Generallerin maaşlarını sorsana aslan Şamil!..
Şamil; TSK ve Yargı personeliyle valilerin maaşlarına yapılacak zammı bilmiyorum… Sen de bilmiyorsun…
ADNAN BERK OKAN
Sevgili Şamil (Tayyar);
Bizim arkadaşlara (gazeteciler.com) daha şimdiden Başbakan
Erdoğan’la görüşüp, milletvekilliği adaylığı için
söz aldığını açıklamışsın...
Yani
Şamil;
"Bugüne kadar yazdığım, bundan
sonra da yazacağım bütün yazılar, yapacağım bütün konuşmalar Sayın
Başbakan adına rezerve edilmiştir, boş yerim yoktur"
demişsin...
Ne diyebilirim?..
"Hayırlı olsun"...
Demek ki
Hükümet’e ve Başbakan’a verdiğin
desteğin tahsilâtını yapmak için gün
sayıyormuşsun…
Helâl olsun…
Helâl olsun da…
Bundan sonra ne yazacaksın çok merak ediyorum?..
Yine “övgü” mü?..
Peki kim inanacak yazdıklarına be Şamil?..
Meselâ…
2011 yılında devlet memurlarının maaşlarına
yapılan zamları Maliye Bakanlığı açıkladığı için
biliyorum…
Ama Şamil; TSK ve Yargı
personeliyle valilerin maaşlarına yapılacak zammı
bilmiyorum…
Sen de bilmiyorsun…
Çünkü diğer bütün devlet memurlarına yapılan/yapılacak maaş zammını
açıklayan Maliye Bakanlığı TSK ve
Yargı personeliyle valilerin
maaşlarına yapılan/yapılacak zammı açıklamadı…
Acaba neden?..
Ya da neler dönüyor oralarda?..
Ben bu gizliliği merak ediyor ve sorguluyorum…
Senin ise umurunda bile değil be Şamil…
Şimdi beklenir ki bunu kendi uslûbunla sorasın
Başbakan'dan...
Ama köşende...
Açıkça...
Bekleyeceğim...
TSK
denetimi gizli kalacak…
Sevgili Şamil;
5 Aralık 2010 tarihli STAR’da (yani senin
gazetende) başlığı altında bir haber yayımlandı…
Haberde; Sayıştay Kanunu’nda askeri harcamaların
tamamına yönelik Sayıştay denetiminin
genişletildiği ancak denetim sonuçlarının kamuoyuna
açıklanmayacağı bilgisi yer alıyordu…
Hatırladın mı?..
Yoksa okumadın mı?..
Okumamış olabilirsin zira pek de büyütülmemişti…
Sonra senin ne yapacağını merak ettim Şamil…
Öyle ya…
Sen askeri vesayetin bitmesi için en çok çalışan(!)
kardeşlerimizden biriydin…
Asker dediğin senden korkmazsa(!) namertti…
Kodu mu oturturdun(!) çünkü…
Ama…
Günlerdir Ak Parti Hükümeti’ne bu konuda bir soru
sormadın?..
“Hoooppp!.. Orada kimse
yok mu!” diye haykırmadın…
“N’oluyo yaaa!.. Yoksa hükümet; asker, yargı ve valilerle
kapalı kapılar ardında gizli bir dümen mi çeviriyor” diye
kimseyi fırçalamadın…
Neyse!..
Belki yarından sonra bu soruları da sorarsın yine kendi
uslûbunla...
Fazla uzatmak istemiyorum Şamil;
Şimdi merak ediyorum…
Sen ki memleketimizde “askeri darbe önleyen
gazeteci” olarak tanınıyorsun…
Sen ki bu ülkede, “generalleri hapse tıktıran,
tıktıramadıklarını bile Silivri yollarına mahkûm eden
gazeteci” olarak bilinmektesin…
Ne oldu da hükümetin, Sayıştay Kanunu’na yaptığı
bu "ahlâksız ekleme"ye sesini çıkarmadın?..
