Mirgün Cabas'la yeni kitabı "2001"i konuşan Hürriyet yazarı Ayşe
Arman yazısına "Gazetecilik, hamamböceği gibidir her koşulda
yaşar!" başlığı attı...
Ayşe Arman'ın gazetecilikle ilgili soruların da cevap veren
Mirgün Cabas, işsiz gazeteciliği, kitap yazarken kızıyla geçen
diyaloglarını ve bugünlerde gazeteciik yapmak isteyip istemediğini
anlattı.
İşte Mirgün Cabas'ın Ayşe Arman'ın sorularına verdiği
cevaplardan bazıları:
İŞSİZ KALINCA DÜZENLİ İŞİM
OLMUŞ VE BİTTİ!
Kitap bitince ne hissettin?
- Boşluğa düştüm. Televizyondaki programım bitince düzenli işim
bu olmuştu. Biraz tadını çıkarayım, yeni bir şeye girişeceğim.
Yazmak ayrı, yayınlandığını görmek ayrı mutluluk…
KİTAP NASIL GİDİYOR
BABA?
Kitabı kızın Leyla’ya adamışsın. Çok hoşuma gitti. Onun,
“Kitap nasıl gidiyor baba?” diye sorması seni nasıl
etkiledi?
- Leyla, beni bir televizyoncu olarak tanıdı. Sonra bir anda
işsiz kalınca, bunun etrafımda yarattığı dalgalanmadan o da
etkilendi. Sokakta insanlarla ya da çevresindeki konuşmalara tanık
oluyordu. Bir anda “Nasıl yani! Babam kovuldu mu? Niye?” diye bir
şaşkınlık, bir güven sorunu yaşadı. Hafif de ürkekleşti galiba. Ona
kitap yazdığımı söylediğimde bu fikre çok sarıldı: “Babamın bir işi
var!” Herkese, “Benim babam kitap yazıyor” diye anlatıyordu. Hemen
her gün de bana o soruyu soruyordu: “Baba, kitap nasıl gidiyor?”
Ben de ona, “Bugün 10 sayfa yazdım”, “Bugün bir bölüm bitti” diye
rapor veriyordum. Sonra bana gelen ilk kopyayı ona götürdüm. İthaf
sayfasında adını görünce yüzündeki güzelliği anlatamam!
GAZETECİLİK NASIL YAPILIRI
ÖĞRENEMEYECEK BİR GENÇ GAZETECİ KUŞAĞI VAR
Sence Türkiye’de gazetecilik bitti mi?
- Bitmedi. Türkiye’deki başka pek çok şey gibi ciddi bir krize
girdi. Ama kitabın sonunda NTV’deki mesaimizden yola çıkıp Can
Kozanoğlu’yla uzun uzun konuştuğumuz gibi, “Gazetecilik nedir,
nasıl yapılır”ı görmeden işe başlayan ve bugünün koşullarında,
çalışırken de öğrenemeyecek bir genç gazeteci kuşağı, mesleğe
girdi. Nasıl yapılacağını bilenlere ne olduğunu da biliyorsun
işte…
ESKİ TÜRKİYE Mİ? YENİ
TÜRKİYE Mİ?
“Eski Türkiye de matah bir şey değildi!” diyorsun bu
kitapta…
- Eski Türkiye’ye bakıp ne gördüğüne göre değişir. Ekonomik
olarak iyi değildi. Sağlıksız bir Başbakan ve sıkıntılı bir
koalisyon vardı. Peki bugün ekonomi daha mı iyi? Başkanımız
sağlıklı ve tek parti iktidarı var. Herkes daha mı mutlu? O zaman,
ülkenin daha az muhafazakâr olmasını, bugünkü muhafazakâr görünme
numarasını saymıyorum bile. Bak, en azından şu var: O günün
gazetelerini okuduğunda, Türkiye’nin gerçekte ne durumda olduğunu
anlayabiliyordun. Bugün gazeteyi okuyunca, aslında bilmen gereken
bir sürü şeyin satır aralarına gömüldüğünü, yutulduğunu görüyorsun.
Kitabın girişine de yazdım. Benim bu kitapla yaptığımı, 15 yıl
sonra biri 2017 için yapmak istese işi zor.
Kitapta, Unakıtan’la, orman arazisine yasa dışı ev yapma
tartışmasını nasıl yaşadığınızı anlatıyor… Bugün benzeri bir şey
yaşanabilir mi?
- Al işte… Beğenmediğimiz eski Türkiye’nin sınırlarından bir
manzara! Haber bültenine bakanı bağlayıp, “Sizin yasadışı araziniz
varmış!” diye sorabiliyordun. Birincisi yayına çağırabiliyordun,
ikincisi başına bir şey gelmiyordu. İktidarın hala bir hesap verme
derdi vardı, hala hesap verebilir durumdaydı. Eski Türkiye mi
iyiydi, yeni Türkiye mi sorusunun tek cevabı yok. Ama
karşılaştırabilmek her zaman iyidir…
HER KOŞULDA HAYATTA
KALMAYI BİLİR
Günün birinde tekrar dört başı mamur gazetecilik
yapılabilecek mi sence?
- Bunun için hem ekonomik olarak güçlü hem de bağımsız bir
medyaya ihtiyacımız var. Gücü olanların tepesinde baskı var,
baskıyı göğüslemeye hazır olan bağımsızların da gücü yok. İkisi
nasıl bir araya gelecek, bilmiyorum. Ama gazetecilik hamamböceği
gibi. Her koşulda hayatta kalmayı başarır…
HABERDE HER ŞEY VAR AKIL
YOK!
“Bu haberde her şey var. Akıl yok! Ne münasebetle
etmiştin o lafı?
- Taraf Gazetesi’nin manşeti yüzünden. Muhsin Yazıcıoğlu’nun
helikopterinin NTV santralinden yapılan aramalar yüzünden düştüğünü
iddia eden haber! Saçma sapan bir şey. Bir de uzman görüşü
almışlardı. Helikopterin içinde çip yerleştirilmiş olabilirmiş
filan. Klasik bir Mehmet Baransu haberiydi. Haberi yapış biçimleri
savunmaları, o sonsuz kibir. Tam bir gazetecilik faciasıydı.
Aramaları ben yaptığım için suç duyurusu yapıldı hakkımda, beş yıl
filan soruşturması sürdü. İşte Taraf’ın, iyice gemi azıya aldığı
zamanlar… Yeni Türkiye’nin önceki versiyonlarından biri…
Ekşi Sözlük’e göre, siz Beckham ailesi gibiymişsiniz.
Güzelsiniz, medyatiksiniz, insanlar hayatınızı merak ediyor, karın
çok güzel, önde ve gözde… Bunlar seni rahatsız ediyor
mu?
- “Roma’ya gidince Romalı gibi yaşanır!” diye bir söz var. Bu
hayat, bu çocuklar, bu eş benim… Hayatta bir tercih yapınca, o
başka tercihleri de yanında getiriyor. Şikâyet etiğim hiçbir şey
yok hayatımla ilgili…
Nasıl bir hayat istiyorsun gelecekte?
- Mesleğime yeniden kavuşmak istiyorum. Bu koşullar beni işsiz
değil, mesleksiz bıraktı çünkü. İşsiz olmak; teorik olarak bildiğin
işi başka bir yerde yapabilme ihtimalinin olması demek. Bugün bu
ihtimal yok. Gerçi bu koşullarda yapmak istiyor muyum?
Sanmam. Aslında aynı anda siyasetten de uzak kalmak
istiyorum. İkisi birden nasıl olacak, bilmiyorum...