Gazeteciliğin 1 altın 5 teneke kuralı...
KGB'nin 6 altın kuralı, gazeteci milleti için "6 Teneke Kural"dır… Ama Türkiye'de 5 teneke kuralın yanında 1 altın kural var!..
KGB…
Yani: Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti…
Yani: Devlet Güvenlik Teşkilâtı…
SSSCB’den (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) Rusya federasyonuna miras kaldı…
Kabul edilir ki halen dünyanın “en gelişmiş ve etkin” istihbarat ağlarından birisine sahip…
Rusya Devlet Başkanı Putin de eski bir KGB ajanıdır…
Haliyle…
KGB’ye seçilenlere öğretilen 6 Altın Kural’ı hem iyi bilir…
Hem de bugüne kadar uygulayarak geldiği için “Başardı”…
O 6 Altın Kural ne mi?..
Şunlar:
* * *
1- Çok dinle, az konuş…
2- Sivri çıkışlar yapma…
3- Kararlarını kendine sakla…
4- Sakın ön plana çıkma…
5- Gerekmiyorsa konuşma…
6- Patronuna sadakatini belli et…
* * *
Fakat…
Bu 6 Altın Kural, gazeteci milleti için 6 Teneke Kuraldır…
Çünkü…
Bir gazete genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı; “az dinleyip çok konuşmalı”…
Çünkü…
Konuşmayan…
Çünkü…
Bildiklerini söylemeyen…
Çünkü…
Yazmayan…
Ve fakat…
Sadece dinleyen bir genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı:
Dilsiz şeytandır…
Ve haliyle…
Ey, sivri çıkışlar yapmaktan korkan gazeteci!..
Sakın ola…
Genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı olmayı aklının ucundan bile geçirme…
* * *
Aslına bakarsan…
Günümüz dünyasında (Türkiye’de değil tabii… Meselâ Rusya’da…) bir gazete genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı KGB’nin 6 Altın Kuralını uygulayarak mesleğinde tabii ki zirve yapabilir…
Ki yapanlar vardır (Allah’tan Türkiye’de bunlardan hiç yok...)…
Ama…
O durumda da, mesleğin ve kendisinin onurunu yerlerde süründürür…
* * *
Bir gazete genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı; kararlarını kendine saklama hakkına sahip olamaz…
Çünkü…
Bir gazete genel yayın yönetmeni ve köşe yazarının kararları paylaşıldıkça değer kazanır…
* * *
Bir gazete genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı; ön plana çıkmalı…
Hatta…
Kendini buna mecbur hissetmeli…
Çünkü…
Yönettiği, yazdığı gazete ancak kendisinin ön plana çıkmasıyla tanınır, bilinir…
Ya da…
Tanınırlığı ve etkinliği artar…
Son yıllarda bu tarz genel yayın yönetmenleri yerlerini (Türkiye’de değil tabi… Meselâ Rusya’da…):
“Sessiz, sakin, ön plana çıkmaktan korkan, okurun tanımadığı, siyasetçi ve diğer gazetecilerin tartışmadığı” meslektaşlarına bıraktılar…
Ve…
Onları pısırıklıkları yüzünden, yazılı basın bitmek üzere…
Yine ve…
Bir gazete genel yayın yönetmeni veya köşe yazarı eğer ön plana çıkmazsa…
O gazete, siyasetin (İktidar ya da muhalif fark etmez.) etkisinden çıkamaz…
Siyasi liderlerle eşit güçte görünemez…
Yani…
Kuvvetler ayrılığında medyanın 4. Kuvvet olduğu görüşü çöker…
* * *
Bir gazete genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı “Ajan” değildir…
Ajan olmadığı içindir ki; ne zaman konuşup ne zaman konuşmayacağına başkaları değil kendi karar verir…
Ve…
En gerekmediği(!) zaman da konuşma cesaretini gösterebilecek kadar yüreklidir…
* * *
Ve…
“Sadakat”…
İşte gazetecinin uymak zorunda olduğu tek kural budur…
Ama o da onu hak edene gösterilmesi zorunlu olan bir insani görevdir…
Ama…
Dediğim gibi:
Hak edene…
Ve…
Türkiye çok şükür ki patronun her türüne sadakatiyle tebarüz eden genel yayın yönetmeni ve köşe yazarlarıyla doludur…
Hani nasıl derler?..
“Sürüsüne bereket”…
Yakup MURAT