Gazeteler şehit haberlerine tarife mi uyguluyor?

Konvansiyonel medyanın altın çağını yaşadığı 1980'lerde uygulanamayan karartma 2010'ların sosyal medya çağında uygulanabilir mi?

GAZETECİLER.COM - Radikal genel yayın yönetmeni Eyüp Can, Şehit tarifesi! başlıklı köşe yazısında  "Konvansiyonel medyanın altın çağını yaşadığı 1980'lerde uygulanamayan karartma 2010'ların sosyal medya çağında uygulanabilir mi?" diye sordu.

İşte son günlerin en popüler tartışmalarından biri olan "Medya terör ve şiddet haberlerini görsün mü görmesin mi" tartışmasına Radikal genel yayın yönetmeni'nin köşesinden verdiği o çarpıcı yanıt:

GAZETELER TERÖR HABERLERİNİ GÖRSÜN MÜ GÖRMESİN Mİ?

"Siyasetçilere kalsa 'görmeyin' gitsin.

Gazeteler terör haberlerini görmeyince terör ortadan mı kalkacak?

Öyle olsa İngiltere'de kalkardı.

Thatcher döneminde teröre karşı basın üzerinde bir dönem terör karartması uygulanmak istendi.

Ne terör olayları azaldı o dönem ne de onca ısrar ve tehdide rağmen tam bir karartma sağlanabildi.

Konvansiyonel medyanın altın çağını yaşadığı 1980'lerde uygulanamayan karartma 2010'ların sosyal medya çağında uygulanabilir mi?

Hayal.

BAKALIM BUGÜN NASIL GÖRECEKLER

(...) Önceki gün Bingöl'de polis aracına saldırdı PKK. 8 polis şehit oldu. Bazı gazeteler hiçbir sorgulama yapmadan haberi küçük görmeyi tercih etti, peki ne oldu?

Dün neredeyse aynı bölgede bu kez 200 askerin taşındığı bir konvoya bir saldırı daha oldu.

İlk gelen bilgiler 10 şehit olduğu yönünde.

Bakalım bugün nasıl görecek gazeteler haberi?

GAZETELER ŞEHİT TARİFESİ Mİ UYGULUYOR?

Haberin küçük ya da büyük görülmesi değil mesele... Türkiye terörle dün tanışmadı, 30 yıldır terör ve şiddet belasıyla yaşıyoruz.

Ama gelin görün ki terörün en çok tırmandığı bir dönemde polisler zırhsız araçla, gerekli tedbirler alınmadan maça gönderiliyor...

Saldırı oluyor, 8 polis ölüyor...

Şehit cenazelerinin kalktığı gün, aynı bölgede gündüz saati 200 asker bırakın zırhlı aracı, sivil otobüslerle sevk ediliyor.

Hadi diyelim bazı gazeteler haberlere 'şehit tarifesi' koydu.

Tek şehit iç sayfalarda tek sütun...

2 şehit çift sütun...

3 şehit 3 sütun...

4 şehit 4 sütun...

Çift rakamlarda ne yapacağız? Birinci sayfaya koyacağız ama manşet yapmayacağız.

Allah aşkına bu mudur terörle mücadelede geldiğimiz nokta?

Peki ya ihmaller, hatalar?

Acı istismarıyla insan hayatını rakamlara indirgeyen tarifeler?

ORGANİZASYONLARDA 'ŞEHİT TARİFESİ' VARMIŞ

Şehit haberleri herkesin psikolojisini etkiliyor.

Sanatçı bir arkadaşım anlattı.

Meğer konserlerde de bir çeşit 'şehit tarifesi' oluşmuş.

4 şehide kadar organizasyona aynen devam.

4'ün üzerine çıkarsa şehit sayısı, organizatörler konseri iptal edelim mi etmeyelim mi diye sanatçıyla konuşmaya başlıyorlarmış.

Kimi tepki görürüm diye iptal ediyormuş konserini, kimi tepki görme pahasına çıkıyormuş konsere.

Son zamanlarda 'şehit tarifesi', konser veren sanatçıların en büyük kâbusu olmuş.

"Bu yüzden uzun süre hiç konser vermemeyi bile düşündüm" dedi bir sanatçı.

"Ölümün tarifesi olmaz; bir kişi de ölse 10 kişi de, çıkıp inadına barış çağrısı yapmaktan yanayım" dedi bir diğeri.

Baktım sanatçılar da biz gazeteciler gibi bölünmüş.

Kimi tıpkı gazeteciler gibi sütun santim hesabı yapıyor, kimi her türlü tarifeye 'inadına müzik, inadına barış' diyerek kafa tutuyor.

Ölümün, acı ve şiddetin tarifi var mı ki tarifesi olsun!

Bize her koşulda terör ve şiddete karşı tarifsiz ve tarifesiz mücadele düşüyor.