Gazeteciler Mavi Marmara'yı yazdı

"Halatlarla kaptan köşkünün olduğu yere inen üç İsrail komandosu rehin alındı... İsrail komandoları artık gerçek mermiyle ateş etmeye başladı..."

Dualarla başlayan yardım seferberliği, dokuz yakınını kaybedenlerin gözyaşlarıyla son buldu. Geriye iki ülke arasında yaşanan söz düelloları, siyasi tartışmaların yarattığı gerginlik ve halen İsrail'in uyguladığı 'Gazze ambargosu' kaldı. Gazeteciler de Mavi Marmara'daydı. M. Şefik Dinç ve Mediha Olgun gemide olanları kitaplaştırdı

Serkan Ocak, Radikal gazetesi Kitap ekinde Mavi Marmara gemisi ve Filistin'e yardım kampanyası ile ilgili kitapları değerlendirdi.

"Atılan bombaların bazıları gemiye çarpıp denize düşerken bazıları da sancak tarafındaki güverteye düştü... Halatlarla kaptan köşkünün olduğu yere inen üç İsrail komandosu burada bekleyen bir grup tarafından hemen rehin alındı... Yüzü gözü kan içinde kalan askerler çok korkmuşlardı... İsrail komandoları artık gerçek mermiyle ateş etmeye başladı... Ölenlerin çoğu geminin üst tarafında olanlardı..."

Bu satırlar bir film senaryosunu anımsatsa da ancak yaşananlar senaryo değil 'gerçek'ti. Gazze'ye insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara gemisi, 31 Mayıs 2010'da İsrail'in saldırısına uğradı. Dokuz kişi öldü, elliden fazla insan yaralandı.

Mavi Marmara'da 194'ü yabancı 577 kişi vardı. Bu kişilerin çoğu aktivistti ve İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargoyu delmek için 'Rotamız Filistin, yükümüz insani yardım' sloganıyla 22 Mayıs'ta İstanbul'dan yola çıktı. Gemide 'tarihe geçecek' bu yardım organizasyonunu takip etmek için elliye yakın da gazeteci bulunuyordu. Bu gazetecilerden ikisi tanıklıklarını gazete sayfalarının yanı sıra kitap yazarak da ölümsüzleştirdi. HaberTürk gazetesinden M. Şefik Dinç ve Sabah gazetesinden Mediha Olgun.

Yazının girişindeki alıntı M. Şefik Dinç'in Kalkedon'dan çıkan Kanlı Mavi Marmara adlı kitabından.

Peşinen söylemekte fayda var. HaberTürk muhabiri Dinç, Mavi Marmara'dan fotoğraflarını kurtarabilen tek gazeteci.

Dinç, normal bir mesleki iş gibi başlayan ancak pek de normal sonuçlanmayan Gazze serüvenini, son derece tarafsız bir bakış açısıyla anlatıyor. İsrail - Filistin - Türkiye ilişkilerinin, kanlı baskın öncesi ve sonrasındaki ilişkilerine de değinerek yaşadıklarını tüm detaylarıyla aktarıyor.

Kanlı Mavi Marmara'nın ilk bölümü, yıllardır bitmeyen İsrail ve Filistin mücadelesinin kronolojik hikâyesiyle başlıyor. Operasyon öncesinin yer aldığı bölümde ise organizasyonu düzenleyen İHH İnsani Yardım Vakfı'nın hazırlıkları anlatılıyor.

Sonraki bölümlerde İsrail askerleriyle kurulan ilk temas, İsrail'in yaptığı uyarılar ve Mavi Marmara'nın verdiği cevaplar yer alıyor. İsrail'in düzenlemesi muhtemel bir operasyonuna karşı İHH'li gönüllülerin ve diğer aktivistlerin 'pasif direniş' tatbikatı yapması ilginç detaylardan biri. Ardından da dokuz kişinin hayatını kaybettiği ve bir film senaryosunu andıran operasyonun seyri Dinç'in kaleminden okuyucuyla buluşuyor.

Plastik mermilerin İsrailli askerlerin rehin alınmasından sonra nasıl gerçek mermiye dönüştüğü, bir yaralı İsrail askerinin 'Please doctor' diye yakarışları, İsrailli askerlerin önce denize atılmak istenmesi, sopalarla dövülmesi ve ardından bir esir muamelesi görerek doktorlarca tedavi altına alınması, geminin bir anda kan gölüne dönmesi gibi çarpıcı bilgileri merak edenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap Kanlı Mavi Marmara.

