Gazeteciye fıkra yüzünden hapis cezası!
Aslı Ayıntaşbaş bugün köşesini trajikomik bir Türkiye hikayesine ayırmış. Fıkra yüzünden hapis cezası alan bir gazeteci öyküsü.
GAZETECİLER.COM - Akşam yazarı Aslı Ayıntaşbaş bugün köşesini trajikomik bir Türkiye hikayesine Adana'da bir gazaeteci yerel gazetede yayınlanan bir fıkra nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hakaret etmek suçundan 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmış. Tanıdık bir öykü tebii ki. Baklava çaldığı ya da polise taş attığı için onlarca yıl hapis cezası alan çocukların öykülerinden daha sert değil. Neyse, Aydıntaşbaş'ın da bu konuda söyleyecek sözü var...
"Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Kemal Unakıtan'ın avukatları dava
açmış. Gazete sahibi, sorumlu olarak gazetede çalışan bir
bilgisayar operatörünü göstermiş ve böylece Sevda Turaçlar 11 aya
mahkum olmuş.
Fıkraya 11 ay mı? Dudak uçurtan bir hikaye. Ancak Çin gibi,
Özbekistan, Türkmenistan gibi üçüncü dünya ülkelerinde olacak tarz
bir olay. Bu yüzden de Adana vakası, hem gazetelerde hem de tüm
yabancı ajanslar ve İnternette...
Son dönemlerde içte ve dışta Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda
hassasiyet had safhada. 'Başbakan'ı protesto eden genç gözaltına
alındı' haberleri arttı. Doğan Grubu'na gelen vergi cezasının
yarattığı polemik ise ortada. Bu yüzden, bu haberi önemsedim.
Bir de açıkçası şaşırdım. Cumhurbaşkanı Gül'ün medyayla ilişkiler
konusunda Başbakan'dan farklı düşündüğünü, gerilimlerden rahatsız
olduğunu, Türkiye'nin reformist imajının bu şekilde lekelenmesinin
önümüzdeki Kürt açılımı gibi devasa projeleri baltalamasından
korktuğunu biliyorum. Mizaç olarak sabırlı ve hoşgörülü. Nasıl oldu
da bir fıkra için avukatlarını görevlendirdi?
Haberden alıntı yapan gazetelerden hiçbiri fıkranın kendisine yer
vermemiş. Telefona sarılıp Adana'yı iyi tanıyan, yerel gazeteciliği
artık ancak filmlerden hatırlayacağımız bir heyecan ve iştahla
yapan Sabah Gazetesi'nin Bölge Ekler Koordinatörü Ersin Ramoğlu'nu
aradım. Haftanın yarısını Ankara, yarısını Adana'da geçiren Ersin
Abi, Adana'daki yerel basın konusunda hiç de iç açıcı olmayan bir
tablo çizdi. Siyasilerin çıkar uğruna kullandığı küçük gazeteler,
kirli ilişkiler, arsa spekülasyonları, şantaj, belediyelerin basını
rakiplerini yıpratmak için kullanması vs. Aslında Türkiye genelinde
gördüğümüz çirkinliklerin daha kaba ve kontrolsüz bir
versiyonu.
Neyse ki sonunda fıkraya da ulaşabildim. Sevimsiz ve saçma bir
fıkra. Komik değil. İçinde hakaret var mı, derseniz, son bölümünde
radyo kendiliğinden Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Unakıtan'a
'Şerefsiz' diyor. Yani var.
Peki koskoca Cumhurbaşkanı, Başbakan, Maliye Bakanı, Adana'nın
tirajı birkaç bin bile olmayan bir yerel gazetesinde uygunsuz bir
fıkra var diye dava açmalı mı? Kesinlikle hayır.
Bir, attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değmez. Bu ve benzeri
davaların basın özgürlüğü konusunda Türkiye'nin imajına verdiği
zarar, verilen cezadan çok daha ağır bir bedel."