim annem başörtülü. Bunlar Türkiye’nin gerçeği. Biziz. Beraber seviniyoruz, beraber acı çekiyoruz. Mesela Gölcük depremini hatırla, hiç o Alevi, bu Sünni, bu başörtülü diye bir şey var mıydı? Bizim hamurumuzda var dayanışma. Bunun ortaya çıkması lazım.

Burada düzenlendiğiniz eylemleri eleştirenler oldu. Katılanlara ‘tatlı su solcusu’ diyenler var.

Birincisi, burada kimse solcu değil. Tatlı su hiç değil. Yaz bittikten sonra da buradaki forum devam eder. Bence yıldız bir forum bizimki. Bu eleştirilerde sorun şurada; insanlar bir kahraman yaratmaya çalışıyor hep. Bir anda patlasın istiyorlar ama bu öyle bir şey değil. Yavaş yavaş olacak. Şu anda özeleştiri yapıyoruz. Ben net utanıyorum kendimden. Bu yaz kampı bunun için var. Onlarla tanışmak için yaptık. Onlar da bizi tanımıyor. Dizilerde gördükleri gibi yaşıyoruz zannediyorlar. Bir daha gelecekler, biz oraya gideceğiz, bu devam edecek. Aslında hükümetin dediği Kürt açılımına hizmet ediyoruz. Ama bildiğimiz yoldan. O yol da konuşmak.

İktidarın söylediğiniz anlamda konuşmaya yeterince hoşgörü gösterdiğini düşünüyor musunuz?

İzin vermediğini söylersek haksızlık ederiz. Siyasetçilerin neyi neden yaptıklarını çözemem ama ben ne yaptığımı biliyorum. Bu tanışıklığı büyütelim, devamlı beraber olalım istiyorum. Çocukluğumu Eyüp’te geçirdim. Bir işçi semtiydi. Altımızda bir Kürt aile, yanımızda Pomak, karşımızda Bulgar oturuyordu. Gayet iyiydik. Kahvede ancak şaka olurdu “Hadi lan Pomak!” Şimdi iş ciddiye bindi. Ama artık bizim dönüp kendimize bakmamız lazım. Yıllardır hiçbir şey yapmadık. Ekmek elden su gölden yaşadık. Bu çocukları görmedik. Onlarla tanışmamız gerek. Şimdi bir Kürtçe kampı düşünüyoruz mesela. Böyle tanışarak çözülecek bu mesele.

Bugün din ve ırktan öte, farklı bir ‘biz ve onlar’ kutuplaşmasının içine çekildiğimizi düşünüyor musunuz?

Benim dedem dindar bir adamdı. 16 yaşıma kadar beş vakit namaz kıldım. Sorun bununla ilgili değil, sınıfla ilgili. İktidarların hepsi 10 sene geçirdikten sonra bu hale gelebilir. Ama bu bizim işimiz değildi. Benim ne işim var Gezi’de, Mehmet Ali’nin (Alabora) ne işi var? Biz film yaparız. İşimizle anlatırız.

Ama istediğiniz gibi anlatmanıza izin verilmiyorsa ne yapacaksınız? Bırakacak mısınız?

Bazen inandığın şey için para kazanmayı reddedebilirsin. Mehmet Ali ‘Heberler’i para kazanmak için mi yapıyor sence? Bir de şu, Büyük Türkiye, emperyal, Mısır, Suriye, oraya atlayalım, buraya patlayalım tavrını da anlamıyorum. Bir dur bize bak önce.

İktidar baksa göreceği manzara ne?

Hiç kimse görmedi. Demirel de, İnönü de, Özal da, görmedi. Bunlar da görmüyorlar. Ben iktidarlaempati kuruyorum. Mesela benim bir avantam var. İki tane insan geliyor, ben tanıdığıma veririm. Bunda eleştirecek bir şey yok. Hep sızlanıyoruz “Ne yapacağız?” diye. İşte biz Gümüşlük yaz kampını yaptık. Sonra yine sivil bir işe bakacağız. Böyle devam edecek.

Hangi iktidar gelirse gelsin aynı şey olur mu diyorsunuz yani?

CHP gelse ne olacak ki? Aynı şey. Açık alan bırakırsan adam evine de girer, hayatına da karışır.

Röportajın tamamı için