Ne oldu da; generallerin alacakları maaş zammının
gizliliğine itiraz etmedin?..
Sakın hükümet kapalı kapılar ardında zavallı devlet memurundan,
emekliden kesip de altlarını (genç subayları yani)
tutamadıklarını söyleyen generallere bol keseden
dağıtmış olmasın!..
Ben merak ediyorum…
Sen merak etmiyor musun?..
Af edersin kardeşim;
Saçma sapan bir soru oldu...
Merak etsen aradan şunca zaman geçti hesap sorardın...
Sormadığına göre demek ki ilgi alanına girmiyor...
Koskoca Ak Parti milletvekili adayı TSK
hesaplarının denetimiyle ilgilenecek değil ya...
Oktay Ekşi
CHP’ye geçince ayıpsa…
Sevgili Şamil;
Umarım milletvekili aday adaylığı için başvurduğun gün köşenden ve
ekrandan ayrılırsın…
Ayrılmazsan ne olur?..
Başbakan zor durumda kalır…
Çünkü…
Daha dün Oktay Ekşi’nin CHP’ye
katılmasını eleştirdi…
Bir gazetecinin CHP’ye katılımını eleştiren
Başbakan’ın bu saatten sonra seni Ak
Parti’den nasıl olup da milletvekili adayı göstereceğini
merak etmiyor değilim…
Ama…
Bence Başbakan’ı zorda bırakmamak için yarından
tezi yok köşeni de ekranları da bırakmalısın
Şamil…
Belki o zaman Başbakan rahat eder...
Malûm...
Oktay Ekşi, "beni başbakan kovdurdu"
demişti...
Sen ise "Onu kovdurduysa beni de Başbakan istifa
ettirdi" dedikten sonra kısık bir sesle "Beni Ak
Parti'den milletvekili yapacak da...." dersin...
Bu arada unutma…
Eğer senin tarafındaki medya gerçekten dürüstse,
CHP’ye üye olan Oktay Ekşi’yi
nasıl yerin dibine soktuysa aynısını senin için de yapacaktır…
Tedbirini al...
Sevgili Şamil;
Sana kim bilir kaç kez söyledim ki “geleceğin yönetici
gazetecilerinden biri” olabilirdin…
Ama kendini angaje ettin…
Gazetecilik geleceğini bitirdin…
Haaa…
Milletvekili olursan siyasette yıldızlaşabilir misin?..
Bilemem…
Ben 1999 seçimlerinde senin bugünkü
konumundaydım…
Bir yanda generallerle mücadele ederken, diğer yanda da medya
kartelinin iki patronuyla savaşıyordum…
DYP Genel Başkanı Çiller’in “sizi mecliste
görmek istiyorum” diyerek beni aday gösterme teklifini
kabul etmedim…
Çünkü o süreçte yaptığım gazetecilik değil, DYP
sözcülüğü gibi bir şeydi…
Milletvekili adayı olma teklifini kabul ettiğim anda yaptığım
mücadelenin bütün sihri kaybolacak; “meğer DYP’ye verdiği
destek milletvekili olmak içinmiş” düşüncesini beraberinde
getirecekti…
Hatırlatayım dedim de...
Sevgili kardeşim;
Aman ha!..
Sakın “taraf” olmanı eleştirdiğimi sanma…
Bir gazeteci elbette “taraf” olabilir…
Hatta olmalıdır da…
Ama…
“Taraf” olmak sadece bardağın dolu yarısını görmek
demek değildir…
“Taraf” olmak aynı zamanda bardağın yarısının boş
olduğunu da söyleyebilmektir…
Taraf olduğun tarafı sadece
doğrularıyla değil, yanlışlarıyla
da köşene taşıyabilmektir…
Hatırlatayım dedim de…
Aksi halde adın BÖY (Başbakanın Özel Yazarı)’e
çıkar ki insanlara “kal” getirirsin…
Metiner’in haline bak, ne demek istediğimi
anlarsın!..
adnanberkokan@gmail.com