Genel yayın yönetmeni nasıl gider?..
Ama “daha eğlenceli” olanın, genel yayın yönetmenliğinden “ayrılışlar” olduğunu belirtip.....
GAZETECİLER.COM
Ertuğrul
Özkök bugünkü yazısının
girişinde, Hasan Cemal’in dün yazdıklarına atıfta
bulunuyor…
Hürriyet’e
nasıl genel yayın yönetmeni olduğunu anlatıyor…
Ama “daha
eğlenceli” olanın, genel yayın yönetmenliğinden “ayrılışlar”
olduğunu belirtip örnekleri ile anlatıyor…
Kimisi
görevden alınan genel yayın yönetmenini bile güldürecek kadar “
tiraji komik” bazısı ise görevden alınan GYY’nin “yüreğini
dağlayacak, aklını başından alacak” kadar
dramatik…
Bakın
nasıl…
.........
Ben
size bu işin daha eğlenceli kısmını anlatayım.
Yani genel yayın yönetmeninin
gidişini.
Ama
kendiminkinden başlamayacağım.
ZİNCİRKIRAN NASIL
GİTTİ
Sevgili
Ertuğrul;
Belli ki “iç
dünyanda huzurlusun”…
Dr. Alexis
Carrel; “Kendi iç dünyalarının huzurunu modern şehrin kargaşasının
ortasında bile koruyabilenler, sinir hastalıklarına
bağışıklıdırlar” demişti…
Ama...
Bunu modern
şehirler için söylemişti…
İstanbul ne yazık ki “modern”
değil…
Çağ dışı
devasa bir köy, İstanbul…
Bu saatten
sonra ömrünün kalanını o devasa köyde geçirirsen, bugüne kadar
koruduğun aklından da olacağından
eminim…
A.B.O.
|
Hürriyet’in benden önceki genel yayın
yönetmenlerinden Necati Zincirkıran önceki gün arayıp
anlattı.
“Genel yayın yönetmenliğinden alındığım gün
öylesine dalgındım ki, gazeteden çıkarken arabamı unutmuşum.
Sirkeci’ye kadar yürüyerek indim, orada fark ettim. Bir lokantaya
girip gazeteyi aradım ve ‘Arabamı gazetede unutmuşum bana gönderir
misiniz’ dedim.”
HAKKI DEVRİM KAPIDA
* Hakkı Devrim ise önceki gün Yeni
Sabah’taki yöneticilik görevinden nasıl ayrıldığını
yazdı.
Patron işine son vermiş.
Müessese müdürü kapıya kadar inerek Hakkı
Devrim’i karşılamış ve şunu söylemiş:
“Kusura bakma ağabey, bana ‘Hakkı Bey’i kapıdan
içeri sokmayın’ talimatı verildi. Patron da erken geldi, yukarda
odasında. Bir diyeceğin varsa gider söylerim.”
CİVAOĞLU JAGUAR’LA
* Güneri Civaoğlu’ndan da Güneş Gazetesi
Genel Yayın Yönetmenliği’nden nasıl ayrıldığını
dinledim.
Daha önce Tercüman’dan ve Güneş’ten ilk
ayrılışında her şey gayet iyi olmuş.
Zaten kendisi ayrılmış.
Ancak Güneş’ten ikinci ayrılışı
eğlenceli:
“Özal döneminde Jaguar olayını patlatmıştım.
Tiraj çok yükselmiş ve gazetenin sahipleri de bana bir Jaguar araba
hediye etmişti. Daha sonra işime son verdiler. İşe bak ki, işime
son verildikten sonra gazeteden bana ödül olarak verilen o
Jaguar’la ayrıldım. Yolda giderken kendi kendime
gülüyordum.”
SEDAT ERGİN SÜRECİ
* Ayrılmayı en güzel karşılayanlardan biri
Sedat Ergin’di.
Ayrılışı bir sürece yayıldı ve her sabah uzun
konuşmalarımızda odasını neredeyse birlikte topladık.
Ben
hayatımda böyle “cool” bir ayrılık görmedim.
Benimkini ise zaten anlattım.
Babıâli bir genel yayın yönetmeni
değirmenidir.
Ayrılmasanız bile, her gün ayrılacağınıza dair
dedikodular çıkar.
Yani her genel yayın yönetmeni, odasında
toplanmış bir valizle çalışır.
* *
*
Eğer insan psikolojisini iyi bilen biriyseniz,
genel yayın yönetmenliğinden ayrıldığınız andan itibaren nelerin
olabileceği hakkında zihni hazırlığınız vardır.
Hele hele hayatınızın büyük bölümünü, “İnsana
ait hiçbir şey beni şaşırtmaz” felsefesiyle yaşamışsanız, gerçekten
şaşırmazsınız.
Gazetecilik, ayağa basma değil, ayakları çiğneme
mesleğidir.
Hele hele 20 yıl bu görev yapmışsanız, arkanızda
ağır bir arkadaşlıklar enkazı bırakmışsınızdır.
Zaten kendi kendinizi yalnız yaşamaya mahkûm
etmişsinizdir.
Dolayısıyla değişen bir şey olmaz.
O
nedenle geçmişe değil, geleceğe bakarsınız.
Artık yapamayacaklarınızı değil, artık
yapabileceklerinizi düşünürsünüz.
Ben
de öyle yaptım ve küçük bir çetele çıkardım.
* *
*
Artık Saracoğlu’nda Fenerbahçe formasıyla maç
seyredebileceğim.
Artık yazdıklarım, bazı komplo teorisyenleri
tarafından “patronumun” veya “çalıştığım kurumun resmi görüşü” gibi
algılanmayacak.
Köşemde yazılanların sadece şahsi düşüncem
olduğunu hissedip, bunun hafifliğini yaşayacağım.
Artık uzun öğle yemekleri
yiyebileceğim.
Artık dünyada olup biteni çok daha yakından
izleyebileceğim.
Artık Coldplay konserlerini
ıskalamayacağım.
Artık sabahları Tansu’yla uzun uzun kahve
içebileceğim.
Artık Yemen’e gidebileceğim.
Artık sadece kendim olabileceğim.
Söyleyin genel yayın yönetmenliğini bırakmaya
değmez mi?
Siz
söylemeyin ben söyleyeyim.
Değer...