Gazeteci dayanışması

Baskın sırasında çarpıcı gelişmelerden biri de olaya taraf olmayan gazetecilerin kendi aralarından dayanışmasıydı. Çünkü bir süre sonra olayların öznesi haline de gelen gazetecilerin gemideki tek görevi olaylara tanıklık etmek ve çalıştığı kurumlara bu anları aktarmaktı. İşte o heyecan dolu dakikalardan bir bölüm:

"Silahlar susmak bilmeyince hemen içeri geçmemiz gerektiğine karar verdim ve diğer gazeteci arkadaşlarla bağırarak içeri girmemiz gerektiğini söyledim. Burada Doğan Haber Ajansı'ndan Bulut Mülhim, Zaman'dan Kürşat Bayhan, Anadolu Ajansı'ndan Erhan Sevenler vardı. İçeri doğru koşmaya başladığımda önümde Kürşat vardı ve Kürşat'ı iterek içeri girdiğimde diğer arkadaşların orada olduğunu, tek eksiğin Erhan Sevenler olduğunu fark ettim. Erhan'ı bulmak için yukarı çıkmaya karar verdim. Merdivende engel olmaya çalıştılar ancak arkadaşımıza ulaşamadığımızı söyleyip güverteye doğru giderken Erhan ile kapıda karşılaştık. Erhan'ı bulmaya çalıştığım o kısa zaman çok uzun gelmişti..."

Mavi Marmara'nın yolculuğu İsrail'in uluslararası sularda Mavi Marmara'ya düzenlediği kanlı bir baskınla son buldu. Yolculuk, havai fişeklerle başlamıştı ancak baskında gaz ve sis bombaları, gerçek mermiler atıldı. Dualarla başlayan yardım seferberliği, dokuz yakınını kaybedenlerin gözyaşlarıyla son buldu. Geriye iki ülke arasında yaşanan söz düelloları, siyasi tartışmaların yarattığı gerginlik ve halen İsrail'in uyguladığı 'Gazze ambargosu' kaldı.

Fotoğrafların hikâyesi

Dinç'in aktardıklarına göre, Mavi Marmara İsraillilerin kontrolüne geçtikten sonra herkes kelepçelenerek gözaltına alındı. İfadeler alındı. Yirmi dört saati bulan cezaevi süreci başladı. Tüm bu işlemler sırasında istisnasız herkes iç çamaşırlarından derilerinin altına kadar detaylı aralamalardan geçirildi. Yani gazetecilerin herhangi bir şeyi yanında bulundurmalarının imkânı yoktu. Böyle olacağını tahmin eden gazeteciler çektiği fotoğrafları farklı yöntemlerle kurtarmaya çalıştı. Dinç'in yöntemi ise şu oldu: Fotoğrafları önce değişik isimler altında bilgisayarına kopyaladı. Sonra fotoğrafların bulunduğu başka bir hafıza kartını bilgisayar çantasının astar kısmına yapıştırdı. İsrail'in Türkiye'ye gönderdiği eşyaların arasında Dinç'in bilgisayar çantası da vardı. Çanta parçalanmış, elektronik tüm eşyalara el konulmuştu. Ancak çantanın iç astar kısmındaki hafıza kartı yerinde duruyordu. Tüm süreçte gazeteci Dinç'i en çok heyecanlandıran kısım da bu olmuş.

Gemideki diğer gazetecilerse Şefik Dinç kadar şanslı değildi. Tıpkı çektiği fotoğrafları on saat dilinin altında saklayan ve İsrailli doktor tarafından fark edilen Zaman gazetesi foto muhabiri Kürşat Bayhan gibi...

KANLI MAVİ MARMARA
M. Şefik Dinç
Kalkedon Yayınevi
2010
136 sayfa
10 TL.

Akademisyen görüşleriyle Mavi Marmara

Mavi Marmara'da Neler Oldu? adından da anlaşılacağı gemide neler olduğunu aktarıyor. Sabah gazetesi muhabiri Mediha Olgun da, haberi yerinden takip etmek üzere Mavi Marmara'ya binen gazetecilerdendi. "31 Mayıs 2010 tarihiyle ilgili herkesin bir şeyler söyledi ve bunun için bu kitabı yazmaya karar verdim" diyen Olgun, tüm yaşadıklarını son derece akıcı bir dille yazmış. Gemideki gerek gazeteci çalışma arkadaşlarına, gerekse diğer yolcularla olan anılarını sohbet havasında aktarmış.

Olgun, baskınla ilgili yabancı gazetelerde çıkan haberlere kitabında yer verdiği gibi, İsrail'in öldürdüğü dokuz kişinin hayatı hakkında da kısa bilgiler aktarıyor. Olgun ayrıca İsrail'in uluslararası sularda düzenlediği operasyonunun hukuki boyutunu da hukuk uzmanı Türk akademisyenlerin görüşleriyle ortaya koyuyor.

Mavi Marmara'da Neler Oldu? kitabının kapağında Olgun'un bir de fotoğrafı bulunuyor. Fotoğrafı, kanlı baskı sırasında hayatını kaybeden İHH adına fotoğraf çeken ve gazetecilere internet konusunda yardımcı olan Cevdet Kılıçlar çekmiş.

MAVİ MARMARA'DA NELER OLDU?
Mediha Olgun
Turkuvaz Kitap
2010
152 sayfa, 12.5 TL.