Gazını tutma, balgamını yutma Osman bey...
Günde 20 bin adım yürüsen de… Beş saat tenis oynasan da… Beygir gibi koşsan da… Hiçbir işe yaramaz arkadaş…
Osman Müftüoğlu neredeyse iki günde
bir; “iyi yaşlanmanın çok özel sırlarını” anlatıyor Hürriyet’teki
köşesinde…
Artık, ezberledim…
*
Spor (Tenis olursa harika)…
Yürüyüş (en az 5, ortalama 7.5, en çok on bin adım günlük
yürüyüş)…
Tabii ki sağlıklı beslenme…
*
Benim çok yakından tanıdığım…
Yaşı 90’a yaklaşmış…
Ya da 90’ı geçmiş büyüklerimde bizzat tanık olduğum “iyi yaşlanma”
sırrını söyleyeyim mi?..
Buyurun:
*
- Canı ne istiyorsa ölçülü olarak ondan yemek…
- Ölçülü olarak karbonhidrat, yağ ve protein almak…
- Bol kahkaha atmak…
- Sıfır gerginlik…
- Sıfır öfke…
- Sıfır beklenti…
- Sıfır kuruntu…
- Sıfır kaygı…
- Sıfır nefret…
- Sıfır kin…
- Bol meşguliyet…
- Gazını tutma, balgamını yutma…
- Ayağını sıcak tu başını serin, düşünme derin derin…
*
Eğer…
- Kaygıların,
- Kuşkuların,
- Endişelerin,
- Bir türlü gerçekleşmeyen beklentilerin,
- Bitmeyen nefretin…
- Sönmeyen kinin devam ediyorsa…
Ve eğer bir de…
Hiçbir meşguliyetin yoksa…
*
Sporun da beslenmenin de her türlüsü fasa fiso…
Günde 20 bin adım yürüsen de…
Beş saat tenis oynasan da…
Beygir gibi koşsan da…
Hiçbir işe yaramaz arkadaş…
İLÂÇLARINIZI CİDDİYE ALIN…
Televizyonlar, siyasi kavgalardan
fırsat bulursa; “Sağlık” konularını tartıştırıyor…
O kadar kötümserlik pompalanıyor ki insanlara…
Günde en 10 bin adım atamıyorsanız…
Fukaralıktan hamur işinden başka bir yemek yiyemiyorsanız…
Her birine en az bir müdür maşı ödeyeceğiniz yaşam koçlarınız
yoksa…
“Hazır bir çukur bulursanız ‘öldüm’ deyip içine uzanın”
diyecekler…
*
Kimileri ise ilâçlarla ve ilâç sektörüyle yemiş kafayı…
Neymiş?..
İlâçların yan etkileri varmış…
Ne böbrek bırakıyormuş kullananda…
Ne karaciğer…
*
Ya arkadaş…
İlâçların elbette bizlerden bir şeyler alıp gitme ihtimali var…
Var ama…
Bizim ilâçlardan elde ettiğimiz fayda…
İlâçların bize verdiği zarardan misli misli fazla…
Onu neden söylemiyorsun?..
*
Ey güzel insanlar…
Doktorunuz size bir ilâç yazmışsa…
Yan etkisini umursamayın…
“Tedavi edici” etkisine değer verin…
*
“İlâç düşmanlarını” ciddiye almayın…
İlâçlarınızı ciddiye alın…
*
Çevrenize bir bakın lütfen…
Çocukluğunuzda etrafınızda bugünkü kadar çok “Yaşlı” var
mıydı?..
Tabii ki yoktu…
Çünkü…
Çocukluğunuzda, bugünkü kadar “etkin” ilâç yoktu…
*
O yaşlılarla gidin konuşun…
Doktorlarının yazdığı ilâçları disiplinli olarak kullandıklarını
söyleyeceklerdir…
*
O halde…
İlâçlara devam…
YEME
BENİ…
Adamın kartvizitinde:
“Gazeteci …. ….” yazıyordu…
Ama…
Gerek yazıları…
Gerekse TV’de yaptığı konuşmalardan anlaşılan oydu ki:
Bir siyasi partinin amigosuydu arkadaş…
*
İşte o gazeteci geçenlerde kartvizitine…
“Tarafsız Gazeteci …. ….” diye yazdırmış iyi mi?..
*
Ne yani?..
Kartvizitinde “tarafsız” yazdığı için…
O gazetecinin “tarafsız” olduğunu mu kabul edeceğiz şimdi?..
*
Hadi ya…
Yeme beni…